Metres Değil Onlar - Rifat Serdaroğlu

Deniz Feneri davasının görevden alınan ve yargılanan Savcılarının beraat etmelerine sevinirken, Yargıtay’daki duruşmalarında söylediklerini okuyunca, başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Karar öncesi konuşan Deniz Feneri Davası Eski Savcısı; “Deniz Feneri adına toplanan yardım paralarının yoksullara değil şirket ortağı yapılan metreslere gittiğini” iddia etti.
Cumhuriyet Savcılığı yapan, hem de “Özel Yetkili” olan birilerinin bu kadar cahil olmalarını beklemezdim. Bir kere onlar “Metres” değiller. Onlar, Deniz Feneri  yöneticilerinin ikinci-üçüncü eşleridir. Dördüncüye kadar yolu var.
O kadınlar, Deniz Fenercilerinin “Helal yedek eşleridir”.
Bu Savcılar meclisteki AKP Grubunu görmezler mi? Çoğu AKP Milletvekili 2-3-4 eşli değil mi?
Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanı Almanya Şeyhülislamı ve Suat Kılıç’ın kayınpederi Ali Yüksel, 3 eşli değil mi, yakında 4’e gideceğim, bu sünnet ibadettir, demedi mi?
Deniz Fenercilerinin, milletvekilleri kadar hakları yok mu? Onların başı kel mi?
Hem Deniz Fenercilerden bazısı Başbakan Erdoğan’ın akrabası, bazısı yıllar öncesinin “çantacısı” değil mi?  Savcıların, “Helal Yedek Eşlerin” sayısının adam başı dörtten fazla olduğunu söylemesi de onun cahilliğinin kanıtıdır.
“Mut’a Nikâhı” denen kolaylıktan bu savcıların haberleri yok mu?
Her şehirde, yurt dışında her ülkede birer “Helal Yedek Eş” başka nasıl olacak?
Helal yedek eşlere verilen paralar, otel odalarında ve kirası Deniz Feneri tarafından ödenen evlerde birlikte olmanın bedeli değildir. Garip-gurebadan toplanan paraların sevabından “Helal Eşlerinde” nasiplenmelerini sağlamanın karşılığıdır.
“Komşusu açken, kendisi tok yatan bizden değildir” hadisine uygun olarak, milyonlarca AVRO parayı kendi başlarına yemeyip, “Helal Yedek Eşlere” yedirmenin ardındaki gerçek, bu kadınların aç yatmamalarını sağlamaktır.
Eğer Savcıların dedikleri doğru olsaydı, biz şimdi vücudunu hisse karşılığı satan bu kadınlara ne ad takacaktık?
Ya, fakir-fukara- garip gureba Müslümanlardan toplanan paralarla kurulan şirketlerin hisselerini, birlikte oldukları kadınlara, zevk karşılığı peşkeş çekenlere ne diyecektik, nasıl çağıracaktık?
Partisinde olan her olaydan haberi olan, yaklaşık 20 senedir yanında taşıdığı arkadaşlarının her adımını takip ettiren ve onları çok iyi tanıyan Başbakan Erdoğan bu iddialar karşısında neler söyleyecek acaba?
Susmak, susarak geçiştirmek olmaz, delikanlı adama hiç yakışmaz.
Yarın bu iddiaların belgeleri, kasetleri hem de renkli görüntüleriyle yayınlanırsa karizma ne olacak?
Harcatmam dediği adamlarının hırsızlıkları, zamparalık pislikleri gerçek çıkarsa nasıl izah edilecek? Başbakan Erdoğan konuşmalıdır.
Adamlarının yaptıklarının İslam’a- Müslüman Ahlakına ve hukuka uygun olup olmadığını “Türkiyeli Millete” anlatmalıdır.
“Ali Dibo” namlı delikanlı ve HSYK, bundan böyle Yargıç ve Savcı sınavlarında “dini içerikli” sorular sormalılar ve cemaate veya tarikata eli değmemiş kişiyi Yargıç-Savcı yapmamalıdırlar.
Böyle cahil Savcılar olur mu? Deniz Fenerciler, “Başbakan’ımız üç çocuk diyordu, sonra dörde çıkardı. Bizler de onun talimatlarını yerine getirmek için çalışıyorduk” derlerse, bu Savcılar ne diyecekler, ha söyleyin bakalım ne diyecekler?
Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Kasım 2012
RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroğlu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget