Bu iktidar zalim bir iktidardır. İkiyüzlü bir iktidardır... Bu iktidarın Başbakanı Mavi Marmara’da vurulanların onurlarını sonuna kadar korurken (ki, bu doğrudur) Uludere’de bizzat devlet tarafından bombalanarak öldürülen çocukların ailelerine fütursuzca, “Al tazminatını, sesini kes!” demektedir.
Gene bu iktidarın Başbakanı, Pakistan’da insanlık dersleri verirken, Başbakan’ın neredeyse çocukluğundan beri ideolojik anlamda en yakın arkadaşı İdris Naim Şahin, Uludere’de ölenleri figüran yapıvermiştir.
Bakan için, sadece Uludere’de 80 lira bilgisayar borçlarını ödemek için kaçağa çıkan ve bombalanan çocuklar değil, taşeron olarak çalıştıkları işyerlerinde direniş yapan ve özellikle kadın polisler tarafından, çocuklarından zorla koparılan ve gaddarca arabalara bindirilen, kadın işçiler de, hak arayan memurlar da, parasız üniversite isteyen gençler de, roman yazanlar da, resim - heykel yapanlar da, Deniz Gezmiş’i ananlar da, içki içenler de kısaca, bu ülkedeki emeğiyle geçinmeye çalışan herkes birer figürandır.
O da (içinde kalmış herhalde) dehşet bir korku filminin yönetmeni. Bütün ülkeyi kendi film seti sanıyor. Ve bütün beceriksiz yönetmenler gibi ne söylediğini kulağı duymuyor.
İşte İdris Naim Şahin’den tarihe geçecek inciler:
1- Jandarmamız hesaplı ve tedbirli davranmıştır. Tedbirsiz davransa 2 kişi de ölürdü.
2- Sorun sorun diyorlar. Sorun ne? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum. Sorun yol mu? Sorun şarkı mı? Sorun kıyafet mi, sorun ibadet mi, sorun hastane mi? (Kürt sorunu için konuşuyor...)
3- Sıkıntı nedir? Özgürlük... Hangi özgürlükten bahsediyorsun? O zaman tutuklanınca da şikâyet etme. Özgürlük yoksa dışarda, farkı yok demek içerinin. Neden şikâyet ediyorsun? Demek ki var dışarda özgürlük...
4- Koskocaman sarayda oturuyorsunuz, hiç gel dediğiniz yok. (Van’daki depremzedelere...)
5- Birileri saptırarak, kendine göre gerekçeler uydurarak, teröre destek veriyor. Neyiyle veriyor, belki resim yaparak, tuvale yansıtıyor, şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor.
6- Birilerinin kitabı, birilerinin bayramı öldürmekten yanaysa da şu bilinsin ki; 75 milyon vakur ve sessiz yığının silahına da gerek yok, yumruğuna da gerek yok, sadece birer tükürüğü o 75 bin haini yok etmeye yeter ve yetecektir.
7- Gaz bombaları zararsızdır, ihtiyaçlar doğrultusunda ihaleyle yeteri miktarda gaz alımı yapılmaktadır.
8- Erzurum’da 5 TEDAŞ işçisinin yaşamını yitirdiği gölette yaptığı incelemenin ardından geçtiği Pasinler’de “Sayın Bakanın geldiğine çok sevindim” diyen Mustafa Boğaçayır’a “Hadi bir takla at ya da oyna bir göreyim.”
9- Yangın, ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar, ya roketle çıkar, ya benzinle çıkar. Netice itibarıyla yanmıştır, yakılmıştır. Sebebini araştırmak, sebebini söylemek bir şey ifade etmiyor. (Silvan saldırısı için...)
10- Büşra Hanım Türkiye’deki binlerce profesörden bir profesördür. Bu ülkede bütün profesörler tutuklanmış olsa merak eder sorabiliriz, ama binlerce profesörden bir profesör tutuklanmış olabilir. Binlerce kaymakamdan bir tanesi tutuklanmış olabilir, binlerce esnaftan bir tanesi tutuklanmış olabilir.
Ve Hüseyin Çelik’e bile “pes” dedirten son açıklama:
“Yaşamını yitirenlerin, kaçakçılık yaparak geçimlerini sağladıkları gözden kaçırılmamalıdır. Yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Bu hayatını kaybeden vatandaşlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Daha ağır bir sonuç olunca, yargılanamaz duruma gelip hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı. O bölge Kandil’e doğru bölücü terör örgütü KCK’nin kontrolünde olan bir bölgedir. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, attığı bomba, yediği ekmek, giydiği ayakkabı parayla alınıyor. Baronların da parada payı var. Para hareketinin bir bölümü kaçakçılıktır. 34 insanımız, çoğu yaşı küçük gençlerimiz bu olayın sadece figüranlarıdır. O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Özür dilenecek mahiyette bir olay değildir. Özür dilenecek bir olay yoktur. O gençlerimiz orada olmamalıydı.”
Ama bir teselli var: İyi ki, İdris Naim Şahin’imiz var, böylece AKP’nin yeni seçim stratejisini öğreniyoruz. Ama kim bu çakma milliyetçiliğe prim verebilir ki...
Not: Figüranlar günde en az 50 lira alırlar, şimdi bütçede yeni bir kalem açılması gerekiyor. Başlık “figürasyon giderleri.” Bu epey yüklü bir miktar olacak, çünkü 70 milyonluk ülkenin 60 milyonu ne yazık ki, figüran!
Yorum Gönder