Adıyaman Gölbaşı'dan çarşamba günü arayan bir okurum şunları söyledi:
'Ben 46 yaşında bir öğretmenim. Size; Anadolu'daki Fenerbahçeliler adına teşekkür ediyorum. 3 Temmuz'dan beri kulübümüze karşı yürütülen operasyon bizleri üzdü, ezdi, perişan etti. Büyük şok yaşadık. Sizin gibi Cengiz Çandar gibi Ergun Babahan gibi yazarlardan da gerçekleri öğrendik; memnun olduk. Lütfen bunları yazmaya devam edin.'
Okurumun siyasi kimliği de belli idi. Bunu da şu sözlerinden anladım: 'Ben tam üç dönemdir Ak Parti'ye oy verdim. 3 Temmuz'dan sonra yaşananları görünce artık iyice kuşkuya düştüm. Beni en çok üzen de bizim gazetelerin (Zaman, Bugün, Yeni Şafak) ve televizyonların yayını oldu. Buralarda yapılan büyük haksızlığa isyan ediyoruz. İyi ki sizler gerçekleri yazıyorsunuz...'
Şimdiye kadar AKP'ye oy veren bu öğretmen, artık tercihini değiştireceğini de belirterek Fenerbahçe operasyonunun siyasi sonuçlar doğuracağının işaretini de veriyordu.
TARAFTAR BÖYLE DÜŞÜNÜYOR
Fenerbahçe operasyonunu görünce, 'Ak Partiye'ye oy verdim; elim kırılsaydı!' diyen birçok mesaj aldım; almaya da devam ediyorum.
Anlaşılıyor ki 3 Temmuz operasyonu, milyonlarca Fenerbahçelide; 'Bizi ezmek istiyorlar!' duygusu uyandırmıştır. Bunlar; kendilerini ezen güç olarak da Ak Parti'yi görmektedirler.
Fethullah Gülen cemaatine yönelik eleştiri; daha derinde bu iktidara duyulan öfkeye dönüşmüştür. Çünkü; hükümet ile Gülen cemaati arasında derin bir bağ bulunduğunu düşünüyor Fenerbahçeliler.
ERDOĞAN İSTERSE
Başbakan Erdoğan; Fenerbahçe'ye karşı yürütülen bu komploya artık dur demelidir. 3 Temmuz operasyonu; futbol maçlarının sonucunu etkilemek olayı, yani şike gibi gösterilmiştir ama yargılama işi şikeden yaptırılmamış; özel savcının özel gayreti ile iş organize suç örgütü, yani çete davasına çevrilmiştir. Ve sonuçta ortada sadece Aziz Yıldırım bırakılmıştır. Halbuki iddianamede Aziz Yıldırım'ı ilgilendiren hiçbir konuşma ve delil bulunmamaktadır. Son TFF Etik Kurulu raporu da bunu açıkça gösterdiği halde Sayın Yıldırım inatla içeride tutulmaktadır.
Bu yüzden diyoruz ki: Olay şike değildir; komplodur. Fenerbahçeliler; bu operasyonun kulübü ele geçirmeye çalışan bir odak tarafından kurgulandığına kuvvetle inanmaktadırlar.
Başbakan Erdoğan; bu açık haksızlık karşısında; 'Bana ne? Ben yargıç değilim.' havalarına girmek yerine, topa girmeli; 'Artık yeter. İşin ucu gelip bize dokunmaya başladı.' demelidir. Kendisi ister ise bu Fenerbahçe'yi linç operasyonunu durdurabilir.
Unutulmasın ki Fenerbahçe'ye ceza; AKP'ye ceza olarak sandığa yansıyacaktır.
HİZMET KENARDA DUR
Bu arada Fethullah Gülen camiasına bağlı yayın organlarında; bazı Fenerbahçeliler; 'Cemaat, Fenerbahçe'yi neden ele geçirmek istesinki?' biçiminde konuşturuluyor. O işadamlarının kaygılarını anlıyorum...
Ama Sayın Fethullah Gülen, son açıklamasında bile Fenerbahçe'ye karşı düşmanca bir tutum içine girmedi mi? Hocaefendi; kendisinden hiç beklenmeyen bir üslup ile taraftarı holigan ilan edip hatta 'katil' gibi göstermek talihsizliğine düşmedi mi? Lütfen; o son açıklamayı yeniden okuyun; oradaki Fenerbahçe karşıtı tavrı sizler de görün...
Sayın Gülen; siz; bilet kuyruğundakilere küfreden; trübündeki seyircinin ta önüne giderek onlara küfreden, gaz sıkan, bomba atan o polis grubunu maktül; onların saldırısına direnen, yanındaki çocuğunu korumaya uğraşan Fenerbahçelileri katil diye suçlar iseniz; taraftar ister istemez o polis ile sizin camia arasında bağ olduğunu düşünecektir. Şimdi bizler de 3 Temmuz'dan beri saldırıya uğrayan Fenerbahçe'yi maktül; bu saldırıyı düzenleyen geniş organizasyonu katil mi ilan edelim?
Sayın Gülen! Galatasaray maçından sonraki olayları; 'Fenerbahçeli birilerinin planı' sayıyorsunuz da 3 Temmuz operasyonunu birilerinin planı sayanlara niçin kızıyorsunuz?
Sayın Gülen! Sizin Hizmet ekibinizden beklenen; halen yürüttükleri yalan Fenerbahçe haberlerine son verip tarafsız hale gelmeleridir.
Arkadaş; biz Fenerbahçeliler Aziz Yıldırım'ı hapishanede kaderine terk etmeyeceğiz; anladınız mı?
Yorum Gönder