Terörü Durdurmak İmkânsız Değil - Galip Baysan
Biliyorum hemen itiraz edecekler olacak ama gerçeği söylemek gerekirse artan terörist faaliyetler karşısında yöneticilerimizin içine düştüğü çaresizliği, kabullenmişliklerini gördükçe üzülüyoruz. Bir de PKK sempatizanı yazarlar çizerler hükümeti bir tarafa koyup kasıtlı olarak Ordu’yu başarısızmış gibi göstermeye çalışmıyorlar mı, insanın isyan edeceği geliyor. Ünlü bir yazar, Mehmet Ali Birand sözde iktidara, amiyane tabirle yağ çekmeye niyetlenmiş, bu hengâmede o da yandaş basın ekibine katılmış ve çareyi Orduya ver yansın etmekte bulmuş.
Terör olayında durum aynen ilk defa İstanbul’a gelmiş köylünün kendisine saldıran köpeklere bakarken söylediği gibi. Köylü köpekleri kovalamak için yerdeki taşlara atılmış, kaldırım taşlarını yerinden sökmek mümkün olmayınca kendi kendine söylenmiş. “Bu şehir denilen yerde taşları bağlamışlar, köpekleri salıvermişler.”
10 Yıl önce AKP İktidara geldiği zaman Türk Ordusu bir elin parmaklarına sığacak sayılar arasında sayılan dünyanın en mükemmel ordularından biriydi. AKP iktidarı ne yaptıysa yaptı, kendi ülkesinin ordusunu bu günkü tenkit ettiğiniz hazin duruma getirdi. İktidar aynı işgal günlerinde yabancı güçlerin yaptığı gibi; kendi silahlı kuvvetlerini güçsüzleştirmek, itibarsızlaştırıp halkın ona olan sevgi, saygı ve güvenini yok etmek için Devletin yürütme ve Yargı güçlerini insafsızca kullandı. Bu arada isyancılara açılım, saçılım politikaları ile destek üzerine destek verdi. Bu destek ve hoşgörü ortamı teröristleri durduracağına, tam tersi azıttıkça azıttı. Oysa en cahil kişiler bile gücünü seri cinayetlerle göstermeğe çalışan yasa dışı örgütlerle barışçıl ve demokratik yollarla sulhçu bir anlaşma yapılmasının mümkün olmadığını bilir.
Türk- Kürt kardeşliğine yürekten inanmış bir yurttaş olarak Güneydoğulu insanlarımızı rahatsız eden konulara demokratik çözümler üreterek anlayışla bakmak gerektiğine inanıyoruz. Bununla birlikte, ulusunun emniyeti için askerlik görevini yüklenmiş masum gençlerimizin, sivil görevlilerimizin; sivil halktan biri gibi davranan katiller tarafından pusular kurularak öldürülmesini nefretle kınıyor ve bu olayların Kürt asıllı yurttaşlarımıza kahramanlık gibi gösterilmesini ayıplıyor ve cinayet olarak değerlendiriyoruz.
Meselenin özüne inmek gerekirse olayda asıl suç AKP liderlerinin uygulamaya çalıştıkları “ Bölge Politikasındadır.” Anlaşıldığı kadarı ile liderler bölgede o hayranı oldukları Sultan Abdülhamit’in “İdarei maslahat” politikasını yürütmeye çalışıyorlar. AKP yöneticilerine göre 90 yıllık Cumhuriyet döneminde sanki hiçbir şey doğru yapılmamıştır, bu nedenle her şey değiştirilmeli ve eskiden olduğu gibi o mükemmel! Eski duruma getirilmelidir. Terörle mücadele de bu politikadan nasibini almaktadır. Mesela bu günlerde moda olan “Bölgede sıkıyönetim” uygulaması 1980’ lerdenberi uygulanmış ama terörü önleyememiş düşüncesi ile ve yöneticilerimizin bölge halkını mutsuz ediyor anlayışı nedeni ile kaldırılmıştır. Şimdi yeniden Sıkıyönetim uygulamasına geçilmesi AKP’nin bölge için düşündüğü genel politikadan 180 derece dönmesi anlamını taşır ki, AKP liderlerinin bu dönüşü kabul etmesi oldukça zordur. Bu durumda gerek oy kaybetme endişesi, gerekse bölge halkını özellikle din kardeşliğini rahatsız etmemek gibi düşüncelerle sabır ve sükûnete yönelik politika muhafaza edilecek ve terör olaylarının durdurulması konusunda insiyatif karşı tarafın silah bırakması arzusuna bırakılacaktır. Tabii ki bunun anlamı terör faaliyetlerinin artarak devam edeceği ve her iki taraftan pek çok Türk ailesinin çocuklarının harcanacağı ve evlerine daha çok ateşler düşeceği anlamına gelmektedir.30-40 yıl kadar önce bu konu ile biraz uğraşmış ve azıcık mürekkep yalamıştık, bu nedenle biraz da bilgilerimize güvenerek söylemek isteriz ki Terörün sonuçlandırılması veya vereceği zararların azaltılması imkansız değildir. Belki ilgililere bir fikir verebilir ve çalışmalara yardımcı olabilir mülahazası ile tavsiyelerimizi şöyle sıralamak isteriz:
- Her şeyden önce Yasama ve Yürütme güçleri ve hatta Yargı gücü terörle ve teröristlerle mücadelede kararlı olmalı ve bu kararlarını örtülü veya gizli kapaklı değil açıkça ilan etmelidir.
