“Bizim rejim sorunumuz yok, demokrasi sorunumuz var”... Siyaset bilimci Ersin Kalaycıoğlu, net bir dille böyle diyordu (Vatan, Mine Şenocaklı ile söyleşi, 14 Mayıs 2012). Bu köşede yayımladığımız uluslararası araştırma sonuçları (“AKP 10 Yıl - Uluslararası Göstergelerle Türkiye” kitabımda) Türkiye’nin melez ülke kategorisindeki yerini belirliyor.
Bu saptamanın bütün alt kategorilerinde (demokrasi kültürü vb.) de, Türkiye’nin demokrasi kategorisine geçebilmesi için, yıllarca ekmek yemesi gerektiğini gösteriyor...
Ama, hayır, AKP ulemaları, durmadan başkanlık sisteminin faziletlerini anlatmakla meşguller.
Nedeni de belli: Erdoğan Köşk’e çıkacak, Başkanlık yetkileri istiyor!
***
RTE, hayatının en zor işine soyunmuş durumda. İsteğini durmadan tekrar eden “adamları”na rağmen, Başkanlık Sistemi’ni gerçekleştirmesi, fiili olarak zor veya mümkün değil.
Neden “Başkanlık”?
Bu sistemin papağanlığını üstlenenlere bakılacak olursa, parlamenter sistem sorunlu, Türkiye bunun acısını çekti... Peki ama Erdoğan’ın ne derdi var parlamenter sistemden? Hiçbir derdi yok, hatta fazlası var: AKP döneminde parlamenter sistem ülkenin tek parti diktatörlüğü gibi yönetilmesine hizmet ediyor!
Bütün yasaları geçiriyor Erdoğan... Valileri, belediye başkanları aracılığıyla, toplumun temelinde kültürel olsun dinsel olsun her türlü muhafazakârlığı körüklüyor. İstediğine bal - şeker, istemediğine kamçı, cop, biber gazı, dayak.. hapishane...
Erdoğan ve yandaşları, üç iktidar döneminde, parlamenter sistemde neyi yapamadı da şikâyetçi?
Hepimiz biliyoruz ki, Çankaya’ya çıkmak isteyen Erdoğan’ı, Cumhurbaşkanlığı’nın bugünkü yetkileri “kesmiyor”. O, hükümeti de yöneteceği yetkiler istiyor. Böylece, kabul ederse Gül ve diğerleri de ancak onun emrinde hükümette görev alabilecekler.
Erdoğan, kısıtlı yetkilerle Köşk’te oturabilecek bir insan değil. Bu nedenle, zorluyor.
Ama imkânsızı zorluyor. Kendi partisinden bile çok sayıda milletvekili Başkanlık Sistemi’ne evet demiyecektir.
***
Peki ne yapacak?
Eğer bugünkü hırsı ve tek adamlık ruhu, iki yıl daha sürerse, anayasayı bu yolda değiştiremezse, Çankaya’da oturmaktansa başbakanlığa geri döner! Parti tüzüğü değişir...
Tabii ara çözümler de var: Örneğin hınk deyicisi bir başbakan, hınk deyicisi bir parti başkanı bulabilirse ve onları Çankaya’dan yönetebileceğine inanırsa, Çankaya’yı kerhen kabul eder...
En son olasılık ise, Gül’ün başbakanlığını kabul etmesidir: “5 yıl sonra yeniden başbakanlığı devralırım” düşüncesiyle...
Siyasette dengeler çabuk değişir, ama AKP’deki istikrarlı yapı, olasılıkların hemen hemen hepsinin bugünden belli olmasını mümkün kılıyor...
RTE için en büyük belirsizlik de budur: Çankaya’ya çıkarsa, bir daha başbakanlığa dönememe olasılığı güçlü bir şekilde ortaya çıkabilir... Kardeşim, AKP içinde herkes üçüncü, beşinci sınıf insan mı!
***
RTE’nin anayasa yazılımını hızlandırması, ortaklaşa bir sonuç çıkmayacağını bile bile, şunun şurasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki yıl kalmasındandır. RTE yeni anayasada Başkanlığı zorlayacaktır, deneyecektir...
“Kürt meselesinde çözüm” tavizi verse, BDP’nin 30 milletvekili yetmiyor kendisine. Çünkü Meclis’te anayasa değişikliği 367 oy istiyor... Böyle bir tavizle, MHP’yi yanına alamaz...
RTE’nin Başkanlık Sistemli önerisini Meclis’te kabul ettirebilmesi imkânsız. Referanduma götürebilmesi için bile diğer partilerden en az 4 milletvekilinin oyunu alması gerekir.. bırakın kendi partisinden tüm milletvekillerinin oyunu almasını...
RTE’nin MHP’yi yanına çekmesi gerekiyor (53 milletvekili). Bu nedenle RTE, Alpaslan Türkeş’in bir zamanlar Başkanlık Sistemi istediğini söyleyerek Bahçeli’yi sıkıştırıyor.
Peki, MHP’yi nasıl yanına çeker? Ya “büyük tavizlerle” ya da MHP’yi yutarak... Bu dönem seçimlere kadar, salt anayasa oylaması için, bu iki olasılık da mümkün değil.
Tek seçenek kalıyor, Başkanlık Sistemli anayasa önerisini halka götürmek... Peki bu ne kadar mümkün? Bence sıfıra yakın..
Yani RTE, Başkanlık Sistemi’ni ancak rüyasında görmeye devam edecek, öyle gözüküyor.
Normal anayasayı bile, salt AKP milletvekillerinin desteği ile kabul ettirmesi de çok çok zorken...
Erdoğan’ın iki yıl içinde mucize yaratması gerekmekte...
Türkiye “acil demokrasi” bekliyor, RTE’nin derdi ise Türkiye’yi daha bir diktatörlüğün boyunduruğu altına almak...
Bakalım “kim” galip gelecek!?
Yorum Gönder