“Devlet yetkilileriyle PKK’nın başı ve
Kandil’deki temsilcileri arasında“pazarlık yapılıyor” denilince, terör örgütünün
bugüne kadar bilinen isteklerinden geri adım attığını bakın sanmayınız. Örgüt,
planını ve kongrelerinde aldığı kararlarını aşama aşama uyguladı ve özerkliği
içeren 9. maddeye geldi.
Her teröristin çantasında bir defter bir de çok
basit anlatımlarla örgütün hedeflerinin yer aldığı, hangi aşamada neler
yapılması gerektiği belirtilen bir kitap bulunur. Defterde çizili bir merdiven
var. O merdivenin kaçıncı basamağında neler yapılacağı yazılıdır.
İşte,
Güneydoğu’da mücadele vermiş komutanlar açısından şu günlerde yaşananlar sürpriz
sayılmıyor. İmralı’da Öcalan’la, Kandil’de Murat Karayılan’la yapılan görüşmeler
9. basamakta yapılıyor. Onlar, gelinen noktayı yadırgamıyor, “beklenen gelişme”
olarak nitelendiriyorlar. Güneydoğu’yu, örgütü bilerler için sürpriz sayılmayan
merdivenin basamaklarında neler yazılı olduğuna okuyalım:
O basamaklar
birer birer çıkıldı
1. aşama: PKK örgütüne eleman temin etmek, bunları
örgüte bağımlı kılmak. YAPILDI.
2. aşama: Bölge halkını kazanmak,
gerekirse her türlü baskıya zorlamak. YAPILDI.
3. aşama: Bölgedeki
güvenlik güçlerinin etkinliğini azaltacak, halkın gözünde düşürecek
faaliyetlerde b.ulunmak. YAPILDI.
4, aşama : Bölgedeki kamu kurum ve
kuruluşlarında PKK eğilimli personel yerleştirmek, mevcut memurları eğitmek,
yanlarına çekmek. YAPILDI
5. aşama: Kamu kurum ve kuruluşlarında,
özellikle öğretmenleri yıldırıp kaçırtmak ya da yanlarına çekmek,
YAPILDI.
6. aşama: Güneydoğu dışındaki yerlerde de PKK’nın halk üzerinde
etkinliğini sağlayacak faaliyetlerde bulunmak. Bunun için Kürt kökenlilerden
batıda olanları kullanıp kendi görüş ve düşüncelerini yayıp taraftar
toplamalarını sağlamak, Kürt olmayanlara da baskı, şiddet uygulayıp yıldırmak.
YAPILDI
7. aşama: Türkiye genelinde, Kürtler dışındaki vatandaşlara da,
örgütün yaptığı mücadelenin haklılığını ortaya koyabilecek faaliyetlerde
bulunmak. Yani halkı, ‘Bunlar da halklı” dedirtmek. YAPILDI
8. aşama:
Türkiye’de, Kürt kökenlilerden finansı elinde tutan iş adamı ve bürokratların
desteğiyle partileşmeyi güçlendirmek, Kürtlerin sesini siyasi arenada, TBMM’de
duyuracak yapıya kavuşturmak. YAPILDI
9. aşama: Anayasa ve yasalarda Türk
ve Kürtleri eşit seviyeye getirecek düzenleme yapılmasını sağlamak, Doğu ve
Güneydoğuyu özerk yapıya kavuşturacak şartları oluşturmak. YAPILIYOR
İşte, bugün merdivenin 9. basamağına gelinmiş durumda. O merdivenin bir
de telaffuz edilmeyen 10. basamağı var. Abdullah Öcalan, bağımsız bir Kürdistan
Devleti kurulacaksa, bunun liderinin Türkiye’de yaşayan Kürtlerden olmasını
istiyor. Irak’ta, Talabani ve Barzani aşılamadı. Suriye’de PKK’nın etkinliği
elde etmesi halinde, Kürdistan’ın, Türkiye-Suriye bacakları oluşturulacak, sıra
Kuzey Irak’ a gelecek. PKK, İran’dan çekindiği için o ülkedeki Kürtleri
“Bağımsız Kürdistan” içinde hiç telaffuz etmiyor., bağımsızlık konusu askıda
tutuluyor.
Asıl sürprizi Devlet yaptı
Abdullah Öcalan da, örgütte,
en zayıf olduğu bir dönemde Devletin kendiriyle bir araya gelmesinden büyük
cesaret buldu. Devletin, terör örgütünün istediği noktaya gelindiğinin
anlaşılması üzerine PKK’nın başı Öcalan da istedikçe istemeye, koşullarını öne
sürmeye başladı. Hükümet de, kendi yönetim sistemini yerleştirmeye
çalışıyor.
Hayretle izlenen ise hükümet dışındaki kuruluşlardın olup
biteni sessizce izlemesi, yeni bir öneri getirmemesi, yorum yapmaması oluyor.
Siyasi arenada “ben başkan olacağım” hesapları Türkiye’yi bugünkü çıkmazın içine
soktu. Kuşkusuz bu olayların arkasında başka güçler de bulunuyor.
TSK’nın planı da bozuldu
Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye
getirilmesinden sonra, bu kişinin örgüt üzerindeki etkinliği bilindiği için Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin 2000’li yılların başındaki komuta kademesi önemli hatalar
da yaptı. O günlerde de Öcalan’la bazı görüşmeler yapıldığı artık biliniyor.
“İdam cezası var, Öcalan idam edilmemek için biz ne dersek onu yapar”
görüşü hakimdi. Abdullah Öcalan’ın örgütü kontrol altında tutması halinde
bunların ilerde dağılabileceği öngörülmüştü. Abdullah Öcalan’dan başka kimsenin
örgüt üzerinde etkili olamayacağı düşünülüyordu. Eğer, Öcalan’ın etkinliğinin
bitmesi halinde örgütün 4-5 başlı olacağı, bunların güçlerini ortaya koymak için
daha çok eylemlerde bulunabileceği, mücadelenin zorlaşacağı düşüncesi hakimdi.
O yüzden Öcalan’ın el altında tutulması, görüşmeler yapılması ve onun
etkinliğini sürdürmesi amaçlanmıştı. Şimdi siyasilerin eline imkanlar ve yasal
yetkililer gelince, onlar da kendi siyasi gelecekleri öne almaya başladı ve
ülkemiz insanı büyük bir karamsarlığa ve belirsizliğe itildi.
Bu zor
günlerde geçecek geçmesine ama kim bilir nasıl geçecek…
Yorum Gönder