TFF, Kupa ve Bizim Nihat - Deniz Kavukçuoğlu

Lig bitti, Galatasaray 40 maçlık uzun bir maratondan sonra şampiyon oldu. Fakat ben 65 yıldır yandaşı olduğum Galatasaray’ı kutlamadan önce futbol dünyamızın olmazsa olmazı Fenerbahçe için bir çift söz söylemek istiyorum.
FB, bir yandan saha dışındaki olaylara karşı savaşım verdi, bir yandan da şampiyonluğu son dakikaya kadar kovaladı. Böyle bir takım alkışı şampiyon kadar hak eder.
Fenerbahçe’yi yürekten alkışlıyorum.
***
2011-2012 futbol sezonunda en usta bir senaryo yazarının bile kırk yıl düşünse aklına gelmeyeceği trajikomik olaylara tanık olduk. Önce “Futbolda şike var” dendi, onlarca insan gözaltına alındı, tutuklandı, 93 sanık hakkında davalar açıldı. Sonra bu insanların bir bölümü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Aradan aylar geçti, bu arada Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) yönetimi değişti. Etik Kurulu’nun hazırladığı raporun ışığında TFF’nin çiçeği burnunda başkanı Yıldırım Demirören bir açıklama yaparak futbolumuzda şike olmadığı sonucuna varıldığını açıkladı.
Kafalar büsbütün karıştı; madem futbolumuzda şike yoktu, öyleyse hangi akla hizmeten Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne geçen yılın şampiyonu Fenerbahçe değil de Trabzonspor’u gönderdi Mehmet Aydınlar TFF’si?
Madem şike yoktu da niçin FB Başkanı Aziz Yıldırım tutuklanıp demir parmaklıklar ardına gönderildi? Şikeden başka bir “şey” için mi hâlâ içeride tutuluyor? Böyle bir durum söz konusu ise o başka “şey” nedir? Birilerinin dediği gibi o başka “şey”, örneğin, ihalelerde AKP yandaşı kuruluşların çıkar tekerlerine çomak mı sokmaktır?
Hangi takımın yandaşı olduklarından bağımsız olarak insanlar bu sorulara yanıt arıyorlar. Kim, hangi makam verecektir bu soruların yanıtlarını?
***
Aydınlar Federasyonu’ndan basiretsizlik, beceriksizlik adına ne varsa olduğu gibi devralan Demirören yönetimi Şükrü Saracoğlu Stadyumu’ndaki kupa törenini de bir rezalete dönüştürdü. Kendi denetimindeki stadyumun söndürülmüş ışıklarını bile açtırmayı beceremedi. Galatasaray, kazandığı şampiyonluk kupasını ancak üç saat sonra boşalıp ıssızlaşmış, karanlık bir stadyumda kamera ışıklarının yardımıyla alabildi.
Bu kupa “töreni(!)” dünya futbol tarihine ne yazık ki yeni bir “rezillik” olarak geçti.
Dilimize nedense bir küçümseme sözcüğü olarak girmiş Patagonya da dahil dünyanın her yerinde şampiyonlar kupalarını seyirciler önünde düzenlenen özel törenlerle alırlar. Bizde de geçmiş yıllarda bu böyleydi; artık değil! Eğer Galatasaraylı yöneticiler “Olur!” deselerdi, TFF Başkanı kupayı soyunma odasında verecekti şampiyon takımın oyuncularına.
Bu kadarına da “pes!” değil mi?
***
Bu yazıyı Gökçeada’da yazıyorum. Dün (pazar) adanın merkezinde kahvaltımı yaparken, yan masada aralarında emekli öğretmen ve yazar Erol Saygı’nın da bulunduğu bir grup kupa töreni rezaletini tartışıyordu. İçlerinden birinin, “Bundan böyle bari kupalar kargoyla gönderilsin!” önerisinde bulunduğunu duyunca hemen eve koştum, bizim Nihat’a telefon ettim. O bizim mahallenin motosikletli kuryesi, aklı başında, çalışkan, güvenilir bir delikanlı. “Abi, TFF bana versin, kupaları istedikleri adrese teslim ederim” dedi. Para da istemiyormuş, “insanlık adına” yapacakmış. Daha ne olsun?
TFF yetkilileri beni arasınlar, bizim Nihat’ın telefonunu vereyim. Ha, unutmadan söyleyeyim, bir de Patagonya’da “Club Atlético Patagonia Ushuaia”nın başkanını arasınlar, kupa töreni nasıl düzenlenir, kupa nasıl verilir, sorup öğrensinler.
Tabii kargo/kurye işine akılları yatmadıysa…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget