Türkiye’deki Amiral Limpus komutasındaki heyetin verdiği raporlarla gelişen siyasi olayları, özellikle Türk-Yunan ve Türk-Rus ilişkilerini yakından izleyen Churchill, şahsi olarak pek çok İngiliz politikacısı gibi Osmanlı Devletinin ne Ege ve Doğu Akdeniz, ne de Karadeniz’de bir varlık göstermesini istemiyordu. Hatta savaş sonu ne olursa olsun Osmanlı topraklarındaki kazançlar öne sürülerek tarafsız Balkan ülkeleri ve İtalya’nın tarafsızlığını bozabileceği hesabını yapıyordu. Esasen savaşta en ağır yükü Ruslara taşıtmak istedikleri için Rusya’nın Türk Boğazları üzerindeki tarihi hâkimiyet isteğine olumlu yanıt vermişlerdi. Şimdi de sıra tarafsız ülkelerde idi. Bu nedenle Türklerin dost veya düşman tarafta değil de tarafsız kalmasını ve hiçbir şeye karışmadan kaderine razı bir şekilde beklemesini arzu ediyorlardı. Avrupa’nın siyasi havası bozulmaya başlayınca 27 Temmuz günü kabine toplantısında teslim edilmek üzere olan iki geminin Türklere verilmemesini, bu gemilerin Alman Donanmasına katılacağını bildiğini, bunun önlenmesi için tek çarenin bu gemilere el koymak olduğunu öne sürdü ve başardı.
Berlin bu iki gemi olayından yararlanmakta gecikmedi. Birinci Dünya Savaşının başlamasının arifesinde Akdeniz’de, hem Avusturya Donanmasını üstün İngiliz ve Fransız Donanması karşısında Adriyatik Denizinde yalnız bırakmama, güç ve moral verme ve aynı zamanda da, İtalyanları etkileyerek kendi yanlarına çekme amacıyla 1912 yılında gönderilen iki güçlü Alman gemisi vardı. Zamanının en güçlü savaş gemilerinden Göben (1911’de denize indirildi. 23.000 tonluk, azami sürati 29 mil, boyu 186 m. ve mürettebatı 1031 kişi,10 tane 28 cm.lik, 12 tane 15cm.lik,12 tane de 8.8 cm.lik topa sahip) ,yardımcısı Breslav da (1911 tarihinde denize indirilmiş,4550 ton hacimde, azami hızı 27,6 mil,136 m. uzunluğunda, personel sayısı 373 kişidir. Silahları: 10 ad.10,5 luk top ve 2 torpil kovanıdır).(1) Deniz Bakanı Winston Churchill bu iki gemiyi savaş başlar başlamaz yok edip hem Ak denizde kesin bir hâkimiyet ve hem de savaşacak askerler için büyük bir moral kazandırmayı düşlüyordu. Başbakan Asquit’in ifadesiyle “ Göben Churchill’in ağzını sulandırıyordu” (2)
Ak denizdeki İngiliz Donanması savaş başlar başlamaz bu iki gemiyi saf dışı etmek için büyük bir heves ve hazırlık içindeydiler. 4 Ağustos günü İngiltere Almanya’ya savaş ilan ettiği zaman Mesina’da kömür ikmali yapan gemiler birden kayboldular. Güçlü İngiliz ve Fransız donanması bütün aramalara rağmen bu gemileri yakalayamadılar ve her iki gemi 10 Ağustos günü Çanakkale Boğazını savunan Türk tahkimatının karşısına geldiler. Türkler, Almanya ile yaptıkları anlaşma gereği, bu iki geminin Boğazdan geçmesine izin verdiler. Bununla da kalmadılar, İngiltere’nin parası ödenmesine rağmen teslim etmeyerek el koyduğu ve kendi donanmasına kattığı iki gemi yerine, Alman hükümetinin bu iki gemiyi Türklere sattığı belirtilerek iki gemiyi Yavuz Sultan Selim ve Midilli adları ile Türk Donanmasına dâhil ettiler. Bu arada Churchill’in Türk gemilerine karşı düşmanca davranışı Amiral Limpus heyetinin varlığını gereksiz kıldı ve 5 Ağustos günü Amiral Donanma Komutanlığından alındı ve kendilerine Türkiye’de kalmak isterlerse Deniz Kuvvetleri Komutanlığında çalışmaya devam edebilecekleri bildirildi.
