Siyasetçisi, futbol otoriteleri, kulüp başkanlarıyla yöneticiler “Ah temiz futbol”, “Vah futbolda bir türlü
önlenemeyen şiddet” diye yakınıp dururlar.
Derbi sonrası yaşanan olaylar, TFF-FB ve GS yöneticileri arasında görüşmelerle; polisin biber gazlı şiddeti, tarafsız kişilerden kurulacak bir komisyonda araştırılmasını öneren yok.
Oysa derbi öncesi, gecesi ve sonrası olayların gerçek yüzünü saptamak temiz futbola ilk adım, bir fırsat!
Kanal D’de önceki akşamki FB Başkanvekili Nihat Özdemir’le GS Başkanı Ünal Aysal’ın açıklamaları, ilginç ve dikkat çekici.
Nihat Özdemir, FB’nin alacaklarını görüşmek için gittikleri federasyondan ayrılırken bir TFF yetkilisinin kupayı maçtan bir gün sonra, pazar günü kazanan kulübün stadında şölenlerle verilmesini istediklerini bildirdi. Özdemir, öneriyi yönetim kurulunda görüşerek yanıtlayacaklarını söyledi. Aynı gün Ünal Aysal’ı telefonla arayarak öneriye görüşünü sordu. GS Başkanı’ndan yönetim kurulunda görüşecekleri yanıtı aldı. Özde, iki kulüp öneriye sıcak baktıklarını açıkladı. Ama daha sonra kimi GS yöneticileri kupayı Saracoğlu’nda alacaklarını ilan etti ve...
…o gece tribünlerde, sahada ve dışarıda kargaşanın başladığı saatler. TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in Özdemir’e söylediğine göre, Ünal Aysal kupayı soyunma odasında alacaklarını bildirdi. Bunun üzerine hem kupa hem de madalyalar GS soyunma odasına gitti. Lakin Fatih Terim kupayı sahada almakta direndi ve… bunun üzerine Aysal’dan, “Sabaha kadar burada bekler; kupayı alıp gideriz” diyen açıklama geldiğini nakletti ve sordu:
“GS’yi Ünal Aysal mı, yoksa teknik direktör Fatih Terim mi idare ediyor!”
Kanal D’deki canlı yayında Ünal Aysal, Özdemir’in taraflar arasındaki doğru veya yanlış olduğuna açıklık getirmediği sözlerine kısa bir yanıt verdi: “Sayın Başkan (Özdemir) zor bir dönemden sonra hayal dolu sözler söylüyor. Evet bu telefon konuşmaları oldu. Ama kararı Terim değil, biz yönetim kurulunda aldık” dedi.
Temiz futbol istiyorsak, hiçbir şey gizli kalmamalı.
Tanıklar konuşmalı. Saklı kalan görüşmeleri, konuşmaları; kulüp yetkilileri bildiklerini... TFF Başkanı Demirören ise o gece kimin (Aysal’ın mı) kendisine ilettiği öneri gereği kupayı GS soyunma odasına tam kadro götürdüklerini ve neden tersyüz edildiklerini açıklamalı.
***
Kulüp bağımlığının şiddet olaylarına medyatik etkisi Kanal D’de kanıtlandı. Nihat Özdemir, MA Birand’a derbiden önce 32. Gün programında “Bu final kanlı mı olacak kansız mı, sözleriyle taraftarı gerdiniz” dedi. Eleştiriyi dikkate alacağını söyleyen MA Birand’a, Özdemir; “Bu sözlerinizle olayları önceden kışkırttığınızı kabul ediyor musunuz?” diye sordu. MAB ise bu sözlere “Haklısınız. Burada hata yaptığımı kabul ediyorum. Daha dikkatli olacağım” yanıtı verdi.
Özdemir’in sözleri, MAB’nin suçlamaları kabullenmesi, çoğu medyada yer almadı.
***
Orantısız müdahaleleriyle o gecenin mutlak sorumlularının başında polis geliyor. Aşağıdaki satırlar, polisin sorumluluğunu saptayan ortak görüşün özeti:
“Radikal’in spor yazarı Bağış Erten, FB stadı ve çevresinde sürekli biber gazı sıkan polisi şöyle tarif ediyor: ‘Biber gazı fırlatmaya doyamıyordu polis’. Vali Mutlu da ya cop ya biber gazı. Biber gazını tercih ettik diye ‘doğru yaptık’ diyor. Oysa gazetecilerin aktardıkları tablo şu: Polisin başlangıçta fanatiklere sıktığı biber gazı, sonunda amacı aşan hale dönüştü. Sınırsız gaz kullanma eğilimi işi çığırından çıkardı. Sıkılan gaz yalnızca göstericilerle sınırlı kalmadı ve bütün stat gaz bombası altına girdi. Kadıköy sokakları gazın etkisiyle eşine daha önce pek rastlanmamış bir hal aldı.” (Oral Çalışlar)
Cengiz Çandar ise (hükümete): “Biber gazıyla yönetmekten başka bir yol bilmezseniz, ülkeyi de mecburen aynı yöntemlerle yönetmekten başka yol bulamazsınız” diyor.
Çaresizliğini biber gazıyla örtmeye çalışan hükümet ise bol keseden biber gazı ithal ediyor!
Yorum Gönder