Başbakan ordu yıpratılmasın diyor, güler misin ağlar mısın?
ABD “bağımsız Kürdistan’ı öngören büyük Ortadoğu Projesi’ne” engel olacak (Misakı Milli bekçisi) güçlü bir Türk Ordusu istemiyor. (Laik Cumhuriyetin koruyucusu askerin yıpratılması) laiklik karşıtı odak AKP’nin de işine geliyor.
Ancak dönen bu dolapların Genelkurmay Başkanı’nı rahatsız ettiğine dair herhangi bir emare görülmüyor.
Fiili Başkomutan:
Terörün bu hale gelmesi; 2002’de terörü sıfırlayan kahraman albay ve paşaların sanal kasetler, “cemaat ve terörist gizli tanıklıklarıyla zindana attırılması, Habur ve Oslo rezaletleriyle askerin moralinin çökertilmesinin ürünüdür” diyemiyor.
Necdet Paşa; “Silivri’de Atatürkçü ve ABD karşıtı generaller temizleniyor.” Askerin kolu, kanadı kırılıyor. TSK’da kuvvet komutanlığı yapacak general bırakılmıyor, ordu çökertilip “Türk düşmanları ve PKK’nın ekmeğine yağ sürülüyor” diyecek bir yüreklilik de gösteremiyor.
Başbakan ise sanki bunları yapanlar başkalarıymış gibi iş işten geçtikten sonra “Orduyu yıpratmak vatan hainliğidir” diyor. Güler misin ağlar mısın?
Dünya üzerinde askerini bu denli sahipsiz bırakan bir Genelkurmay Başkanı ve karargahını Tanrı yalnız bizim ülkemize nasip eyliyor.
Amerika Genelkurmay Başkanı, Obama’nın Suriye politikasını şiddetle eleştirip karşı çıkıyor. Bunun benzerini Torumtay Paşa, “Musul konusunda” Özal’a yapıyor. Ama bizim topukçu paşamız Türkiye, Türk Ordusu ve Ortadoğu’yu felakete sürükleyecek Suriye politikasına acilen son verilmesi gerektiği hususunda Başbakan’ı uyaramıyor.
Eyyamcı medya ile çıkarcı aydınlar Başbakan’ı yoldan çıkarıyor
Türkiye’nin bir zırnık çıkarı olmadan durduk yere “Suriye batağında ateşe atılmasını eleştirenleri” (sanki kendisi Türkiyeymiş gibi) “Sen Türkiye’den mi Baas dan mı yanasın” diye vatan hainliği ile suçluyor. Kimse ona, “Sen Türkiye’den mi yoksa Amerika’dan mı yanasın” diyemiyor.
Bunların yüzde biri başka bir ülkede yaşansa kamuoyu, anayasal organlar, sivil toplum örgütleri bunların karşısına kaya gibi dikilir, tümünü toz ederdi.
Bizde ise “ulusal bir sessuzluk” yarışında al birini vur ötekine.
Uluslararası değer, bilim adamı, Milletvekili Mehmet Haberal 3 yılı aşkın hapiste. Suçunun ne olduğu bilinmiyor. Türkiye’de bilim dünyası, üniversiteler cüppeleriyle meydanlara dökülüp bu mezalimi tel’in etmiyor.
Gazeteci ve Milletvekili Balbay, hukuksuz ve haksız olarak üç buçuk yıldır hapiste hayatı söndürülüyor. Türk basını siyah manşetlerle çıkarak, protesto mitingleriyle olayı lanetleyemiyor.
Başbakan, Necdet Özel Paşa için “Orduda 40 yıl hizmet vermiş bir kişiye bu yapılır mı?” diyor. Kimse çıkıp da “Peki, orduya 40 yıl hizmet vermiş bir eski genelkurmay başkanını çete başı bir terörist yaftasıyla zindana attırmak hangi vicdan ve insanlık gereğidir” demiyor.
Türk halkı Aziz Yıldırım’a sahip çıktığı kadar ülkemizin güvenliği ve bekası peygamber ocağı askerine sahip çıkmıyor.
Doğu’da tezekle ısıtılan baraka ilkokulların, Güneydoğu’da askerlerimizin şehit edilmesine neden olan kerpiç karakolların modern, dayanıklı hale getirilmesi için tahsisat ayırmayan hükümet, Kaddafi’yi linç eden asilere 350, Esad’ı maymun kafesine koymak isteyen muhaliflere milyarlarca dolarlık silah desteği, sığınmacılara 400 milyon dolar yardımlar yapıyor. Ekonomik zarar ise 5 milyar dolar.
Kimse, tüm bunları neyin uğruna yapıyorsunuz. Bu ülke babanızın çiftliği mi demiyor.
Başbakan “Türk medyası, gençliği ve Türk insanını” çok iyi tanıyor.
Kimi korku, kimi çıkar iksiri ile bunların metabolizmasına istediği kıvam ve şekli vereceğini çok iyi biliyor.
Devlet sistemi Tayyip Bey’in
egosuna göre ayarlanıyor
Türkiye kendine özgü bir ülke haline geliyor. Şöyle ki:
Türk halkı ve medyası Türkiye’de yaşanan tüm bu rezillikleri ahvali adiyeden sayıyor.
Deniz Feneri’yle yetim hakkı 41 milyon Euro’nun hortumlanması Müslüman Türk halkını ırgalamıyor. Türkiye’yi bölüyorlar, halkımızın umurunda olmuyor.
Demokrasiyi amaca (şeriata) ulaşmak için araç olarak kullanacağız diyor. Ulusça galeyana gelinip gök kubbe bunların başına indirilmiyor.
AKP Yüce Mahkemece “laiklik karşıtı odak olmaktan” hüküm giyiyor. Halkımız yine de bunları yüzde 50 oyla baş tacı ediyor.
Atatürk tarih sahnesinden silinmek isteniyor. Ata’nın heykelleri önüne çelenk koymak yasaklanıyor. Genelkurmay ve Türk halkının gıkı çıkmıyor.
Başımıza ne geliyorsa Türklük, vatan bilinci ve Atatürkçü eksenden uzaklaşmaktan geliyor.
Atatürk’ün “Türkiye Türklerindir” söylemine karşın “Türk yok, Türkiyelilik var” diyen bir muhterem T.C. Hükümeti’nin başına,
Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm” deyimi boş, ilkel bir laftır diyen bir hazret de (Atatürk’ün halefi) Türk Cumhuru’nun başına geçiyor.
Bu da yetmiyor şimdi de Başkanlık sistemiyle ulusun kaderi, milletin değil, “Tayyip Erdoğan’ın hükümranlık özlemine göre” dizayn ediliyor.
http://sozcu.com.tr/basbakan-ordu-yipratilmasin-diyor-guler-misin-aglar-misin.html
Yorum Gönder