Yutturmak Üzerine!… ve Başkanlık! - Mehmet Halil Arık

Baskı ya da güç kullanarak birilerinin bir şeyleri yutmasını sağlama eylemidir yutturma.
Bir de mecazi anlamı vardır ki; “yalana inandırma sanatı” olarak özetlenebilir..
Toplumumuzda ikinci kullanım daha yaygındır.
Argo ve kabalığı bir yana erdemsizliktir yutturma.
Yutturmanın yaygınlığı; o toplumun, sorgulama kültüründen yoksun olduğunun, biat ve itaat geleneğinin bataklığına saplandığının mutlak göstergesidir…
Ne yazık ki; o toplumlardan birisinde yaşıyoruz…
Yutturarak ulaşılan hedef kirlidir, İstismardır çirkindir; ahlaksızlıktır…. Ağır suçtur!..
Yutturma; maharet-beceri-zeka göstergesi olarak görülüp siyasete aktarılmışsa, toplum büyük bir açmazda demektir..O toplumda; siyaset; ehil ve iyi niyetli ellerde değil demektir…
Bilinmelidir ki; demokrasilerde milli irade; sadece çok oy almakla sağlanmış olmaz. Çok oy;sadece, belli bir süre yönetimi elinde tutma hakkını verir; diğer oy sahiplerinin haklarını ellerinden alma hakkını değil… Demokrasinin çoğunluk sistemi değil; çoğulculuk sistemi olduğu erdemi de budur işte!..
Bilinmelidir ki; iktidar için kullanılan oylar ne ise; muhalefet için kullanılan oylar da odur!.. Çakıl taşı değil!…
Yutturma zeka ve beceriklilik göstergesi olarak algılanınca; yutma; zeka ve maharet noksanlığının göstergesi olmaz mı!?….
İşte bu nedenle; yutturmayı severiz de, yuttuklarınızı inkar ederiz hep!..Külyutmaz kesiliriz her birimiz. Zul sayarız Aziz Nesin’in o yüzdeli saptaması içine girmeyi!…
Bu zaafımız; yutturmayı sanat edinenlerin ekmeğine yağ-bal sürer. Bu sayede; yeni yutturmalar için; yeni formüller sürülür siyasetin kirli pazarına.…
Bir bakmışsın; 4+4+4 olarak çıkmış karşına; bir bakmışsın; yabancılara mülk satışı…Ya da kardeşlik adına açılım; 2B adıyla arazi yağması… Özelleştirme adıyla; devletin servet ve birikimlerini peşkeş…. İhale yasası… yasa uyarlaması… komşularla sıfır sorun safsatası..
İleri demokrasi; çağdaş hukuk; kardeşlik, özgürlük ve barış adına yapılmakta hep bunlar!..
Ve şimdi; dönüp soruyorum; Ey vatandaş!.. Kim külyutmaz; kim hokkabaz!?…
***************
Doğurgandır yutturma!… Halkadır zincirdir…Eklenir, peş peşe.. Özü yalan olunca, yalanla beslenmek zorunda yalan.
Yutturanlar; daha uzun süre icra etmek için mesleklerini; bilirler ki; tek elden olmaz bu iş,!… Örgüt gerek!.. Örgüte de eleman. Ticaretten, sanayiden, bürokrattan; ve dahi hukuktan ve medyadan!!…. Bu yolda beraber ıslanacak; ıslanırken nemalanacak; eleman!..
Halkalar örülür kendiliğinden; bir merkez etrafında. Yandaştır onların tedavüldeki adları… Yalakadır. Kuyruktur güce takılıp iş kotaranları. Tatlı su samurlarıdır; üniversitelerde kendilerini bilim adamı sanıp sinenler. Gözdedir; her gün televizyonlarda boy gösteren yağdanlıklar…Gizli tanıklarıdır mahkemelerin. Paralı muhbirlerdir!… Köşe yıldızlarıdır.
Seferber olunca bunca yutturma çetesi; yutar elbet çoğunluk; ya sorup soruşturmadan; ya korkudan!… Ya da çıkardan!…
Adresleri belli; yutmayanların, yutmaya karşı duranların; yutturmanın erdemsizlik olduğunu halka duyuranların!..
***************
İlk adım iknadır yutturmada!…Yalan iftira; çarpıtma, uyutma; her yol mübah…
Tarihi inkar; geçmiş karalama; toplumsal yaraları kaşıyıp; kanatma;
Irksal ayrılıklar yaratma devleti devlet yapan temel taşları yerinden oynatma…;
Kurumlarla inatlaşma; direnenlerle savaşma ve alt etme; saygınlığını yok etme!…
Övgü düzmeyenlerin kalemlerinden pislik akmakla ve çirkeflikle suçlama…
Ve suskun ve yutmaya alışkın bir halk yaratma!… Olmadı; tazyikli su, cop; biber gazı; kodes!.
Üç maymunu iyi oynamakta; başları kumda aydınlar, “Bana ne’ci”çıkarcılar: erzak torbası beklemeyen açlar; kendilerini aydın sanan “yarım aydın(!) yetmez ama evet’çiler;
Sen ne Azizmişsin be; azizim Aziz!…
Ve; alkışta; Sevr artıkları; kurtuluş savaşı kaçkınları… ve dahi; köşe başlarının ağır taşları!..
Ve Treni istasyona ulaştırmak için; devlet olanaklarının sonuna kadar kullanılması işin cabası!
Yapılanların; ileri demokrasi, özgürlük, temiz siyaset, hukukun üstünlüğü, sosyal devlet, adına yapılıyor olması da; işin yutturmacası!..
Yutturanlar atakta; yutanlar uykuda, uyaranlar hapiste; külyutmaz geçinenlerin başları kumda!
****************
Mağduru oynadılar yuttun!..
Hukuk adına; hukuksuzlukların daniskası dayatıldı yuttun!..
Allah verdikçe veriyor dediler; “neyi veriyor; niye hep size veriyor!?” demedin yuttun..
Ülkenin kaynakları özelleştirme adı altında; babalar gibi üç paraya peşkeş çekildi yuttun!…
Bölünerek büyüyeceğimizi(?!!) formüle ettiler sustun-yuttun.
————–
Gel; bunu da yut; bu denli genişse miden!..Adana İl Kongresi’nde bak ne diyor Başbakan:
‘’Ben dört tane kırmızı çizgimizin olduğunu söyledim… Bir, ‘tek millet’ dedik. Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Arnavutuyla, Lazıyla, Romanıyla, Abazasıyla Boşnakıyla, biriz, beraberiz.‘….Tek bayrak’ dedik… bayrağımıza laf söyletmeyiz… Üçüncüsü, tek dindir. Dil değil, din, din. Bunu söyledik.”
Ülkenin bekası adına 4 kırmızı çizgi koyuyor başbakan!.. Tek devlet; tek millet, tek bayrak.. ve ekliyor; tek din!.. Ve de basarak vurguluyor… “Dil değil din; din!..
Ve basa basa tekrarlıyor: “Bunu söyledik!…”
Israrla, inatla, vurgulanıyor!.. Devletin, kardeşliğine, bölünmez bütünlüğüne; temeline dinamit koyan; toplumsal ve hukuksal değerleri hiçe sayan; devlet olma ilkelerine, meydan okuyan bu söylem; “bir basit dil sürçmesi” mazeretiyle gündeme bile girmeden düşüveriyor!..
************
Ve bir şey daha!.. Bir sosyal hukuk devleti olmayı bile becerememişken, halkın kutsalları üzerinden yürütülen siyasetin, ülkeyi sürüklediği badireleri göz ardı edilirken; BOP eş başkanlığı kendi ağzından tescillenmiş bir başbakanı, başkanlık yetkileri ile donatmanın ülkeyi sürükleyeceği yeni badirelere kör olmak; ne menem bir iş!!…Olanlar olacakların kanıtı. Kaftanlı ve nal– ebat-sultan- yüzüklü; Allah’ın verdikçe verdiklerinden hukukçu Başkan da “Başkanlık caizdir!” fetvası ile katıldı tartışmaya!..
Her gün yutturulanlara yenileri eklenmektedir… Demokrasinin olmazsa olmaz ilkesi güçler ayrılığı işletilemiyormuş; denetim görevi yeterince sağlanamıyormuş mevcut sistemde!.. Başkanlık sistemine geçmekten başka çıkar yol yokmuş!.. Gülünç gerekçeler sıralanmakta,
Dikkat!…; Yutturma amaçlı bu gerekçede, çok önemli bir itiraf gözden kaçırılmasın sakın… Açıkça deniyor ki; “biz bu güne kadar; güçler ayrılığı ilkelerine uymadık denetimden kaçtık!..” Adam gibi yönetimlerde işleyen bu denetim bize gelince işlemiyorsa; suçu sistemde mi arayalım, yoksa denetimden kaçanlarda mı!?..
Eğer bir ülkede siyaset; var olma amacını; yutturmaya dayalı ikna ve inandırmaya oturtmuşsa; orada siyaset artık temiz değildir… Eller de diller de; gönüller de kirlenmiştir.
Yarın;“Başkanlık” da yetmez olacaktır bu ellerde.

Mehmet Halil ARIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget