Değerli okurlarımdan, “İyi İnsan… Kötü İnsan…” yazım için çok övgü aldım; çok teşekkür ederim.
Hiç aklımdan çıkarmadığım bir gerçek var:
Bir yazar ancak okurlarıyla var olur!
Beni de yazar olarak var eden okurlarımdır…
Ancak onlar var olduğu sürece ben de varım.
Bu övgülerden aldığım cesaretle bugün aynı ölçütlere göre yine
kendime göre, yani bana özgü, sübjektif ölçütlerimle politikacıları
değerlendirmek istiyorum.
Genellikle “seçim kazanan” politikacıya “iyi politikacı” denir…
Kaybedene de “kötü”.
Acaba gerçekten öyle mi?
Hele bir de benim gözümle bakın bakalım, ne diyeceksiniz!
***
Üzüntü ve sevinç açısından:
İyi politikacı başkalarının üzüntüsüyle üzülen, sevinciyle sevinen politikacıdır.
Kötü politikacı başkalarının üzüntüsüyle sevinen, sevinciyle üzülen politikacıdır.
“En iyi” denilen politikacının bile duygularını seçimlerdeki “muhalifleri” açısından değerlendirin bakalım, ne göreceksiniz!
Empati açısından:
İyi politikacı, empatisi yüksek olan, kendisini başkalarının yerine koyabilen politikacıdır.
Kötü politikacı, empatisi düşük olan veya hiç empatisi olmayan,
başkalarını asla anlamayan, anlamaya da çalışmayan politikacıdır.
Kendi gibi düşünmeyenleri sürekli eleştiren, azarlayan ve hatta suçlayan bir politikacı ne denli empati sahibi olabilir ki!
Çıkarlar açısından:
İyi politikacı kendi küçük çıkarları için başkalarının büyük çıkarlarını zedelemeyen politikacıdır.
Kötü politikacı, kendi küçük çıkarları için başkalarının büyük çıkarlarını zedeleyen politikacıdır.
Bizi yöneten, seçim kazanmış, yani genel kanıya göre “İyi”
denilen politikacılara ve liderlere, aileleri, yakın çevreleri ve
destekçileri açısından, serbest rekabet koşullarına göre ve halkla
karşılaştırmalı olarak bir bakın bakalım, bu ölçüte ne kadar uygunlar!
Yaşam biçimi açısından:
İyi politikacı farklı yaşam biçimlerini dışlamayan, kendi yaşam biçimini başkalarına empoze etmeyen politikacıdır.
Kötü politikacı farklı yaşam biçimlerini dışlayan, kendi yaşam biçimini başkalarına da empoze etmek isteyen politikacıdır.
Halkın yaşam biçimini etkileyen kararlar alan iktidar
mensuplarına, çıkan yasalara ve belediye başkanlarına bir bakın bakalım,
yememizden içmemizden eğlencemize kadar nelere karışıyorlar, insanları
inançlarına göre “dindar-dinsiz” diye ya da “Alevi” veya “Zerdüşt” diye damgalıyorlar mı, kendi mezheplerinden olmayanların ibadet yerlerine yine onlar mı karar veriyor?
Başkalarına davranış açısından:
İyi politikacı herkese kendisine davranılmasını istediği gibi
davranan, kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına da
yapmayan politikacıdır.
Kötü politikacı, kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına yapan politikacıdır.
Bakın bakalım bizi yönetenlerin halka ve muhaliflerine karşı söylem ve eylemleri nasıl, kendilerine öyle davranılsa ne yaparlar!
Vicdan açısından:
İyi politikacının vicdanı herkesi kapsar.
Kötü politikacının vicdanı “sadece kendi gibi olanları” veya “kendisinin ilişkili olduğu” politikacıları, o da sınırlı olarak kapsar, “düşman”, “suçlu”, “farklı” gördüğü politikacıları kapsamaz, hatta dışlar.
Sadece son günlerdeki Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ndeki olayları ve bunun üzerine geliştirilen “Ak gençlik” nitelemesini anımsayın yeter, Silivri’den söz bile etmiyorum!
***
Sevgili okurlarım, sizi bilmem ama, kaç kez seçim kazanmış olursa olsun, yukarıdaki ölçütlerime uymayan politikacıya ben “İyi politikacı” demem!
Yorum Gönder