Aksaray’daki Şair - Oktay Akbal

“Hangi mahallede imam yok, ben orda öleceğim” demişti.
Yine de imamlar geldi yetişti!
Sen istediğin kadar isteme, boştur, insanoğlu senin dilediğini değil, kendi bildiğini yapar!
“Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmıyayım / ki bütün azalarım hülyada”
Dağlarca’nın Aksaray’daki kitabevinde geçen uzun yıllar hep anılarımda... Şiirler, söyleşiler, tartışmalar. Camekândaki devrimci şiirler, geçerken bir an durup okuyanlar! Kızanlar da vardı; bir hukukçu, gelmiş “Bu şiirlerle yurttaşları kışkırtıyorsunuz” demişti. Şair “Ben zaten bunun için yazıyorum, bir direnç yaratmak için” diye yanıtlamıştı.
Bir kulüp gibiydi. Dağlarca yalnız kitap değil, kalem, kâğıt, defter de satardı. Şiir heveslileri gelir, yazdıkları manzumeleri okumak isterlerdi. Büyük şair Dağlarca hemen sözünü keser, “Sen, şiir yazmak istiyorsan önce bu dediklerimi dinle” derdi.
“Al şu defteri, sana bir vezin vereyim, ona göre otur bu defteri doldur... Bu defteri de hece vezniyle... Bu koca defteri de aruz vezniyle.”
***
“Niye bu kadar çok” derdi, “şair olma heveslisi!”
“Yok öyle oturup bir şeyler döktürmek... Sanat çaba ister, çalışma ister; sen şiir yazmak kolay mı sandın?..”
Kitapçı şair, kitap, defter, kalem satar; bir yandan da önündeki defterine bir şeyler yazar...
Boşuna mıdır Dağlarca’nın yüzlerce, binlerce dizesi! Zamanlar aşacak şiirler, şairinden çok daha uzun yaşayacak. Genç şairlere verdiği öğütler neydi?.. Şiir dünyasını bilmek, sonra da kendi şiirini yaratmak...
Aksaray’daki dükkânın yerinde şimdi ne var? Bir börekçi mi, bir kırtasiyeci mi?
Oysa oraya bir heykelini koymalıydılar şairin! “Hiçbir şey geri getiremez, benim sıcaklığımı” diyen kişi artık yok! Sonsuzluğa gitti, imamı olmayan bir mahallede değil! “Hangi mahallede imam yok, ben orda öleceğim” demiş olsa da...
Artık Aksaray’a inemiyorum. Yürümem doğaca yasaklandı. Oysa gidip görmek, kitap evini Dağlarca’nın! Hiç değilse bir düşte yaşar gibi...
Zaman seni yener hep! Diren direnebilirsen. Vazgeçersin, sarılırsın, şair dostlarının bıraktığı güzelliklerin evreninde yaşamaya...

Yorum Gönder

Yazınız Dağlarca'nın Kitap Kitapevi'ne kadar götürdü beni...(kitapevinin ismi Kitap diye okudum bir yazıda, yanlş ise düzeltin lütfen) O günleri yaşamadım ama okuduklarından etkilendim... Şili'de Neruda'nın evleri müze ev halinde herkese açık olabiliyorsa neden Dağlarca'nın kitabevine Kültür Bakanlığımız veya herhangi bir kitabevimiz sahip çıkarak orasını da "Dağlarca'nın KiTAP Kitapevi" müzesi haline getirmez ki:(

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget