Doğru... Uzatmamak lâzım! - Güngör Mengi

Başbakan’ın İtalya dönüşü yaptığı yakınma içeren açıklama toplum vicdanında geniş yer bulmuş olmalıdır.

Ben kulaklarıma inanamadım.

İktidar partisi 28 Şubat soruşturmasını “kininin davacısı” bir kararlılık içinde yürütüyordu.

Başbakan’ın bir hafta önceki MÜSİAD toplantısında gösterdiği yeni hedefler, rövanşist ihtirasın orman yangını gibi yayılacağı işaretini vermişti.

“28 Şubat sürecinde ne çektiğimizi bir biz bir de Allah biliyor” demişti Erdoğan.

O dönem ekonominin büyük darbe aldığını belirterek “Acaba kimler burada vurgun yaptı? İşte o vurgunu yapanların hesaba çekilmesi lâzım. Suç duyurusunda bulunuyorum buradan” diye bağırmıştı.

Dalgalar halinde gözaltılar ve tutuklamalar yaşandı.

Düne kadar 74 kişi gözaltına alındı, 35’i tutuklandı, 18 kişi tutuklanacak mı, bırakılacak mı; mahkeme kararı bekliyor.

Reaksiyon başladı

Soruşturmanın nereye kadar uzanacağını soran gazetecilere Başbakan kimsenin beklemediği bir cevap verdi:

“.. Bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga filân.. Bunlar toplumun huzurunu da doğrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Yani atılması gereken adımlar atılır, biter, geçer. Ama bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe o dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boğulur. Bu kadar bu iş bence uzatılmamalıdır.”

Çok doğru...

Son gözaltılar sırasında bazı şüphelilerin komşu ve tanıdıkları bayraklar asarak ve alkış tutarak olayı protesto ettiler.

Başbakan’ın operasyona dönük şikâyeti ve adaletsizliğe son verilmesini talep eden konuşması tam yerini bulmuştur.

Sürekli gerginliğin toplumun huzurunu kaçırdığını, baskının da boğucu etki yaptığını doğru teşhis etmiştir.

Ama merak edilen bir şey var:

MÜSİAD toplantısında doyumsuz bir intikam hırsı ile suç duyurusunda bulunan Başbakan’a bir hafta sonra hangi neden “yeter” çağrısı yaptırdı?

Kamuoyunda Başbakan’ın Genelkurmay Başkanı ile yaptığı üç saatlik baş başa görüşmeden “hayırlı sonuç” çıktığına dair bir tahmin var ama bu o kadar önemli değil bizce.

Samimiyet testi

Önemli olan Başbakan’ın doğru bir hissiyatı, doğru zamanda sahiplenmesidir.

Onun bu tavrını “Bakın ben bile süreci etkileyemiyorum. Çünkü yargı bağımsız” savunması yapma çabasına bağlayanlar da olacaktır.

Ama tabii buna inanan kimse çıkmayacaktır.

Başbakan’ın “bu işi uzatmamak” konusundaki sözlerinin samimiyet testinden başarıyla geçmesini dilerim.

Çünkü bu kötü tecrübe, bu boğucu hava, ülkeyi yöneten siyasetçilere zorluk olarak dönecektir.

Asker ve sivil bürokrasi yukarıdan gelen emirlerin kanunlara uygun olup olmadığını araştırmak ihtiyacı hissedecek, ast üst ilişkileri altüst olacaktır.

İnsanlık suçları sonsuza kadar takip edilmeli ama siyasi intikam arayışlarını Başbakan’ın dediği gibi artık uzatmamak lâzım!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget