“Dünya devi!..”
“Ortadoğu’yu yeniden biçimlendiren adam!..”
“Küçük dağları yaratan!..”
“İlah!..”
“Hem Türkiye’nin, hem de İslamın kurtarıcısı!..”
“Ülkemize Müslümanlığı yeniden kazandıran en büyük imam!..”
“Dünyayı peşinden koşturan, Rusya ve ABD’ye bile boyun eğdiren, Necdet Bey’in
Genelkurmayına diz çöktüren, yargıyı ele geçiren büyük lider, muhteşem Tayyip!..”
Ne mutlu bize, elimizde böylesine muhteşem, görkemli bir malzeme var. Böylesi bin yılda bir ancak gelir.
Bu gibileri analar binde bir doğurur. Bunlar çok özeldir!
Bunlar vatan kurtarır, dünya lideri olur, sağa sola posta koyar, vurdu mu oturtur, koydu mu ses getirir!..
Bu gibiler doğarken alem ışıldar, gökten nurlar iner, bir “Kurtarıcının” zuhur ettiğini ay ve güneş bile görür.
Hele o mübarek şahsın adı Tayylp ise, neler olur neler!..
Tepesi atarsa Suriye’ye gireceğini açıklar, yabancı kuruluşları azarlar, kürsülere çıkıp Kur’an’ı Kerim şov yapar. Böyle büyük adamdan her şey beklenir.
Tayyip’tir, ne yapsa yeridir.
Yapamadığı tek şey, halkın arasına girmektir.
Yüzlerce korumasıyla dolaştığından, halkın arasına girmesi pek mümkün olmaz! Eh yani, bu kadar eksiklik kadı kızında bile olur!
Uluslararası bir kuruluş var: Standart and Poors.
Bütün ülkelerin ekonomik gidişini izler, bütün verileri inceler ve not verir. Gerektiğinde ülke notunu arttırır, veriler iyi değilse düşürür.
Bu kuruluş Türk ekonomisinin notunu düşürdü.
Pozitiften durağana indirdi.
Vay, sen misin bunu yapan!
Bizimki dün yine çıktı kürsülere, bu uluslararası kuruluşa veryansın etti:
“Türkiye’nin notunu durağana indirdiler.
Neye göre yapıyorsun bunu? Bakıyor, Türkiye’nin notunu arttırsam, bu bizi ideolojik olarak rahatsız eder diyor. Bakıyorsunuz, Yunanistan ve İrlanda’nın notunu yükseltiyor.
Böyle bir saçmalık olur mu?”
Sözlerinin son bölümü daha da heyecanlı!
“Bunu kimse yutmaz. Bunu sen Tayyip Erdoğan’a yutturamazsın!..”
Çok doğru söylüyor, Tayyip bunu yutmaz, üstelik hesabını sorar!
Böylesine büyük bir lider kül yutar mı? Standart and Poors kim oluyor da, Tayyip ülkesinin notunu düşürmeye yelteniyor?
Tayyip onları da Suriye gibi mahvedecek! Nitekim sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu hesabı az çok biz de biliyoruz. Artık alan yerine veren Türkiye var. Bunu yemezler. Biz de senin bu yaptığının bedelini, seni bir kredi kuruluşu olarak tanımıyoruz diye yaparız!..”
Vay beee!..
Türkiye’yi korkutmayı, özel yetkili adalet mekanizmasını devreye sokup toplumu sindirmeyi başardı.
Zannediyor ki, böyle esip gürledikçe yabancılar da kendisinden korkacak.
Hüsrana uğrayacağı günler yaklaşıyor.
Korkunun ecele faydası olamadığını anlayacak da, belki çok geç olacak.
AKP’nin sütü bozuk çıktı
AYLARDAN beri işin tantanasını yapıyorlar, ele geçirdikleri yandaş medyayı da devreye sokup propaganda mekanizmasını çalıştırıyorlardı:
“Hükümetimiz ilköğretim okullarında öğrencilere ücretsiz süt dağıtacak. Dört milyon öğrenci her gün süt içip sağlıklı yaşayacak.” Bu amaçla süt ihaleleri açtılar… Ve süt dağıtım günü geldi. İlk gün minik öğrencilere süt verildi.
Fakat o da ne, daha ilk gün, Türkiye’nin dört bir yanında üç bin dolaylarında öğrenci bu sütleri içer içmez hastanelik oldu. Bunlar medyaya yansıyan rakamlar. Bir de yansımayanları düşünün.
Minikler hastanelik olunca onlara serum takıldı, gözyaşları aktı…
Şimdi işin sonrasına bakalım. Ülkemizi yönetenler, bu olay sonrasında bakın kendilerini nasıl kurtarmaya kalkıştılar. Bir ibret belgesidir:
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: “Çocuklar ilk kez süt içtiğinden, aşırı doz nedeniyle rahatsızlanmış olabilirler. Üzücü bir olay ama büyütülmesi gerekmez.”
Her gün kalkınma ve refah masalları okuyanların döneminde, binlerce çocuğun ilk kez süt içtiğini itiraf ediyor.
Tarım Bakanı Mehdi Eker: “Şikayetler, bünyeleri süte hassas çocuklardan geldi.”
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer: “Zehirlenme vakası yok. Bazı çocuklar süt içince mideleri bulanmış. Süte karşı hassasiyet göstermişler.”
Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak: “Çocuklar psikolojik olarak etkilenmiş. Birkaç çocuk mide bulantısından şikayet edince, diğer çocuklar da psikolojik olarak bundan etkilendi. Bunun sütten olduğunu düşünmüyoruz.
Edirne Valisi Gökhan Sözer: “Aç karnına süt içince mideleri bulanmış olabilir. Bazıları psikolojik olarak etkilenmiş olabilir. Başka bir şeyden de zehirlenmiş olabilirler.”
Sivas Valisi Ali Kolat: “Süt içen 393 öğrenci hastaneye kaldırıldı. Bunlardan 84′ü gıda zehirlenmesi tanısıyla tedavi altına alındı, 30 öğrenciye serum takıldı. Sütler herhalde biraz bozuk.” (İçlerinde en dürüst konuşan kişi bu vali.)
Sakarya Valisi Mustafa Büyük: “İçlerinde hayat boyu süt içmemiş öğrenciler var. Alerjik olabilir.”
Konya Valisi Aydın Nezih Doğan: “Zehirlenme değil, etkilenme!”
Kabahati gelin etmişler, hiç kimse almamış. Bunlarınki de o hesap. Binlerce çocuk süt içip hastanelik oluyor, bakanlar ve valiler aynı masalı okuyor: Zehirlenme yok!
O halde ne var?! Hepsi aynı mazeretin arkasına sığınıyor: “Çocuklar ilk kez süt içmişti de, dokunmuş olabilir!..”
Dikkat ediniz, pembe cennetler yarattığını iddia eden bir iktidar döneminde, küçük çocukların ilk kez süt içtiği itiraf ediliyor… Ve Tayyip her yerde aynı sözlerle “Bir yetmez, iki yetmez, ille de en az üç çocuk yapacaksınız.” İşte o çocukların acınası durumu.
Yarattıklarını iddia ettikleri yalan cennetlerin, palavra cennetlerin sütünü çocukların midesi kaldırmadı.
İktidarın elemanları ise, hepsi birden kendini kurtarma, mazeret üretme peşinde. Ama sonuç belli: AKP’nin sütü bozuk çıktı.
Yorum Gönder