O belgeleri kim mi sızdırdı? - Saygı Öztürk

SÖZCÜ’nün konuştuğu C.Savcıları, “Belgeler savcılıktan sızmaz. Sızmanın adresi başka yerdir. Bu belgeler de soruşturmanın savcıdan alınması ve siyasi otoritenin

O belgeleri kim mi sızdırdı? - Saygı Öztürk
Kürdistan Toplulukları Birliği Türkiye Meclisi’ne (KCK-TM) yönelik yürütülen operasyonlarda, örgüt içine sızdırılan MİT elemanlarının deşifre olması ve C.Savcısı Sadrettin Sarıkaya’dan “belgeler basına sızdı” gerekçesiyle soruşturmanın alınmasının altında kurumlararası eşgüdümün olmamasına bağlanıyor. SÖZCÜ’nün konuştuğu C.Savcıları, “Belgeler savcılıktan sızmaz. Sızmanın adresi başka yerdir. Bu belgeler de soruşturmanın savcıdan alınması ve siyasi otoritenin yargıya baskı aracı olarak kullanıldığı” görüşünde olduklarını söylediler.
MİT, Emniyet İstihbarat Dairesi, Jandarma İstihbarat Başkanlığı’nın örgütlerin içine “eleman sızdırma” ya da örgüt içindeki kişilerden bazılarının kendilerine çalışmasını sağlamaları öteden beri uygulanan bir yöntem. Uzmanlar, bu kişilerin içinde bulunduğu örgüt elemanlarının yakalanması halinde, bu “elemanr” ya da “elemanların” “korunması”nın istendiğini, bunun çoğu kez kağıda dökülmeden sözlü olarak yapıldığını anlattılar.

“Kendi içinde çözülür”
Yargı ve güvenlik çevreleri, bugüne kadar örneği görülmemiş son olayı ve bunun önceki yerleşik uygulamalarını SÖZCÜ’ye şöyle anlattılar:

Birinci aşama: “Yürütülen bir operasyonda, örneğin MİT’in sızdırdığı bir eleman eğer Emniyet tarafından yakalanırsa, böyle bir durumda ya kişi kendisinin MİT adına çalıştığını söyler. Bu durumda, MİT yetkililerine durum bildirilir, gerçekten bu kişinin iddiasının doğru olup solmadığı sorulur.

İkinci aşama: MİT, o kişinin elemanları olduğunu doğrulaması durumunda, bu kişinin suçunun ağır olmadığı değerlendirilirse Emniyet’te ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakılabilir. Bu tamamen MİT-Emniyet yetkilileri arasındaki eşgüdüme bağlı.

Üçüncü aşama: Bazı durumlarda, Emniyet’te o kişinin MİT adına çalıştırıldığını bilir ancak diğer şüphelilerle birlikte onun da soruşturma dosyası C.Savcılığı’na gönderilir. Eğer kişi ile ilgili önemli suç iddiası yoksa, C.Savcılığı’nda ya da mahkemede serbest kalacak durumdaysa, o kişinin durumu C.Savcısına ya da hakime hiç söylenmez. Böylece, “eleman”ın deşifre olmaması, diğer örgüt mensuplarının da o kişiden şüphelenmemeleri sağlanır.

Savcılık ve mahkeme aşamasında
Gözaltına alınan alınan elemana, bsazı durumlarda hiç sahip çıkılmazken, kendileri için önemli olan ve geçmişte önemli bilgiler vermiş olanların korunması için Emniyetin ilgili biriminin yetkilisi, durumu soruşturmayı yürüten C.Savcısına anlatır. C. Savcısı bu durumu öğrendikten sonra, o kişiye karşı daha toleranslı olur. Kişinin mahkemeye sevk edilmesi durumunda, yaptığı hizmetler de dikkate alınarak mahkeme başkanına “çok gizli” kayıtlı yazı gönderilir ve o kişiyle ilgili durum belirtilir.

“Bize hiç gelmediği olurdu”
Emniyet-MİT-Jandarma arasında eşgüdüm olduğunda, çoğu olay bize gelmeden çözülürdü. Ben, 4 yıl Güneydoğu’da görev yaptım. Bu tür olaylarla bir-iki kez karşılaştım. Onlar da MİT’in kadrolu elemanı değil, onlara haber veren kişilerle ilgiliydi. MİT’in Bölge Müdürü yanımıza gelir-giderdi. Kurumlar birbirine güvenirdi. Bu tür olaylar yazışmalara bile dökülmeden elemanların durumu her aşamada dikkate alınır, yapılacak bir şey varsa yapılırdı.

MİT’den ve üstlerden gizlendi
İstanbul’daki durum farklı. MİT’in elemanları gözaltına alınıyor ve bu durum MİT’ten gizleniyor. Emniyet, elindeki bilgileri üst makamlarını bile bilgilendirmeden doğrudan C.Savcısına gönderiyor. Bu, istihbarat birimleri arasındaki kopukluğu da gösteriyor. Başsavcının da bu gelişmelerden bilgisinin olmadığı anlaşılıyor.

Başsavcı vekilinin yetkisi
Başsavcının bu olaydan bilgisi olmayabilir. Ancak, özel yetkili C.Başsavcı vekilinin bilgisinin olmadığı söylenemez. Özel yetkili C.Başsavcı vekili, yetkisini yetkisini Başsavcıdan değil, 250 . maddeden alıyorlar, bu yetkiyi de Başsavcı değil, HSYK veriyor. Yetkisinin alınması da yine HSYK kararıyla olur. Bu tür soruşturmalardan Başsavcı vekilinin bilgisi mutlaka olmuştur. Nitekim, Fikret Seçen de, yaptığı açıklamada Başsavcı vekiline sahip çıktı.

Olayında özünde kavga var

Buradaki olayın özünde ise bir kavga var. Savcılar adına belge toplama ve derlemenin adresi polistir. Savcı, ya bunları polisten ister, ya da polis elde ettiği belgeleri C.Savcısının tasarrufuna bırakır. Polisin gönderdiği belgeleri, C.Savcısı Sadrettin Sarıkaya da suç kategorisinde değerlendirmiştir.
Bazı belgeler basına sızmış olması, yargının yapacağı tasarrufun önüne geçilmesi ve iktidadir. Harekete geçmesini sağlamak için yapılmış olabileceği gibi, yargıya baskı yapılmasın ve olaya muhalefetin de sahip çıkması için bilinçli olarak da sızdırılmış olabilir. Ancak, geçmişteki uygulamalar da değerlendirildiğinde, C.savcıları kolay kolay belge sızdırmaz. Son olayın özünde bir kavga olmamış olsaydı, bu belgeler de sızdırılmazdı. Hangi irade, böyle bir operasyon yaptı şu anda net bir biçimde belli değil.

Savcı alındı, elemanlar kurtarıldı
Soruşturmayı yürüten C.Savcısı görevden alındı ve bir yerde amaca ulaşıldı. Aynı kapsamda ifadesi alınmak istenen MİT Müsteşarı, emekli MİT Müsteşarı, yardımcısı ile halen görevde bulunan MİT mensupları hakkında soruşturma açılabilmesi de Başbakanın iznine bağlanıyor. Aynı şekilde, daha önce KCK içinde görev aldığı saptananlar da yapılmak istenen düzenlemeyle kurtarılmış olacak.”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget