Deniz Baykal- Önder Sav ikilisinin CHP içindeki adamlarıyla referandum öncesinden başlayarak her fırsatta çıkardıkları karmaşa, kendi partilerini “fokurdayan bir cadı kazanı” na çevirme gayretleri yetmemiş olacak ki olaylar bitmek bilmiyor. CHP’nin bu durumu bana Orta Asya’dan bu yana Türk imparatorluklarını, devletlerini yıkmak için “kendi içinden karıştırma yolunu seçen” düşmanları hatırlatıyor.
Bir de “cehennemdeki gayya kuyularının başındaki zebani” fıkrasını.. Hani bir tek Türkler ’in kuyusunun başında zebani yokmuş da sorulunca “gerek yok ki, onlar zaten birbirlerini ateşin içine çekerler” cevabını vermişler ya işte o.. Kendileri çekince, birbirlerini içten tüketince düşmana ne hacet.. “CHP’nin ikinci adamı” denilen Gürsel Tekin parti Merkez Yürütme Kurulu’ndan istifa etmiş, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu da istifasını kabul etmiş. Arkadan Bihlun Tamaylıgil ’in de istifa edeceği duyulmuş ama vazgeçirmeye çalışmışlar.
Benim yazımı yazdığım saatlerde henüz istifa kesinleşmemişti. Artık Gürsel Tekin sık sık “Benim istediklerime aykırı uygulamalar olursa, kendi adamlarım gönderilirse” diyerek istifayı tehdit gibi kullanıyordu da sonunda Kılıçdaroğlu durumdan bıktı mı, yoksa bir inatlaşma vardı da Genel Başkan zorla geri adım atmak mı istemedi bilmiyoruz.. Ama neden ne olursa olsun “partileriyle ilgili yoğun bir yıpratma faaliyeti” nin çok yönlü olarak sürdüğü, ülkenin de iç ve dış politikada birçok sıkıntıyla uğraştığı bir dönemde bunlar olacak şey değildir.
Konuları kendilerine göre ne kadar önemli olursa olsun “istikrarsız, kaynayan bir görüntünün” her şekilde aleyhlerine olacağını bilmeleri ve özveriyle, sabırla çözmeye çalışmaları gerekir ki bu iki taraf için de geçerli.. CHP bu gidişe son vermediği takdirde, ülkenin Ana Muhalefet Partisi olarak tarih kendilerini affetmeyecektir. İnsanların sabrının sınırlarını zorlamaktan vazgeçmek zorundalar!
*****
Ekrandan kuyruklu yalanlar!
Dün bir arkadaşım tarafından uyarılarak fark ettiğim “TV programım ve kendimle ilgili yalan-yanlış konuşmalar” yapılan programla ilgili yazıma devam ediyorum... Ama dikkat, gülmeyin.
Sabah Yazarı Sevilay Yükselir’in devamlı konuşmacı olduğu ve konuklarına “yalan söylüyorsunuz, yalancısınız” diye sık sık bağırdığı Beyaz TV’deki “Acı Kahve” isimli programda Bedri Baykam “AKP iktidarı döneminde TV programlarının kaldırıldığından, gazetecilerin de işlerine son verildiğinden” söz ederken benim, Uğur Dündar ’ın, Can Dündar ’ın ve birçoklarının kaldırıldığını hatırlatması üzerine Yükselir “Onun reytingi düşük olduğu ve Ruhat Mengi 50 bin TL’den daha az parayı kabul etmediği için kaldırıldı” demiş. Sonradan ben de izleyerek neler söylendiğini kendim öğrendim.. Ve duyunca ‘Maşallah nasıl da biliyor detayları, her programı böyle yakından (!) takip ediyor mu yoksa bilgileri Kanal yönetiminden benimle ilgili özel olarak mı istemiş acaba’ diye düşündüm.
GÜLDÜRÜ OLABİLİRDİ!
Zira sanki kendisi oradaymış gibi son derece emin konuşuyor ama söylediklerinin hiçbiri doğru değil, tümü yalan .. Özellikle programımın son iki yılında“reytingleri takip eden herkesi ve tüm haber programcılarını güldürecek” kadar da komik. Hatta buna “Pazar günleri öğlen 12.30 ile 16.00 arasındaki tüm kanal ve programları güldürecek kadar” diyebiliriz.
Övünmekten hoşlanmam ama söylemeyince böyle oluyor işte, söylüyorum onun için; yaptığım haber programının rakipsiz olduğunu, “en çok izlenen ilk 10” dan aşağı inmediğini, karşısında (kanal reytingi her saatte en yüksek olanlar dahil) hiçbir kanalın reyting yapamadığını, reklam rekorları kırdığını bilmeyen televizyoncu, haberci yoktur. Sevilay Hanım ’ın da bilmediğini hiç sanmıyorum, zaten bilmiyorsa bile bu bilgisayar çağında açar arşivleri anında bulur.
ÖYLE BİR PARA KAZANMADIM
Aldığım paraya gelince.. O başarıyı elde etmiş programcılar “katlar, yatlar” almış, “milyon dolarlık transfer” ler yapmıştır, ben yıllarca en düşük ücretle çalıştım,son yıllarda da en makul kazancın dışına çıkmadım. Gelen transfer tekliflerini kabul etmedim, söylediği rakamı da hiçbir zaman almadım .
Haftalık tatil günü olmasına rağmen insanların tüm zamanını verdiği.. Türkiye’nin en ücra köşelerinde ve İngiltere, Avustralya, Almanya, Kanada gibi ülkelerde bile izleyicinin “başlayınca hayat duruyor” dediği programım “referandum öncesinde” apar topar (yayın saatlerinde elektrik kesintileri yetmemiş olmalı) kaldırıldığında bir hafta içinde on bine yakın izleyici tepkisinin kanala ulaştığı, internette “programımı istiyorum” kampanyaları yapıldığı da biliniyor. Böyle bir programın neden kalktığını hala bana soran, “lütfen başlayın, Pazar günlerinin tadı kaçtı” diyen, hala mail yağdıran izleyiciler var. Bana sormayın, siz düşünün, kaç başarılı program ve gazete köşesi susturuldu, kaç başarılı gazeteci çalışacak gazete-TV bulamıyor düşünmek lazım.
‘YÜKSELİR’ Mİ ACABA?
Tabii önce benimle birlikte diğer başarılı televizyoncularla ilgili yalanlar da söyleyen, medyaya siyasi baskı yapılmadığını ispatlamak için meslektaşlarını karalamaktan çekinmeyen , “ne yapayım canım, patronlar memnun değilse bitirir, başkalarının da işine son verilir, kimse bir şey iddia edemez” diye bağrışıp duran (sonra da çok bağırdığı için özür dileyen) Sevilay Yükselir ’in düşünmesi lazım. Zira ne Yükselir ne de başka bir gazeteci bunu yaparak “yükselemez” . Tam aksi olur!
Bu programda Can Dündar ’ın yıllardır başarıyla devam etmesine rağmen geçen yıl aniden kaldırılan programı için de “o da reyting yapamıyordu” dedi. Bir kanalın haberlerini yıllarca “bir numara” yaparak kanal satış fiyatını kat kat arttıran, halk tarafından hep aynı takdirle karşılaşan Uğur Dündar için de; üstelik “habercilikte, programcılıkta yaşla gelen birikim ve deneyimin önemi” tüm dünya medyası tarafından bilinmesine, Batı TV’lerinde en başarılı programları “50 yaş üstü” televizyoncular yapmasına rağmen “o da 80 yaşına geldi, gençlere bıraksın artık” gibi hem yaşıyla ilgili yalan bilgi , hem de büyük bir ayıp içeren (aynı yaşta veya ondan da büyük olan diğer başarılı habercilere de ayıp) konuşmalar yapıldı.
YANLIŞINIZI DÜZELTMEYİ BORÇLUSUNUZ!
Şimdi, dürüst gazetecilik-televizyonculuk yapıyorlarsa Beyaz TV ’deki “Acı Kahve” isimli programda Sevilay Yükselir’in bu anlattıklarımı ekranda açıklayarak düzeltmesini bekliyorum. Bunu bana “mesleki saygınlığa tecavüz, emeğe saygısızlık” olmaması, izleyicilerine de “saygı” açısından borçlular. Ve umuyorum ki bunu yaparken bir başka cevap hakkı doğmasına sebep olmazlar.
Bir de.. “Biz Ruhat Mengi’yi bu programa davet ettik gelmedi” dediler. Kabul ederim ya da etmem, o başka mesele ama ne zaman yapmışlar bu teklifi? Hiç duymadım da! Diyorum ya, “ayıp” diye bir şey hala var, çalıştıkları kanala da başkalarına da bunu yapmasınlar, hatırlatırım.
*****
Erol Evgin’i dinlemek için son fırsat!
“Adam hala yakışıklı, hala sesi 20-30 yıl öncekinden farksız .. Ondan söz etmeye böyle başladım çünkü aynı sözleri programının sonunda espri olarak kendisi söylüyor.. “Beğendiyseniz, tanıdıklarınıza böyle anlatın” diyor ki bu espriyi her programının sonunda yapar..
Ben de “beğendim” arkadaşlar, beğendim ve aynen yazıyorum. Her yıl onu mutlaka en az bir kez sahnede izlerim ve her seferinde de ‘helal olsun’ derim.. Onun döneminde başlayan sanatçıların çoğu bugün sahnede değiller ve Erol Evgin kendini hiç eskitmeden, gençlere taş çıkararak, ilk günlerindeki enerjisiyle devam ediyor. Duymaktan, onun ağzından dinlemekten bıkmadığımız, hiç unutulmayacak şarkılarını harika fıkralarla, yaşanmış olaylarla süsleyerek müthiş programlar yapıyor.
Biz çok sevdiğimiz bir grup arkadaşımızla (aralarında onu mest olmuş şekilde dinleyen gençler de vardı) geçen hafta oradaydık, program bitmeden önce “son haftalarda onu 3 kez dinlediğini ve sonunda yakalandığını” söyleyen Burcu Güneş sahneye çıktı, birlikte nefis bir müzik ziyafeti çektiler (Güneş’in de sahnede bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum.).. Erol Evgin bu akşam İstanbul Balmumcu’daki Plaza Otel ’in Roof ’unda sezonun son programını yapacak.. Hayranlarına duyurmak isterim, kaçırılacak gibi değil çünkü!
Yorum Gönder