- Ard arda çıkarılacak gerekli kanunlarla asker ve polis güçlendirilmeli ve teröre hedef olan bölgelerde terörle mücadele eden devlet güçlerinin korunacağı ilan edilmeli ve böylece devlet güçlerinin saygınlığı ve itibarı iade edilmelidir.
- Bölgeye has bir sıkıyönetim uygulaması, özellikle belirli saatlerden sonra sokağa çıkma yasağı uygulanarak, evinde oturan masum halkın korunması ve teröre niyetlenen canilerle emniyet kuvvetlerinin karşı karşıya bırakılması şarttır. Ancak siyasilerin askeri yönetim anlamına gelecek sıkıyönetim uygulamasına karşı olacakları gerçeğine saygı duyularak aynı tedbirlerin Valiliklerce alınması çareleri aranmalıdır.
- Çıbanın başı Kandilde olduğuna göre askeri açıdan bombalama yeterli olmadığından, Uluslar arası bütün engellemeler göze alınarak Kandil ve çevresi işgal edilerek PKK’nın beyni yok edilmeli, PKK’yı destekleyen yabancı kaynaklarla yakın temas kurularak terörün kan damarları kurutulmalıdır.
- Hükümet elemanları ve diğer yöneticiler kendilerini bir siyaset adamı değil ama sorumlu devlet adamı gibi görmeli ve bunu ruhlarında hissetmelidirler. Daha açık belirtmek gerekirse, her hangi bir olayda “suçu görevlilere yükleyip kendilerini kurtarma” anlayışını bir tarafa bırakıp asıl sorumluluğun kendilerinde olduğu bilinci ile hareket etmeli ve kamuya seslerini duyurmak isterken bu hususu unutmamalıdırlar.
- Teröristlerle mücadele devam ederken başarısız olduğunu anlayan her görevli için en önemli aklanma yolu istifadır. Ne yazık ki her şeyi çok iyi bildiğini ve bu nedenle her halükarda başarılı olduğunu iddia etmek bizim gibi Ortadoğulu veya az gelişmiş ülkelerin görevlilerinin en önemli hastalığıdır. Bu nedenle ne siyasilerimiz, ne de devlet görevlilerimizde görevinde beklenen başarıyı gösteremediği için istifa gibi onurlu bir davranış içine giren insan bulmak imkânsız gibidir. Türk ulusunun menfaati için bu anlayış terk edilmeli ve istifa olayının bazen en saygın bir olay olarak kabul edilmesi sağlanmalıdır.
- Kandil Dağı çevresindeki güçlerin ve tesislerin yok edilmesi halinde terörün tamamen duracağını zannetmek büyük bir saflık olur. Terörün yurt içinde yeraltına ve büyük şehirlere kayacağı düşünülerek gerekli tedbirler alınmalıdır.
- Polisiye tedbirler ile birlikte Suriye, Irak, İran ve Ermenistan gibi komşu ülkelerle olan sınırlarımızın günümüzdeki gibi koridor halinden çıkarılıp çok sıkı kontrol altına alınması şarttır. Burada yine Hükümetin “Komşu Müslüman ülkelere rejim ithal etmek” politikasından vazgeçip Suriye’de olduğu gibi Müslüman Kardeşleri iş başına getirme sevdasından vaz geçmesi gerekir. Ancak dinsel politikalar yerine ulusçu politikalar bu terör belasından kurtulmanın en önemli unsurudur. - Görevlilerin sınırdan geçmeye çalışan grupların kaçakçı mı? Terörist mi? olduğunu anlamaya çalışmaları inanılmaz bir büyük hatadır. Her ikisi de yasa dışı hareketlerdir ve suçtur, öyle kabul edilmeli ve öyle ilan edilmelidir. Yasalara uymayan kişiler veya gruplar tereddüt etmeden bertaraf edilmelidir. Bu konuda tereddüt ve zaman kaybı pek çok gencimizin bayrağımıza sarılı tabutlarla analarının yanına gönderilmesi sonucunu doğurur.
- Terör ve teröristlerin etkinliği ve bölgesel demokratik kurumlar üzerindeki baskısı yok edildikten sonra, bölge halkının isteklerine kulak vermek ve sorunların halli için ulusal bağımsızlığımızı zedelemeyecek tarzda sorunların üzerine eğilip çözümler üretmek mümkün olabilir.
Özetlemek gerekirse; Ulusumuz terörle yaşamaya mahkûm değildir. Terörle mücadele için her şeyden önce yöneticilerimizin uyguladığı geçersiz politikaları terk edip gerçek bir mücadele başlatma sorumluluğunu üzerlerine alması ve bir siyaset adamı gibi davranmayı terk edip sorumlu bir devlet adamı anlayışı ile hareket etmesi gerekir. Kendisi ile ciddi bir mücadele edileceğini gören, anlayan terör örgütlerinin de kendilerini kontrol etmek mecburiyetinde kalacağı ve günümüzdeki kadar pervasızca saldırılarda bulunamayacağı hususunda da kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Em.Kur.Alb.Dr. M. Galip Baysan
Yorum Gönder