Yeni Köşe Yıldızımız - Ahmet Tan

Başındaki Poşu mudur Loy Loy?!

Her kararında...“Türk milleti adına karar verdiğini” ilan eden adliyemiz, poşu takan öğrenciyi 11 yıl 3 ay mahkûm etmekle yetinmedi.
Adliye tarihimizde, ilk kez bir poşuya da devletçe el konulmasını kararlaştırdı.
Bu karar tam olarak fıkradaki perde silme hadisesidir.
Hani “Kadını nasıl çıldırtırsınız?” sorusuyla başlayan fıkradaki gibi.
Devletimiz acaba bu poşuyu...
Gözü bağlı ama başı açık olan Adalet İlahesi’nin...
Başına mı yoksa terazisinin üstüne mi örtmek için kullanacak?
***
Türk milletinin kararıyla görev yapan TBMM üyeleri de bu soruyu...
Meclis gündemine taşımalıdırlar...
Ve Yargıtay’ın bu karara vereceği karar belli oluncaya kadar da...
Poşu konusunu mutlaka gündemde tutmalıdırlar.
Mesela muhalefet milletvekilleri boyunlarına poşu sararak Meclis’e gelmelidirler.
Yargının bağımsızlığı başkadır...
Yargının ölçüsüzlüğü başkadır.
Silivri’ye bakınca böyle bir farkı bulmak/görmek kolay olmuyor.
Hiç değilse başka davalarda bunu görmek gerekiyor.
***
İddianamesindeki suçların bir tanesi bile somut kanıta dayandırılmamış bir dava bu.
Poşu dışında ortaya bir tek delil bile konulmamış.
Önce ölçüsüz, hesapsız, kitapsız 25 ay hapiste tutulmuş bir üniversite öğrencisinin davasıdır bu.
Davası başlatan süreç “gizli tanık”ın yarım ağız yaptığı bir ihbardır.
Dava sürecinde iddiaların hiçbirisi kanıtlanamıştır.
Tanıklık yapan polislerin bir teki bile sanığı teşhis etmemiş ve “bu odur” dememiştir.
Zaten Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül, kendisine yöneltilen “kamu görevlisine direnme ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma” suçundan da beraat etmiştir.
***
Bu dava, aslında iddiaların havadalığı ve laçkalığı bakımından Silivri’de görülmesi gereken türden bir davadır.
Ama nedense İstanbul 14. Ağır Ceza’da görülmüştür.
Kırmızıgül’ü takip ederek yakaladıklarını açıklayan 7 polisin 7’sinin de yakalanma sırasında olay yerinde bulunmadıkları ortaya çıkmıştır.
Ama buna rağmen tutanakta imzaları vardır!!
Bu arada eylül ayındaki duruşmada Savcı Mustafa Çavuşoğlu, “gizli tanık”ın ifadelerinde çelişki olduğunun saptandığını belirterek “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesine göre sanığın beraatını istiyor.
Tüm bunlara dayanarak Cihan Kırmızıgül 25 aydır tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye ediliyor.
***
Son duruşmada ise beraat beklenirken...
Mahkeme 11 yıl 3 ay hapse hükmediyor.
Ardından da “poşuya el konulmasına”...
***
O günün akşamı da TRT ekranlarından birinde bir türkü:

Başındaki puşu mudur loy loy
Bu da devlet kuşu mudur loy loy
Lo lo sana kurban olsun loyy loy
Lo lo sana hayran olsun loy loy!

Sandığımı açamadım loy loy
Çeyizimi saçamadım loy loy
Yazık oldu genç ömrüme loy loy
Güzel yâre düşemedim loy loy!
***
Bu türküyü TRT poşu takan her üniversite öğrencisinin kulağına küpe olsun diye çalmadı.
Rastlantı elbette.
Tıpkı poşu takmaya çelişkili gizli tanık ifadesiyle 11 ay 3 ay hapis kararı veren mahkeme heyetinin tesadüfen yargıç olması gibi..
İktidara karşı olmadığınız kanıtlanıncaya kadar yargı ve yasalar önünde masum sayılırsınız!
Film yıldızı Tuba Ünsal, Vatan’da köşe yazmaya başladı.
İlk yazısının ilk cümlesi:
“Yazmak ciddi bir iştir, öyle hepinizin yaptığı gibi eşşekçe yapılmaz!”
Estağfurullah!
Bu cümleyi de başrolünü oynadığı “Vizontele”den aldığını açıklıyor.
Yazma işini “eşşekçe yapmak”!!
Umalım ki...
Bu samimi başlangıç.
Bekir Coşkun için, Başbakan’ın söylediği “Kaleminden pislik akıyor” yolundaki beyanata...
Paralel bir yandaşlık girizgâhı veya fikriyatı olmasın.
Tuba Ünsal, ününü güzelliği ve zarafetiyle salmıştı.
Köşe yazarlığını da öyle sürdürmesini diler.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget