Bir haftadır Diyarbakır’dayım. Sokaktaki insanlarla konuşuyorum. Kırgın ve öfkeliler. Acılar insanı olgunlaştırıyor. Diyarbakırlılar da olgun, vakur insanlar fakat ne kadar çabalasalar da öfkelerini saklayamıyorlar. Uludere kıyımı onları derinden yaralamış, devlete karşı kırgınlıkları derinleşmiş. Haksız değiller.
İçişleri Bakanı konuşuyor: “Yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı. KCK’nin kontrolünde olan bir bölgedir. Örgütün sıktığı kurşun, attığı bomba, yediği ekmek, giydiği ayakkabı parayla alınıyor. 34 insanımız bu olayın sadece figüranlarıdır. Filmin büyüğüne bakmak lazım. Filmin senaristi, baş oyuncusu vardır. Figüranlara takılıp kalıyoruz. O insanlara kaçak malı veren PKK. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK’dir. CHP ve BDP bu olayı istismar ediyor. Özür dilenecek mahiyette bir olay yoktur. Hantepe olayı vardır. Katırlar sırtında gelen silahlarla askerlerimiz şehit edilmiştir. Olayı suçluluk psikolojisiyle görmüyoruz. O gençlerimiz orada olmamalıydı.”
Yandaş kalemler sorup sorgulamadan bu sözlerin üzerine atlıyor; bir örnek: “Hayatlarını bir yanlışlık neticesinde kaybeden ve çoğu genç olan bu kişilere herkes çok üzüldü. Lâkin, ‘Orada ne işleri vardı?’ sorusunun cevabını da vermek lâzımdır. Aksi takdirde mâşerî vicdanı tatmin edemezsiniz. Bu 34 kişi, çok ağır bir suç olan ‘kaçakçılık suçu’nu işlemek için bu dağ başında bulunuyorlardı. Bu suçu işlemelerine rağmen hayatlarını kaybetmeleri elbette üzücü olmuştur. Lâkin bu kişileri, sanki kahraman ya da şehit gibi lânse etmenin de mânâsı yoktur. Olayın cereyan ettiği bölge, terör örgütü KCK’nin kontrolünde olan bir bölgedir. Aralarında örgüt üyesi bulunduğu da bilinen bu gençlerin, PKK’ye finans sağlamak için kaçakçılık yaptıkları bir gerçektir. Diğer bir deyişle, bu kaçakçılık faaliyeti terör eylemlerinin yan kolunu oluşturmaktadır. Kaçakçılar malı PKK’den almakta ve kârı da PKK’ye vermektedir.” (Hasan Celal Güzel. Sabah, 26.05.2012)
***
Oysa hükümet de, yandaş medya da sınır bölgelerinde kaçakçılığın PKK’nin, KCK’nin ortaya çıkmalarından çok daha önce, uzun yıllardan beri süregeldiğini biliyor. Sınır boyları devletin elini uzatmadığı, oralarda yaşayan insanlarımızın yaşam koşullarını düzeltmek için hemen hiçbir çaba göstermediği bölgeler. Arazi tarıma elverişli değil, elverişli olan topraklar ise mayınlı kamu arazisi, hayvancılığın kökü kazınmış, fabrika yok, çalışacak işyeri yok; yoksulluğa mahkûm bölge insanının yaşamsal varlığını sürdürebilmesi için geriye bir tek kaçakçılık kalıyor.
Devlet, o bölgelerdeki kaçakçılığı ezelden beri “sınır ticareti” olarak değerlendirmiş, göz yummuş. Güvenlik güçleri sınırdan kimlerin geçip geldiğini biliyorlar. Fakat 28 Aralık 2011 akşamı “ne olmuşsa olmuş”, uçaklarımız topraklarımıza geri dönmekte olan bir kaçakçı kafilesini bombalamışlar, çoğu çocuk ve genç olmak üzere 34 kişi can vermiş.
Devlet ise “vahim bir yanlışlık yaptığını” kabul edip geride kalanlardan içten bir özür dilese bu hiç kuşkusuz çekilen acıyı dindirmeyecek, fakat biraz olsun hafifletecek. Ne var ki bunu yapmıyor, olayı bir “istihbarat sorunsalına” dönüştürüyor, yetmiyor, işin içine PKK’yi, KCK’yi katıyor, yaşamını yitiren 34 yurttaşımızı “kaçakçılık suçu işleyen PKK/KCK işbirlikçileri” konumuna yerleştiriyor.
Acılar derinleşiyor, öfkeler kabarıyor.
***
Bölge insanı akan kanın durmasını istiyor, barış istiyor. Kendisine eşitlik, özgürlük, insan hakkı, adalet getirecek yeni bir düzen özlüyor.
BDP’ye oy vermiş seçmenler Başbakan’ın ve hükümet sözcülerinin, destekledikleri siyasal partiyi sürekli olarak “terör örgütünün uzantısı” olarak değerlendirmesini, BDP’yi “yasadışı” bir alana itme gayretini kabullenemiyorlar.
Hükümetin tuttuğu bu yanlış yol öte yandan yeni bir düzen getirecek yeni bir anayasa umudunu da kırıyor. Ülkemize, öncelikle de bölge insanına barış getirecek olan “Kürt sorunu”nun çözümü kolay değildir, fakat başarı denen şey de zor olanın üstesinden gelmek demektir.
AKP’nin bu kafayla yakın bir zamanda sert bir duvara toslayacağını öngörmek için “müneccim” olmak gerekmiyor. Görünen köy kılavuz istemiyor çünkü…
Yorum Gönder