Polisler, onlar için de zam isteyen memur kardeşlerini bir güzel copladı, peşinden gazladılar... Anayasamızın 34. maddesine göre herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir... Ancak bir de “yazısız anayasa” var uygulamada; AKP anayasası... Buna göre hiç kimse anayasadaki hakkına dayanarak iktidar partisinin istemediği eyleme başvuramaz! Başvurursa gazlanır, coplanır, imha olur... Demokrasinin sınırı iktidarın keyfinin sınırında biter...
* * *
Memurlar yüzde 3.5 + 4 artışı beğenmiyor... Basınımızda yer yer;
- Ne var beğenmeyecek, ortalama yüzde 7.5 zammın neresi az gibi yazılar okunuyor.
Okurumuz Hakan İçten hatırlatıyor ki...
Yılın ilk yarısında yüzde 3.5 ikinci yarısında yüzde 4 zam yüzde 7.5 etmez...
İlk 6 ay % 3.5, ikinci 6 ay ilave % 4 artış, yıllık ortalama yüzde 5.5 artışa karşılık gelir...
Yeme de yanında yat...
* * *
“Öğrenciye sıkıyorsunuz, öğretmene sıkıyorsunuz... İşçiye sıkıyorsunuz, memura sıkıyorsunuz... Tırnak içinde söylüyorum, teröriste sıkıyorsunuz, bölücüye sıkıyorsunuz... Türke sıkıyorsunuz, Kürde sıkıyorsunuz... Dünkü memur eyleminde sıktığınız kişi ne öğrenci ne işçi ne terörist ne bölücü... Size yakın biri... Kamu - Sen Başkanı... Hakkını arayan bu adamcağıza da sıktınız biber gazını... Biber gazı sebilullah bir şey değil, arkadaşlar... Onun da bir stoku var... Önünüze gelene sıkarsanız, okyanus olsa dayanmaz. Yapmayın, etmeyin.”
(Bu sözler de BDP’li Sırrı Süreyya Önder’den...)
Balyoz tıkandı...
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve Baro’nun 10 yöneticisini, yargıyı olumsuz etkiledikleri için ifadeye çağırdı...
Balyoz duruşmalarını davanın avukatları boykot ediyor. Bu yüzden dava ilerlemiyor. Mahkeme Baro’dan avukat istiyor. Baro da yeni avukat vermiyor.
Balyoz davası sanıklar ve yakınları tarafından “tiyatro” olarak adlandırılıyor artık.
Davanın neden tıkandığına gelince...
Malum... 365 subay bu davada 2003 yılında darbeye teşebbüs etmekten yargılanıyor.
Teşebbüs suçunun kesinleşmesi için birisinin bu teşebbüsü durdurmuş olması gerekiyor.
Nitekim iddianamede o kişinin adı da zikrediliyor. Kimdir o?
Savcıya göre zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman...
Ne var ki, iddianamede Aytaç Yalman’ın ifadesi yok.
Sanıklar Yalman’ın tanık olarak dinlenmesini istiyorlar.. Mahkeme bunu kabul etmiyor.
Daha önemlisi... Davaya temel olan 11 No’lu CD Amerikan Arsenal Consulting firması ile Türkiye’den Yıldız Teknik Üniversitesi gibi kurumlarca incelendi. Sahte olduğu kesinleşti.
Avukatlar CD’nin mahkemenin tayin edeceği bir bilirkişiye inceletilmesini öneriyor. Bu öneri de mahkemece kabul görmüyor.
Dava bu yüzden aydınlanmıyor. Avukatlar boykot ettiği için ilerlemiyor da... Bu arada 30 Ağustos yaklaşıyor... Yargılanan sanık general ve subayların terfileri yine tartışma konusu olacak, baş ağrıtacak.
Gelişmeleri, http://balyozdavasivegercekler.com/ adresinde izleyebilirsiniz
Erdoğan her gittiği ülkede “En az 5 çocuk yapın” demeye başladı...
Durun bakalım!
Çocukları korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek için uğraşan UNICEF’in sabrı ne zaman taşacak?
Gülhan Elmas
Likör
Kemal Kılıçdaroğlu 2004 Yerel Seçim kampanyasını açarken, Sultanahmet Camii’nin siluetini bozan Zeytinburnu’ndaki gökdelenleri eleştirmişti... Bu sözünü ettiği konu sorunun küçük bir parçası... Şu sırada Mecidiyeköy likör fabrikası arazisi ile yanındaki Ali Sami Yen arazisine 5 gökdelen birden yapılıyor. Gökdelenlere yer açmak için tescilli tarihi olmasına rağmen likör fabrikasını yıkıyorlar. Yerini değiştirecekler. İnşaatlar ruhsatsız. Ama dur diyen yok. Ruhsatsız inşaatlara karşı Şişli CHP Meclis Üyesi Dursun Çaltı tek başına mücadele veriyor. Partisinden Çaltı’ya anlamlı bir destek gelmiyor.
Bunu biliyor muydunuz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu?
Taraf gazetesi
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yerine odun fotoğrafı koymuş.
Demek Erdoğan Menderes’in söyleyip de yapamadığını yaptı.
Ne demişti Menderes: “Odunu koysam milletvekili seçilir...”
Elif Eral
Jest
CHP Grup Başkanvekilleri TBMM’ye verdikleri teklifle mitinglerde, kongrelerde Kürtçe konuşma yasağının kaldırılmasını önerdiler. Tartışma başladı. Teklif sahiplerinden Muharrem İnce dün bize bir açıklama yaptı:
“8 Nisan 2010 tarihinde Seçim Yasası’nda yapılan bir değişiklikle milletvekili adaylarının Kürtçe propaganda yapmasına izin verildi. Ancak Siyasi Partiler Yasası’nda aynı değişiklik yapılmadı. Bir milletvekili adayı Kürtçe propaganda konuşması yapabilir, bu konuşmayı il veya ilçe kongresinde de yapabilir ama diğer adaylar Kürtçe konuşamaz. Biz bu eşitsizliği ortadan kaldırmak istedik.”
AB Bakanı Egemen Bağış, “NATO Abdullah Gül’den iyisini bulamaz” demiş.
Doğrudu, bulamaz. Ama aramazsa
tabii.
Fahrettin Fidan
Uludere operasyonunda suç askere yüklenmiş.
Ordumuzu önce “terör örgütü” yaptılar, şimdi de “şamar oğlanı”...
Haldun Ertem
Yorum Gönder