HSYK, hukuku çiğnerse - Rıza Zelyut

Geldiğimiz noktada, görmekteyiz ki hakim ve savcıların komutasını elinde tutan HSYK; karar üretirken hukuktan çok iktidarın ne istediğine bakıyor.
'Hukukun HSYK'sından 'Majestelerinin HSYK'sına mı gidiyoruz?'
Hukukun bağımsızlığı ve geliştirilmesi açısından çok önemli olan HSYK'nın; iktidarın arka bahçesine dönüşmesi; sadece bu kurumu değil Türkiye'deki demokrasiyi de ciddi ölçüde zaafa uğratacaktır. Bunu, öncelikle HSYK'da görevli hukukçuların idrak etmesi gerekir.
HSYK'nın siyasallaştığını gösteren işaretler; özel yetkili savcıların şu  şike davasındaki kanıtlarından daha güçlü görünmektedir.
Bazılarını buyurun:

- Almanya'da 'Yüzyılın Yolsuzluğu' denilen Deniz Feneri örgütünün Türkiye'deki ayağını sorgulayan savcıların başına gelmeyen kalmadı. HSYK'nın baskısıyla bu savcılar şimdi suçlu konumuna indirildiler. Böylece iktidarın gözde bürokratı Zahit Akman'a dokunmanın neye mal olduğu gösterilmiş oldu.
- Daha öncesine gidin... Ergenekon ve Balyoz davalarındaki  yargıçlardan tahliye isteyenlerin başına gelenlere ne demeli? HSYK bunları bir tür sürgüne yollamadı mı?
- Şimdi tutmuş; MİT elemanlarının soruşturulmasını isteyen Savcı Sadrettin Sarıkaya hakkında inceleme başlatmış bu HSYK.
Hükümet üyeleri kızdılar ya savcıya; HSYK hemen devreye girdi; 'Merak etmeyin; biz o savcının hakkından geliriz!' der gibi.

BASINA SIZDIRMA İMİŞ
MİT'i soruşturan Savcı Sarıkaya'nın suçu da MİT görevlileri ile ilgili bilginin basına sızdırılması imiş.
EY HSYK elini vicdanına koy!
Bunca büyük davalarda şüphelileri linç edecek biçimde dava bilgileri basına servis edilirken neredeydin sen?
Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılananlar canavar mı? Onların hakları ayaklar altına alınırken neden bu sızdırma işini takip etmediniz? Size onca dilekçe verilmişken neden hep o işin savcılarını korudunuz?
Peki ey HSYK'nın seçkin  üyeleri! 'Şike davası' denilen gerçekten de kendisi şike gibi duran işe ne diyeceksiniz?
Oradaki  özel olarak imal edilmiş belgeler; şüphelileri linç etmek için  basına verilmedi mi? Hem de polisin macereları, film hikayesi gibi eklenerek.
Çok saygıdeğer HSYK üyeleri!
Sizler; başta Aziz Yıldırım olmak üzere birçok ismi 'çete üyesi' gibi gösteren özel imal belgeleri basına sızdıranlara ne yaptınız?
O belgelerin abartılı yorumlarla medyada yayımlanması yüzünden birçok sporcu, yönetici baştan suçlu ilan edildi. Bu insanların kişilikleri ayaklar altına alındı.
Savcı Mehmet Berk'in polisiye roman yazar gibi düzenlediği iddianamedeki birçok yakıştırma da 'kesin suç' gibi gösterildi.
Ey HSYK üyeleri! O iddianameyi yazan savcı; o iddianameyi kabul eden yargıç veya yargıçlar da hukuku ihlal ettiler. İddianamede; 'Basında yer alan haberler' kanıt diye gösteriliyor.  Hele hele 'kamuoyunda böyle kabul ediliyor' denilerek yaratılan sözde delillerle insanlar 'çete üyesi' yapılıyor.
İddianame hem komplo terisi gibi hazırlanmış hem de belgeler basına sızdırılmıştır.
Buyurun; Savcı Mehmet Berk için de gereğini yapın.
Belge mi arıyorsunuz?
İddianame  daha mahkemeye sunulmadan, televizyonlarda ve gazetelerde aylarca yayımlanan belgeleri inceleyin.

UTANMAZ SPOR GAZETECİLERİ
Şike işini polisle el ele yürütmeye kalkışan utanmaz spor gazetecileri neredesiniz? 'Yer yerinden oynayacak. Bu iş çok büyük. Üç dalga gelecek; çok büyük isimler alınacak!' diye konuştunuz, yazdınız.
Utanmadınız! Polisin elinize verdiği belgeleri sorgulamadan linç için kullandınız.
Ama Şehircilik Bakanı  Erdoğan Bayraktar'ın şu sözlerini hemen unuttunuz: 'Şimdi bizim hakkımız olan Trabzonsporumuz'un kupasını almak için de çok ince ayarlı bir çalışma yapıyoruz. İnşallah hakkı olan Trabzonsporumuz'un kupasını da Trabzonspor'un müzesine getireceğiz.'
Evet! Fitnetürk'te fitneye devam edenler! CNN Türk'te ve Hürriyet Gazetesi'nde spor müdürü havalarında fitneye inceden ince omuz verenler neden bunu da 'Oynat bakalım!' diye seyretmiyorsunuz.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget