Kırılma noktası Uludere; vur emrini kim verdi? - Can Ataklı

İktidarı telaşlandıran, adeta kendi ayağına kurşun sıkarcasına yasamayı yürütmenin emir kulu haline getiren uygulamaların, bırakın Anayasa’yı, hukukun temel ilkelerine aykırı yasa çıkarmaya zorlayan MİT operasyonunda kırılma noktasının Uludere’deki talihsiz olay olduğu görülüyor.
İçi boş Kürt açılımıyla başlayan, Oslo görüşmelerinin deşifre olması ile tırmanan, KCK operasyonları ve kanlı terör eylemleriyle tepe noktasına varan süreçte sanıyorum “bardağı taşıran damla” Uludere olayıdır.
KCK soruşturması kapsamında hem savcılık hem de emniyet tarafından yürütülen istihbarat çalışmalarında MİT’in KCK yapılanması içinde yer aldığı ve sonu ölümlerle (şehitlerle) biten birçok olayda rol aldığı herhalde bir süre önce ortaya çıkmıştı.
Uludere olayı ise hepsinin üzerine tuz biber ekti..
İktidarın ve kullandığı MİT’in güya “barışı sağlamak için teröristlerle müzakere planı”nın duvara tosladığı gün gibi ortada.
Uludere olayı bu duvara toslamanın son halkası ve doğal olarak iktidarda panik yarattı. Bu nedenle iktidar Uludere olayını örtbas etmek için elinden geleni yapıyor.
Konuyu, parlak sözlerle yargıya intikal ettirmek, Meclis komisyonu kurup milletvekillerini dağ başına göndermek, süreci uzatmak ve unutturmak içindir.
Olayın yargıya intikal ettirilmesinin hiçbir anlamı yok. Nitekim şu anda havanda su dövülüyor. Bölgedeki savcılar köylüleri, kaçakçıları, korucuları, güvenlik yetkililerini sorguluyor ve güya bilgi topluyor.
Oysa bu olay başta Başbakan olmak üzere ilgili tüm birimler tarafından biliniyor. Sadece bu makamlar doğru açıklamalar yapmıyorlar.

Olayı özetleyelim:

SÖYLENMEYEN: Türkiye’ye kaçakçı kılığında bir grup PKK’lının sızacağı ve bunların kanlı bir eylem yapacağı istihbaratı veriliyor. Bu istihbaratı kim verdi?
SÖYLENMEYEN: Gelen istihbarat devletin bir biriminde değerlendiriliyor ve ciddi bulunuyor. Bu istihbarat kime gitti?
SÖYLENMEYEN: İlgili birim inandığı ve güvendiği istihbarat konusunda operasyon yapma kararı alıyor. Sonunda vur emri veriliyor. Bu emri veren kim?
Bizler bu soruların cevaplarını bilmiyoruz.
Ama Başbakan, İçişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları bu soruların cevabını biliyorlar.
Peki neden hiçbir açıklama yapmıyorlar da “yargı karar verecek” diyorlar? Yargı neyin kararını, nasıl verecek?
Eğer ille “yargı karar versin” deniyorsa savcılar çağırsın Genelkuray Başkanı’nı ne olup bittiğini bir iki dakika içinde öğrenirler.
Bir istihbarat zafiyeti ve “vur” kararında hata olduğu görülüyor. Devletin bazı birimleri herkesin gözü önünde yaşanan olaylardaki yanlışları görerek harekete geçmiş gözüküyor.
Yoksa bir “erkler savaşı” falan yok.
*****

