Atatürk eksen ve ilkelerinden saptıkça çuvallıyorlar - Kemal Baytaş

Demokrasiyi araç olarak kullanıp iktidara geliyor. Tek icraatları, Atatürk düşmanlığı ya da, onun tüm çağdaş devrimlerini bir bir yok etmek oluyor.
Ancak Atatürk irşat ve ilkelerinden uzaklaştıkça ülkeyi sonu meçhul bir badireye sürüklüyorlar.
Din bezirganları, tarikat ve cemaatlere ülkeyi istila ettiriyor.
“Türk yok Türkiyelilik var” deyimiyle ülkenin birlik ve bütünlüğünü dinamitliyorlar.
Atatürk, emperyalistlerin oyununa gelmeyin diyor. Bunlar A...’nin taşeronluğu ve tetikçiliğini yaparak ülkeyi felakete götürüyorlar.
A..., Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bölgede sınırları değiştirmeyi, bağımsız bir Kürdistan devleti kurdurmayı amaçlıyor. Bunun için güçlü bir Türkiye istemiyor. AKP hükümeti bu sinsi plana karşı çıkmıyor. “Yeter ki bizi olası bir darbeden koruyun kulunuz, köleniz oluruz” diyor.
Bu şer planı gereğince kanunsuzluklar, yolsuzlukların hesabını vermemek (kendi saltanatlarını koruma uğruna) ülkenin temel direkleri askeri ve yargıyı çökertmekte bir beis görmüyorlar.
NATO’nun ikinci en büyük ordusu TSK’yı 5 bin teröriste karşı küçük düşürmek için yapılmadık melanet kalmıyor.
2002’de Güneydoğu’da PKK’yı sıfırlayan kahraman albay ve generaller terör ve irticayla mücadele ettikleri ve (terörist ve cemaat gizli tanıklık ve imzasız ihbar mektuplarıyla) zindana attırarak ordunun kolu, kanadı kırılıyor.
İnanılmaz bir gaflet ve dalaletle TSK’nın kreması 65 muvazzaf generalin, hapiste hayatları söndürülüyor. Kuvvet komutanlığı yapacak paşa bırakmıyorlar.
Savcı ve yargıçlar, aydınlar, medya bilerek ya da bilmeyerek bu oyunun figüranları oluyorlar. Komutanlarının başına gelenleri gören asker de savaş moral ve azmi kalmıyor.
Sadrazam Damat Ferit ve Sultan Vahdettin’in emperyalistlerin baskısıyla Sevr’i onaylamaları hem kendilerinin hem Osmanlı’nın sonu oluyor.
Şimdi de Ortadoğu Yıkım Projesi Eş Başkanı Tayyip Erdoğan, kıymeti kendinden menkul Davutoğlu ile emperyalistlerin oyunuyla (bir zırnık çıkarımız olmadığı halde) akıl tutulması bir imam diplomasisiyle Suriye’de kaynatılan cadı kazanına balıklama atlayarak hem kendilerini hem de Türkiye’yi ateşe atıyorlar.
ABD Genelkurmay Başkanı, Obama’nın Suriye’ye müdahale politikasını şiddetle eleştiriyor. Bizde olsa “muhtıra” diye Silivri’yi boylardı.
Aynı şeyi eski Genelkurmay Başkanlarından Torumtay Paşa yapmış, Özal’ın Musul’a girme kararı tehlikesinden söz ederek istifa etmişti.
Ama onlar Laik Cumhuriyet’in bekçisi Atatürkçü ordunun paşalarıydılar. Şimdiki iktidar TSK’yı AKP’ve cemaat bekçisi haline getiren kadrolar oluşturuyor.
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet komutanları, ordunun bu denli iç ve dış şer entrikalarına kurban edilmesinden en ufak bir rahatsızlık duymuyor.
Fethullah Gülen’in cemaatine askeriyeyi ele geçirin” talimatının sonuçlarını da merak etmiyor. Asker bu kadar sahipsiz ve başsız kalınca “at sahibine göre kişniyor.”
Ülke göz göre göre batağa saplanıyor. Genellikle; Allahlık medya, ruhsuz aydın kimlikli mahlukat, üniversiteler, sendikalar, sivil toplum örgütleri akıl almaz bir vurdum duymazlıkla iğdiş keyfinde. Doğurdukları ejderin önce onları yok edeceğini görmeyecek kadar eblehleşiyorlar.
Böyle bir medya, aydınlar ve kamuoyu sadece Türkiye’de neşvu nema buluyor.
Söyle dostunu, sana kim olduğunu söyleyeyim
Dinci yobazlar, terör ve teröristlerle mücadele etmek Başbakanımızın genlerinde bulunmuyor.
Aksine terör örgütü liderleriyle dostluk ilişkisi kurmakta büyük bir özen gösteriyor. Şöyle ki:
- Üstanbul Ül Başkanlığı döneminde “Afganistan Üslami terör örgütü”, Taliban lideri Hikmet Yar’ın dizinin dibine çömelip saygı ve başarı dileğinde bulunuyor.
- Hamas terör örgütü lideri Meşal’i Ankara’ya davet edip “sobe” oyunuyla gizli görüşmelerle sarmaş dolaş oluyor.
- Küresel terörist olarak kırmızı bültenle aranan El Kadı’ya kefil oluyor.
- Uluslararası Ceza Mahkemesince 300 bin kişinin katili olarak suçlanan Sudan Devlet Başkanı El Beşir’i Ankara’da (Interpol’den koruyarak) izzetiikbal ile baş tacı ediyor.
- Habur’da seyyar çadır mahkemesinde teröristlerin VIP’le ağırlanıp, “V” zafer işaretleriyle azad edilmesi Dümbüllü vodvil tiyatrosu olarak tarihe geçiyor.
- Oslo’da Başbakan emriyle koskoca Türk Devleti’nin PKK’yı muhatap alıp taviz ve teslimiyet görüşmesi yapması bir acz’in fermanı oluyor.
- Yine terör finansörü olarak kırmızı bültenle aranan Iraklı Haşimi’ye aguşunu açıyor.
- ABD’nin Kaddafi’yi linç etmek için kullandığı, El Kaide militanı Mahdi Al Harati’ye şimdi de Tayyip Erdoğan alnından öptürüp onu Esad’ı maymun kafesine koymak üzere görevlendiriyor.
Böyle bir durum başka bir ülkede yaşansa o politikacının siyasi hayatı bitirilir. Terörü yok edeceğim diye esip gürlemesine de İnönü’nün deyimiyle “hadi canım sen de” derlerdi.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget