İnsan sadece ağzıyla.diliyle, dudağıyla konuşmaz, gözleriyle de konuşur. Yüzüyle de konuşur.
Bedeniyle de konuşur.
Hepsinden etkilisi.
İnsan yüreğiyle konuşur.
Yüreğin sesi duyulsun ister.
Yüreğiyle konuşan insanları sadece gözlemleri keskin, kalemi doğurgan romancılar ile parlak zekalı, benzersiz üsluplu öykü yazarları değil siyasetçiler, devlet adamları da duyabilir.
Yürek konuşması duyuldu.
2 gazeteci Suriye’den kurtarıldı.
Adem Özköse ve Hamid Coşkun adlı gazeteciler Suriye’ye “belgesel” çekmek için gittiklerinde tutuklandıkları gün toplumun her kademesinden hemen her gün onların kurtarılması için yürekten uyarımlar geldi. Suriye ile Türkiye’nin arası giderek “savaşacaklar” beklentilerinin yükseldiği noktalara kadar gerildiği günlerde bile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kendi diyemiyle “2 gazetecinin ailelerine kavuşturma sürecini bütün kurumlarıyla” takip edip, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile 1 gün içinde 3 defa görüşerek mutlu sona ulaştı.
Suriye gazetecileri İran’a verdi.
İran da bize “gelin alın” dedi.
Xxx
Başbakan, 6 VİP uçağından birini İran’a gönderdi. İlk “oğullarınızı kurtardık” müjde telefonunu gazetecilerin anne-baba ve yakınlarına bizzat başbakan yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de; “Türkiye darda olan vatandaşlarına her zaman yardımcı olmuştur. Gelişmeleri sürekli takip ediyorduk” diyerek yüreklerin sesini hissettiklerini vurguladı.
2 gazeteciye uçak.
7 unutulana amnezi.
Çok bilmişlik ve şımarıklık saymayın. Amnezi psikiyatride; “hafıza kaybına” uğramışlar için kullanılan deyimdir. Bizzat İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Meclis’te verilen bir soru önergesine verdiği cevapta “Haziran 2011 tarihinden buyana PKK-KCK’nın kaçırıp tuttuğu vatandaşlardan 7’si” halen esir durumdalar.
Bir yıl dolacak.
7 kişi unutulan oldu.
Ne ses var, ne arayan.
Yüreklerin sesi sustu.
7 unutulan için global amnezi (tam hafıza kaybı) oluştu. Başbakan, Cumhurbaşkanı, bakanlar, ilgililer; tam hafıza kaybına uğramış gibi 7 kaçırılan kamu görevlisi ve askeri unutarak sanki bu kaçırma olayı hiç olmamış gibi yapıyorlar.
Xxx
Yürekler konuşmuyor.
Kulaklar da sağır.
Geçen temmuz ayında PKK’nın kaçırdığı uzman Çavuş 35 yaşındaki Zihni Koç’un 53 yaşındaki annesi, oğlunun üzüntüsüne dayanamadı. Kalp krizi geçirdi, yaşamını yitirdi.
Kaçırılanların kurtarılması ve ailelerine ilk “müjde telefonun” edilmesi için ne yapılıyor. Bir çaba olsa herhalde duyulur, haber olurdu.
Niçin bu çifte standart?
Gazeteciye duyarlı.
7 kaçırılana hafıza kaybı.
(uyan borusu)
İktidar, zenginlere imtiyaz satışına da başladı!
Okurumuz Salih Yalçın, fotoğrafını da çekip, elektronik posta ile göndermiş. Fotoğrafta çok net olarak görülüyor. Işıklı tabelanın en üstünde “Öncelikli Geçiş” yazısı var. Bu yazının altındaki tablo ise şöyle: Otomobil: 70 TL. Minivan: 75 TL. Jip: 80 TL. Motorsiklet: 12 TL. Bu fiyat tablosu; Kocaeli Körfezi’ni karayoluyla dolaşmayıp Bursa istikametine daha kestirme olan deniz yolunda çalışan arabalı vapurları kullananların ödeyecekleri “imtiyazlı olabilme fiyatlarını” gösteriyor. Normalde otomobiller arabalı vapurlara 50 TL ödeyerek biniyorlar. Bu normal hatlarda uzun kuyruklar ve 8 sıra var. 50 TL yerine 70 TL ödeyen yani 20 TL farkı veren Mercedes, BMW, JEEP gibi lüks oto sahipleri öncelikli imtiyaz elde ediyorlar. Hiç sırada beklemeden, sıkıntı çekmeden, gerilime düşmeden, vakit yitirmeden vapura binip karşıya geçiyorlar. Böylelikle parası olana devletin malını mülkünü satmada ustalaşan İktidar, imtiyaz satışını da başlatmış oluyor. Gelir dağılımındaki büyük uçurum; “utanmadan ayrıcalığı parayla satın alan bir ham burjuva sınıfı” da yarattı. Bu sınıfı yaratan iktidarın partisinin adı da; Adalet ve Kalkınma Partisi. İyi mi?
Yorum Gönder