16 Ağustos günü Göben ve Breslav birliğinin komutanı Amiral Suchon, İngiliz amiralin yerine Donanma Komutanlığına atandı. Amiral Suchon karargâhını Haliçte sahile bağlı Korkuvado Yatında kurdu. (3) Bu iki geminin göz göre göre kaçırılması, Churchill ve İngiliz Donanmasının prestijine indirilmiş büyük bir darbe olarak algılandı. Bu iki geminin kaybı sonradan İngiltere ve müttefiklerine büyük dertler açacak, Karadeniz’de Rus deniz hâkimiyetine son verdiği gibi 29 Ekimde Karadeniz’de Rus limanları Odesa, Sivastapol ve Teodosya’yı bombalayınca Türkiye bir emrivaki ile Almanların safında savaşa katılacaktır. Bu skandal sonrasında Churchill bakanlıkta kaldı. İngiliz Akdeniz Filo Komutana Amiral Milne 18 Ağustos günü emekli edildi. Fakat yardımcısı Amiral Troubridge Harp Divanına verildi. Kasım ayında yargılama sonucu suçsuz bulunmasına rağmen bir daha kendisine filo komutanlığı görevi verilmedi.(4)
Churchill bu gelişmeler karşısında o kadar kızmıştı ki, Başbakan Asquit onun “17 Ağustos günü Kabine toplantısında, o bilinen havası ile, Çanakkale boğazına gönderilecek bir filo ile Marmara’ya girip Göben ve Breslav gemilerini batırmayı teklif ettiğini ancak Savaş Bakanı ve Hindistan Bakanının Türklere karşı yapılacak böyle bir hareketin mahzurlu olacağını söyleyerek karşı çıktılarını” belirtmektedir. (5) Gelişen siyasi durumdan yararlanmak isteyen Yunan Başbakanı Venizelos 19 Ağustos günü Yunanistan’ın bütün Deniz ve Kara gücünü İngiltere’nin emrine vermeğe hazır olduğunu bildirdi. Dışişleri Bakanı Edward Grey bu teklifi reddetti.(6) Ama Churchill hala Boğazlara yapılacak bir saldırının cazibesi altındaydı. 1 Eylülde kurmay heyetine Boğazlara zamanı gelince bir harekât yapmak için gerekli planlamanın yapılmasını emretti, ayni zamanda Boğaz çıkışındaki İngiliz Filo Komutanına Yavuz ve Midillinin çıkışını önleme emri verdi. Bir Türk torpido gemisi 27 Eylül günü Boğazdan çıkınca İngiliz gemileri geçişine izin vermedi. Bu düşmanca ve tahrik edici davranıştan büyük rahatsızlık duyan Türk Komuta Heyeti Boğazın uluslar arası trafiğe kapatıldığını ilan etti ve Boğazı mayınlamaya başladı. Bilindiği gibi Boğazlar Rusya için buzlarla kapanmayan tek ihracat yolu idi ve Rusya ihracat ürünlerinin %50’sini bu yolla gönderebiliyordu. Boğazlar kapanınca yüzlerce Rus gemisi Marmara’da kapalı kaldı ve daha sonra da Rusya’ya döndüler. Bu Churchill’in Türklere ve kendi müttefiklerine karşı yaptığı bir başka ölümcül hata oldu. Bu nedenle de Venizelos’un teklifinden yararlanmak istedi.
31 Ağustos günü Türklere karşı yeni bir Balkan Birliği oluşturma amacıyla Sırbistan, Karadağ, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan Devlet liderlerine İttifak Devletlerine katılmaları için birer özel mektup gönderdi. Dış İşleri Bakanı Edward Grey’e gönderdiği bir başka mektupla, “Hıristiyan Balkan Devletlerinin müşterek bir harekâtına karşı artık Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunmasının kendilerine ilgilendiremeyeceği” konusunda uyardı.(7) 2 Eylül günü Türkiye’ye karşı yapılması muhtemel bir müşterek harekât için Yunan temsilcileri ile özel görüşmelere başladı. Tarafsız Balkan devletlerini ve İtalya’yı kendi yanlarına almak için Türkiye’yi dilim dilim parçalayıp bu ülkelerin önüne atmak gereğine inanan Churchill ve bazı politikacılar Türkiye’nin karşı tarafta olmasını arzu eden bir tutum içindeydiler.(8)