Bülent Arınç Anayasa Mahkemesi’ni tavsiye ediyor

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç‘ı dinliyordum canlı yayında. Hükümette adeta travma yaratan MİT olayyla ilgili, alelacele çıkarılmak istenen yasa değişikliğini savunuyordu.
CHP’nin değişikliğe yönelik ağır eleştirilerine karşı çıkıyordu Arınç ve konuşmasının sonunda çok ilginç bir yol gösterdi.
Dedi ki “CHP engelleyebiliyorsa yasayı engeller, ama yasa geçerse gider Anayasa Mahkemesi’ne.”
Oysa iktidar yıllardır CHP’nin her fırsatta Anayasa Mahkemesi’ne gitmesinden şikâyetçi. İktidar kanadı Anayasa Mahkemesi’nin de CHP’nin istediği yönde karar aldığını ileri sürer durur.
Şimdi ise Arınç “Ne olur canım giderler Anayasa Mahkemesi’ne” diyor.
Öyle sanıyorum ki, 12 Eylül referandumunda halkın yargıyı ve yüksek yargıyı iktidara bağlayan Anayasa değişikliklerini kabul etmesinden sonra iktidar çok rahatlamış. Artık CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gitmesinden bir endişe duymuyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin iktidardan gelen hiçbir yasayı iptal etmeyeceğine inanıyorlar.
Galiba Arınç da bu inançla “Anayasa Mahkemesi’ne gidersiniz olur biter” diyebiliyor. Nasıl olsa tek maddelik değişikliğin oradan dönmeyeceğini düşünüyor.
*****

“Hayaldi, gerçek oldu” diyebileceğimiz bir olay daha: Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okuyan gençler gözaltına alındı. (Gani Yıldız)
*****

“Yetmez ama evet” diyenler haklı çıktı

Güya daha demokratik bir anayasa için yargıyı iktidara bağlayan anayasa değişiklikleri yaptık ya, işte paket referanduma gittiğinde iktidar yandaşları “yetmez ama evet” çığlıkları atmıştı.
Haklı çıktılar.
Çocuklar “yetmeyeceğini” taa o günden görmüşler. O kadar anayasa paketi yapıyorsunuz, MİT’i unutmayacaktınız. O çok demokratik anayasa değişiklikleri içine “Başbakan’ın kefil olduğu kişilere kimse dokunamaz, kimse bu konularda Başbakanı haksız göremez, her konuda haklıdır” diye bir madde koyardınız, sonra ikincisini eklerdiniz; “Haksız olduğu durumlarda ilk madde uygulanır” derdiniz. Kısacası “yetmezci” çocukların sesine kulak verseydiniz bugün MİT’e sorgu şoku hiç yaşanmazdı.
*****

Cemil Çiçek’le Ferhat Sarıkaya’yı konuştum

Salı günü Meclis Başkanı Cemil Çiçek aradı. Aynı gün yayınlanan “İkinci Sarıkaya vakası” başlıklı yazıda adının geçtiğini belirterek “Bir düzetme yapmak istiyorum” dedi.
Çiçek, Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten atılması ile ilgili hiçbir talimat vermediğini söyleyerek süreci şöyle anlattı:
“Van Cumhuriyet Savcılığı Şemdinli olayı ile ilgili bir soruşturma yaptı. O tarihe denk gelen cuma günü akşamüzeri hazırlanan iddianame, ilgili ağır ceza mahkemesine verildi. Normalde mahkemenin iddianameyi incelemek ve kabul edip etmemekle ilgili 15 günlük süresi vardır. Ancak ertesi gün bazı gazetelerde iddianamenin neredeyse tamamının yayınlandığını gördük.”
Çiçek böylelikle iddianameyi basından öğrendiklerini söyledikten sonra şöyle devam etti:
“Genelkurmay bunun üzerine bir şikâyet dilekçesi verdi. Usule göre bu tür durumlarda Genelkurmay İkinci Başkanı yetkilidir. O sırada bu görev orgeneral Işık Koşaner’deydi. Şikâyet dilekçesi gelince adliye müfettişleri görevlendirildi.”
Dönemin Adalet Bakanı Çiçek müfettişlerin savcıya kınama cezası verilmesini istediklerini belirterek şunu söyledi:
“Rapor HSYK’ya gönderildi. Ben toplantıya katılmadım ama bakanlık adına müsteşarım gitti. O dönemin HSYK üyeleri 6’ya karşı bir oyla Sarıkaya’ya kınama vermediler onun yerine meslekten men ettiler. Oysa biz kınama çıkacağını bekliyorduk.”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget