Türkiye yeni bir yapılanmanın oluşumunun tamamlanması aşamasında.
CHP bu konuda ne yapmayı düşünüyor, nasıl bir politika uygulama kararında, uyumlu İslamın bir yandan partisi öte yandan cemaatinin güçlü bir örgüt yapısına kavuştukları bir anda, CHP bir türlü başaramadığı örgütlenmesini oluşturma sürecini hızlandırmak için hangi yöntemleri benimseyecek soruları ortada dururken, parti bir kez daha gündemin baş sıralarına oturdu.
Bütün bu hususlara yeni çözümler, yeni öneriler getirdiği için mi?
Ne gezer!..
CHP yine alışılagelmiş, adeta artık gelenekselleşmiş kısır iç çekişmelerinden dolayı öne çıktı gündemde bir kez daha.
Bugünlerde CHP’de Kılıçdaroğlu döneminin ikinci yılına girmek üzereyiz. Bu iki yıl içinde partide yönetim kadrosunda sürekli değişiklikler oldu, ama sonunda Kemal Bey, kurultayda, parti içindeki hâkimiyetini tam olarak pekiştirdi.
Kemal Bey’in bu yürüyüşünde, Gürsel Tekin ilk andan itibaren yanında yer almıştı.
***
İşte böyle bir anda, İstanbul il kongresine 10 gün, olağan kurultaya iki ay kala, baştan beri Genel Başkan’ın yanında yer alan Gürsel Tekin istifa etti.
Gürsel Bey neden istifa etti?
Partinin kendi kimliği konusundaki şaşkınlığına karşı önerdiği çözümler kabul görmek bir yana, dikkate bile alınmadığından mı?
Yoksa partinin yeni güçlü adamlarının, son Bosna Hersek skandalındaki cemaatçi tavırlarının gün yüzüne çıkmasının seçmenlerinde yarattığı büyük şoktan mı?
Ya da CHP’nin kişi partisi olmaktan çıkıp, kadro ve ilke partisine dönüşmek konusundaki edilgenliğinden mi?
Bütün bu sorular haklıdır. Çünkü CHP kendi geçmişini inkâr eden, bir türlü kişi partisinden ilke ve kadro partisine dönüşemeyen, laik Türkiye’nin temeli dinamitlenirken, bu konuda ne yapacağını bilemeyen bir görünümdedir.
Bu durumun, Cumhuriyeti kurmuş olan partinin “İkinci Cumhuriyet” projesi içinde kendine biçilen elbiseyi giyme rızasından mı, kafa karışıklığından mı kaynaklandığını hâlâ kesin olarak söyleyemiyorum.
Aslında bu konudaki tereddütler sonuçta bir şeyi değiştirmiyor; tutulan yol, İkinci Cumhuriyet’in uyumlu muhalefet partisi olmaya giden yoldur.
Kasten ya da sehven olması o kadar da önemli mi?
***
Gürsel Tekin’in istifasında bu nedenlerden birini veya benzerlerini aramak boşunadır.
Zaten Gürsel Bey de şimdiye kadarki tavrıyla bu sorunları umursadığı konusunda herhangi bir işaret vermiş değildir.
Sayın Tekin, Genel Başkan’ın yeni gözdeleri Erdoğan Toprak ve Nihat Matkap ile mücadelesinde, kendi kadrolarının tasfiye edildiği kanısına vardığı için istifa etmiştir.
Zaten bu hususu inkâr etmeyen Tekin, İstanbul il kongresi öncesinde, il başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile ihtilafını da gizlemiyor.
Bütün bunlar, istifa için yeterli sebep miydi?
Bu konuda bir zamanlar, CHP’nin İstanbul’da en başarılı olduğu ilçede, Tekin ile kadro kavgasına girişmiş olan partili arkadaşlarından biri şunları söylüyordu:
- Siyaset bu; senin kadrolarını da tasfiye edebilirler, bir zamanlar bize de aynı şey olmuştu, mücadeleye devam ettik, istifa etmedik.
Siyasette kadro mücadelesi kaçınılmaz; ama bu, savaşımın demokrasinin kurallarına ve kamu çıkarlarına uygun olması, partinin tabandan demokratik bir örgütlenmeye kavuşturulması, ideolojinin, tüzüğün, programın tabandan tartışılarak geniş katılımla oluşturulmasıyla sağlanır. Mücadele böylece yapıcı eleştiriye, yarışmaya dönüşebilir.
Ama “Yeni CHP” de, geçmiş CHP gibi bu noktanın uzağındadır; kavgalar, hizip çekişmelerinin ötesine hâlâ geçememektedir.
Kısacası, “Yeni CHP” eski hamam eski tas!
Yorum Gönder