Avrupa cephesinde savaş durağan bir hal almıştı. Rus Cephesinde General Hindenburg çok usta manevralarla Tanenberg ve Masurian Gölü çevresinde iki Rus Ordusunu ard arda mağlup edince, savaşta Rusya’nın büyük insan gücüne güvenen İngiliz ve Fransızlarda rahatsızlık başlamıştı. Eğer mühimmat ve malzeme sıkıntısı çeken Rus Orduları yardım alamazlarsa Rus Cephesi çökebilirdi. Bu durum tek cephede savaşacak Almanya karşısındaki İngiliz ve Fransızları bir felaketle baş başa bırakabilirdi.(9) 1915 yılının ilk günlerinde Kafkasya’da saldırıya geçen Türk Ordusunun muharebeleri sürpriz bir şekilde gelişiyordu. Bu durumda Türklerin dikkatini dağıtmak için bir harekât yapılmasını isteyen Rus Komutanlığının mektubu alınınca, Churchill yeniden harekete geçti. Bu sefer Savaş Bakanı Lord Kitchener de aynı görüşü benimsiyordu. 9 Kasım günü yapılan bir görüşme sırasında esasen Lloyd George’un teklif ettiği Selanik, Sir John Maxwell’in teklif ettiği İskenderun bölgelerine çıkarma yapma teklifleri kabul görmemiş, Yunanlıların teklifi de Rusların itirazı nedeni ile reddedilmişti. Sonunda Churchill’in Çanakkale Boğazına saldırma teklifi ayakta kalmıştı.(10)
3 Ocak günü, Savaş Konseyinin yaptığı toplantı sırasında Çhurchill bütün ustalığını kullanarak sadece yaşlı savaş gemileri ile Boğazın geçilebileceği konusunda herkesi ikna etti. Tıpkı 100 sene evvel olduğu gibi Boğazı geçen gemiler İstanbul önüne gelince panik başlayacak, bir hükümet darbesi sonucu iktidar değişecek, hem Türkler savaştan çekilecek, Rusya’ya yardım imkanı sağlanacak ve savaştan çekilmesi önlenecek, hem de tarafsız Balkan ülkeleri ve İtalya’nın birliğe katılması sağlanabilecekti.(11) Bu nedenle Boğazların kaybı, aynı zamanda Avrupa’daki savaşın da sonunu getirebilecek bir değer taşıyordu. Böyle bir harekâtın yapılıp yapılamayacağı bölgedeki komutan Amiral Sackwill Carden’e sorulduğunda, o safha safha üstün ateş gücünden yararlanmak suretiyle yapılabilir cevabını verince Savaş Konseyinin bütün tereddüdü giderildi ve ateş gücünü arttırmak için Donanmanın en büyük ve güçlü gemisi “Queen Elizabeth” de bu kampanyaya dâhil edildi.(12)
Winston Churchill’i sadece deniz silahlarının Türk kıyı topçusunun menzili dışındaki muhtelif mesafelerden yapacağı atışlarla, her metrekareyi ateşle döve döve Boğazı geçebileceğine inandıran bilgiler nelerdi. Tabii en önemli bilgiler iki seneye yakın Türk Deniz Kuvvetlerini elinde tutan Amiral Limpus ve heyetinden alınmıştı. Churchill ve İngiliz Denizcileri Boğaz tahkimatlarını, silahların, cephane ve malzemelerin durumunu çok iyi biliyorlardı. Bulgaristan ve Romanya tarafsızlığını korumak için Almanya’dan yardım konvoyunun geçişine henüz izin vermemişlerdi. Silahların menzilini de hesaplamışlar, Türk topçusuna yakalanmadan hangi hedefleri nasıl vuracaklarını da tespit etmişlerdi.
DİPNOTLAR:
(1) İsmail Kayabalı-Cemender Arslanoğlu: Çanakkale Zaferi 1915,s.39 (Ankara–1975)
(2) Violet Benham Carter: Winston Churchill As I Know Him s.320–321 (London–1966)
(3) İ.Kayabalı-C.Arslanoğlu, s.38–39
(4) David Walder: The Chanak Affairs,27–28 ( Hunchinson of London–1969)
(5) David Fromkin: A Peace The End All Peace, s.65–66 ( Avan Boks, New York–1963)
(6) Binbaşı Demaz: Çanakkale Seferi, s.12 (İstanbul Askeri Matbaası–1930)
(7) David Fromkin: s.74–75
(8) Aynı Eser s.74
(9) Joseph Murray: Gallipoli As I Saw It, s.11 ( London–1965)
(10) Elizabeth Monroe: British Moments In The Middle East 1914–1956,s.27–28 (London–1963)
(11) Philip. J.Haythornthwhite, Gallipoli–1915 Frontal Assault On Turkey, s. 8–9 (London–1991)
(12) Aynı Eser, s.9
Dr. M. Galip Baysan
Winston Churchill ve Çanakkale Muharebeleri (1) - Galip Baysan
Winston Churchill Ve Çanakkale Muharebeleri (2) - Galip Baysan
Yorum Gönder