30 Ocak Pazartesi tarihli yazımda 2007-2011 nüfus değişimini illere göre analiz ederken, nüfusu azalan 18 il arasında ağırlığın Orta ve Doğu Anadolu illerinde olduğuna, buna karşılık Güneydoğu illerinin olmamasına dikkat çekmiştim. Nüfusu azalanlar arasında Erzurum, Kars, Ardahan vardı ama Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Batman yoktu mesela…Güneydoğu’yu ayrıca ele almak gerekiyordu .
İzleyenler bilir, 2007’den bu yana Güneydoğu ile ilgili bir tezim var: Bölge yaşadığı yoğun işsizlik,yoksulluğa rağmen son yıllarda bölge dışına göç vermiyor, içine kapandı, göç hareketleri en fazla bölge içinde yaşanıyor, diye…Bunu da Batı illerinde Kürt kimlikli yurttaşlara lince varan mütecaviz tavırlara, dışlanmaya bağlamıştım. Son yılların nüfus kayıtları, bu eğilimin , ne yazık ki, sürdüğünü gösterir nitelikte. Kürt nüfusun ağırlıkta olduğu 13 il dikkate alındığında 2007-2011 arasında nüfus artışının yüzde 7,2 ile Türkiye ortalaması olan yüzde 5,9’un üstünde olduğu dikkati çekiyor.
Bölge nüfusu 2007’de Türkiye toplamının yüzde 11’i idi. 2011’de azalmadığı gibi, yüzde 11,1’e çıkmış durumda. Bu sürede bölge nüfusundaki artış 557 bin kişi. Bölgedeki nüfus artışının, Türkiye ortalamasının üstünde olmasında, doğurganlık hızının yüksek olması tabii ki etkili. Ayrıca, bazı Kürtlerin bölgeye döndükleri gerçeği de var, ama net göç yok. TÜİK, iç göç verilerini yayımlayınca bunu daha net görmek mümkün hale gelebilir.
Bölgedeki nüfus artışında iki il ön plana çıkıyor: Diyarbakır ve Şanlıurfa. 2007-2011 döneminin 557 bin kişilik nüfus artışında Şanlıurfa yüzde 35, Diyarbakır yüzde 20 pay sahibi. Şanlıurfa Merkez’in nüfusu yüzde 20 artarak toplamdaki payı yüzde 42’ye çıkmış durumda. Siverek ve Viranşehir, nüfusu hızla artan diğer ilçeler. Diyarbakır’da ise Bağlar, Kayapınar, Yenişehir ve Sur'dan oluşan merkezin, Büyükşehir’in, il nüfusundaki payı yüzde 56’ya yükseldi.
Güneydoğu ile ilgili dikkat çeken bir yan da kentleşmenin çok hızlanması. 2007’de yüzde 57 olan kent nüfusu 2011’de yüzde 59’a ulaştı. Bu Türkiye ortalaması olan yüzde 77’nin gerisinde ama bazı iller, ortalamaya yaklaştılar. Mesela Diyarbakır’da bu oran yüzde 72, Batman’da yüzde 74.
2000’lerde artan kentleşme, Kürt siyasi hareketinin stratejisini de etkiledi. Kentlerde örgütlenen Kürtler, 100 dolayında irili ufaklı belediye ile kentte kendi kendini yönetme arayışı içindeler. BDP’ye 12 Haziran’da çıkan 2,5 milyon oyun da ağırlıklı kaynağı kentler. Hızlı kentleşme ile birlikte hızlı örgütlenme, AKP rejiminin ezberini bozdu. Çözümü, KCK operasyonları ile yıldırmada aramaları bundan. AKP rejiminin, güncel Kürt sorununa yaklaşımı, kendisi dışındaki tüm ifade ve ortaya konulma biçimlerini ortadan kaldırmak; Kürt sorununu başsız, muhatapsız bırakmak. Bu bir politik kıyım denemesi… Ama beyhude bir çaba olarak görünüyor. Kürt nüfus, kırlarda barınabilseydi, ya da göç edecek iklimi, güveni Batı’da bulsaydı, AKP rejiminin işi daha kolay olurdu. Şimdi, kentlere yığılmış ve birbirine tutunmuş milyonları, KCK’larla yıldırmak boş bir çaba. Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirme, halkın iradesine saygılı olma yerine, milliyetçi bir dille kardeşliği zehirleyecek tercihlerde ısrar edilmesi, Kürtleri, onca sefalete rağmen Bölge’de tutuyor ve hiç kimseye hayretmeyecek kutuplaşma, ayrışma , ne yazık ki, sürüyor da sürüyor….
Mustafa Sönmez/Cumhuriyet
Yorum Gönder