‘Hatice ve Netice?’ - Cüneyt Arcayürek

Bakanlığa geldiğinden beri açıklamaları, davranışları ile medyaya malzeme olan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in; 34 kişinin can verdiği Uludere katliamıyla ilgili açıklamalarında:
“34 insanımızın çoğu yaşı küçük. Bu olayın sadece figüranı.
34 kişi hayatlarını kaybetmemiş olsalar ve onlar sağ ele geçirilmiş olsalardı kaçakçılık suçundan yargılanıyor olacaklardı.
Ama şimdi hayatlarını kaybettikleri için kaçakçılık tarafı ağır basıyor.
Bu, özür dilenecek mahiyete dönüşmüş bir olay değildir. Filmin bütününe bakıldığı zaman özür dilenecek bir yanı yoktur” dedi.
***
Medyamız ertesi sabah Şahin İdris Bey’in yenir yutulur cinsten olmayan açıklamalarını yayımlar; olayı RTE’yi kızdırmadan nasıl yorumlayacağını düşünürken…
…aynı sahildeki, AKP Genel Merkezi’nden, Genel Başkan ve Başbakan RTE’nin yeni genel başkan yardımcısı, üstelik parti sözcüsü, dinci eğitime ilk adımları atan eskilerden Milli Eğitim Bakanı Çelik Hüseyin Bey; AKP’li bakanı bir güzel (haşladı sözcüğü gerek ama) azarladı demekle yetineceğimiz açıklamasında:
“Uludere’de hayatını kaybeden insanlarla ilgili herhangi bir delil yokken onları PKK’nin figüranları olarak nitelemek doğru değildir.
Bakanın dünkü üslubunu ve yaklaşımını doğru bulmuyorum, ayrıca insani de bulmuyorum.
Sayın bakanın bu üslubunun ve yaklaşımının AKP hükümetine ve AKP’ye ait bir yaklaşım ve üslup olmadığı da ortadadır” dedi.
***
Hüseyin Bey’in açıklamalarını göz önünde tutarak; her gün siyaset üzerine yaptığı hükümetle aynı koşuttaki söylemlerini Genel Başkan ve Başbakan’ı ile istişare ederek basına yansıttığını dikkate alan muhalefet partileri ve…
…medyamızın yazılı, sözlü, sazlı TV anchormen’leri, analistleri, yazarları, aman Allah’ım, (örneğin MA Birand), o ne muhteşem demokrasi aşkı, ne köklü demokrasi sevdasıdır ki; dört bir koldan ve hep bir ağızdan “İdris Bey istifa, istifa” diye bastırmaya başladılar.
Demokrasiyi “kokarsi”ye çeviren RTE’nin bile İçişleri Bakanı’na, “Ya çekil, ya azlederim ha!” diyeceği beklentisindeki kalemler, TV’ler ağız birliği içindeydi.
***
Havaalanında kalemler, mikrofonlar, kameralar tetikte.
Gözler Pakistan’dan dönen RTE’nin ağzına çevrili.
“Arkadaşlarımın bu konuda açıklama yapmasını doğru bulmuyorum” dedi.
Sonra? Medya bakanı istifaya çağıracak bir cümleden vazgeçti. İstifayla ilgili tek bir sözcük çıkmadı RTE’nin ağzından ve…
…İdris’ini rahatlatan… Çelik’i de hop oturup hop kaldıracak kadar sinirlendirecek açıklamasından ve önceki olaylara değinen sözlerinin kısa bir özetini basına sunduktan sonra, yallah! Doğğğru evine gitti.
Demokrasi oldu mu kokarsi!
***
Medyaya gelince...
Bir bakan partisiyle, iktidar partisi sözcüsü Başbakan’ıyla terse düşen demokrasilerde o gün, vakit yitirmeden istifa ederler diye başlayan, lakin RTE’den fırça yememeye özen gösteren yüksek perdeden demokrasi dersi veren yorumlar kapıda...
Oysa bir başka toplumsal gerçeği yansıtan yüzü var ülkemizdeki demokrasinin:
İşçi, memur, doktorlar, avukatlar, düşmüş sokaklara.
Yargı bir taraf. Asker kışladan değil burnunu, sesini çıkaramıyor. Toplumun her kesiminde olağanüstü huzursuzluk. Direniş olayları her gün sabah akşam ekranlarda.
Kısacası toplum ayakta!
Ayakta mı? Öyleyse:
Gelelim “Hatice’nin neticesine”: Başbakan’ın, “Elhamdülillah” çektikten sonra başlayıp açıkladığı anket sonuçlarına:
“Şu anda üç tane. Yüzde 52 var, yüzde 54 var, yüzde 56 var!”
***
İçimden yuhhh diye bağırmak geçti:
“Hatice’ye de neticelere de!”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget