!
Çok ağır geliyor.
Aşırı havaleli.
Türk olmayı kaldıramayanlar arasına Profesör Mete Tuncay da katıldı.
Milliyet’de söyleşi vardı.
Tam sayfayı kaplamışdı.
Profesör’ün fotoğrafını da büyük olarak basmışlar. Söyleşiyi yapan hanım muhabir, “çanak sorular” soruyor. Birlikte “cumhuriyet dönemini yargılıyorlar” ve “Atatürk Milliyetçiliğini ve cumhuriyet değerlerini savunuyor” diye en çok da eski Büyükelçi Onur Öymen’e kızıyorlar. Proföser Mete Tuncay, “Türkiye’de bir Atatürk Kültü yaratıldı” diye bilinen görüşlerini tekrarlıyor ve söyleşinin bir yerinde sözü kendine ve Türk toplumuna getirip; “içimde yaşadığım toplumu ben seçmedim. Belki sorsalar Norveç’de ya da İzlanda’da doğmayı, o toplumun bir üyesi olmayı seçerdim” diyor.
Xxx
Al bir tane daha!
Türk olmaktan utanıyor.
Türklük altında eziliyor.
Profesör Mete Tuncay, İstanbul’da doğmuş. Belli ki
annesi babası da aydın insanlar. Onu Ankara’da Siyasal Bilgiler
Fakültesi’nde okutmuşlar. Siyaset Bilimi ve tarih profesörü olmuş.
Bugün çok yüksek parayla öğrenci okutan bir özel üniversitenin tarih
bölümü başkanlığını yapıyor. Yazdığı kitaplar 2-3 baskı yapıyor. Fetullah Gülen’in düşünce önderliği yaptığı “Abant Toplantılarında” baş konuşmacı olarak görünüyor.
El üstünde tutuluyor.
“Mete Hoca… Mete Hoca… “ diyerek gazeteciler ve TV
programı yapanlar ondan bir söyleşi koparmak için yarışıyorlar. Türk
toplumu Profesör Mete’ye her şeyi vermiş.
O yine de bunalımda.
Türk olmaktan utanıyor.
İzlandalı babadan olmak!
Norveçli doğmak istermiş.
Xxx
Bu duyguyu anlamaya çalışmalıyız. Ne oldu da “Türk toplumunun
baş tacı ettiği, iyi yerlere gelmiş, her türlü nimetten, mevkiden,
lezzetten payını almış insanlarımız Türk olmaktan utanıyorlar?” diye sorup, cevabını aramak lazım.
Bu soru çok irdelendi.
Doğru tahliller yapıldı.
Bence en iyi anlatımı Hürriyet Gazetesi yazarı Ege Cansen yaptı. Ege Cansen’in anlatımına göre, “Türk doğmuş olmayı taşıyamayıp altında ezilenler ve Türk doğmuş olmaktan utananlar” en çok Atatürk’e kızanlar arasından çıkıyor. Çünkü Atatürk, “90 yıl önce Sevr anlaşması ile kabul ettirilen mandacılık modeline”
karşı çıktı ve bu modeli boşa çıkardı. Atatürk olmasıydı, İstanbul ve
Türkiye, İngiliz mandası altında yönetilecek, Türkiye’de yaşayan herkes
İngilizce konuşuyor olacak (Pakistan ve Hindistan gibi), İngiliz kültür
ve medeniyeti bizi de içine alacaktı.
Atatürk yüzünden olmadı.
Bu yüzden kahrolsun Atatürk!
Yerin dibine batsın Türklük!
Xxx
Yine Ege Cansen’e göre 1950’den sonra Mandacılar
(yani Damat Ferit, Ali Kemal gibi İngilizlerin Türkleri idare etmesini
arzulayanlar) Atatürkçülüğü gerilemek ve bitirmek için “geniş cephe” arayışına girdiler ve kendilerine yandaş olarak da Atatürk’ü hiç sevmeyen “Dinciler” ile “Bölücüleri” buldular. Bölücü (B), Gerici(G), Mandacı(M) Cephesi; BGM kuruldu.
İktidar oldular.
Cumhuriyeti bitiriyorlar.
Profesör Mete Bey de, sonunda, “Türkiye’de bir Atatürk kültü yaratıldı. Ben Norveç’de doğmak isterdim” diye tam sayfa söyleşi veriyor.
Xxx
Biliyor musunuz?
Norveçlilerin bir atasözü var.
Norveç dilinde; “Mustafa Kemal gibi düşünmek” diye
bir deyim kullanılıyor. Herhangi bir problem karşısında; çözümü imkansız
olduğu düşüncesiyle hemen kestirmeden teslim olma eğiliminde olan, ne
yapıp edip bir çözüm üretmek zahmetine katlanmak istemeyen ruh ve zihin
tembeli kişilere “Mustafa Kemal gibi düşün” diye ögüt veriliyor.
Yorum Gönder