Şiddete tapan serserilerin futbol taraftarı olan koluna “holigan” diyorlar.
Türkiye’de bu sınıf maalesef zehirli bir sarmaşık gibi futbol dünyamızı sarıyor.
Fakat yine de kabul etmek zorundayız ki Cumartesi gecesi yaşadığımız cehennemin müsebbibi sadece holiganlar değil.
Önce tedbir almakta, sonra da müdahale aşamasında büyük yanlışlar yapan güvenlik kuvvetlerinin payını inkâr edemeyiz.
Centilmenlik bakımından örnek bir final izledik. Kazasız belâsız bitti derken küçük bir grubun taşkınlığına polis öylesine sabırsız ve sert bir karşılıkta bulundu ki, bu kaba ve hınçlı müdahale kitlede önce panik, kaçma yollarında karşılaştığı biber gazı saldırısı ise köşeye sıkışan kedinin reaksiyonunu yarattı.
Dün biber gazı yiyen iyi insanların tecrübelerini dinledim.
Stadyum içinde biber gazı sıkmak, polisin yaptığı en büyük hata idi. Merak eden Google’dan baksın; biber gazı bilinç bulanıklığı panik, aşırı öfke ve kızgınlık yaratıyor.
İdareciler “ya cop ya biber gazı kullanacaktık” diyorlar ya, üçüncü bir seçenek yoksa cop kullansalardı keşke.
Çünkü copu vuracağınız kişiyi seçersiniz.
Birçokları, rakip taraftar gelmeyeceği için maça eşlerini, çocuklarını götürmüşlerdi.
Hepsi biber gazından etkilendiler.
Gazın tahrik etkisi ve aileleriyle ilgili en ağır risk üst üste geldi.
Kendini can havliyle dışarı atanlar selâmete çıkmadılar. Çünkü stadın dışındaki kalabalığa da polis biber gazı sıkıyordu.
Bu insanlık suçudur.
Hedef gözetmeyen bir toplu kıyımdır.
Masum insanları suça kışkırtmaktır. Ayıptır!
Biber gazı, acımasızlığı ve adaletsizliği nedeniyle olayları önlemiyor, tersine çığırından çıkarıyor. Bu ders unutulmasın.
Ayrıca bu kâbus son olsun. Polis bir daha stadyumlara ve spor salonlarına asla gaz götürmesin. Haydutların can pazarı kurmalarına izin verilmesin.
Sporda şiddete karşı yasa çıkarıldı.
Bu yasa ibret yaratacak etkinlikte işletilsin.
Polis, kalabalıkların içindeki iyi insanların mutlaka suçlulardan daha fazla olduğunu hesaba katarak hareket etsin!
Başkanlığa takoz!
Prof. Ersin Kalaycıoğlu gibi birikimli ve sözünü sakınmayan yüz bilim adamımız olsa bugün daha iyi bir yerde olurduk.
VATAN’a verdiği mülâkatı mutlaka okuyun.
Dünkünü kaçırdıysanız gazetenin internet sitesinden bulabilirsiniz.
Tanınmış siyaset bilimci, menfaat ve cehaletin kol kola girmiş halde Başkanlık Sistemi reklâmı yaptığını ortaya koyuyor.
Mesela... Uzlaşma Komisyonu’nda yığınla anayasa önerisi birikti. “Bunların arasında başkanlık sistemi öneren hemen hemen yok gibi” diyor.
Peki bu gürültü neden?
“Çünkü” diyor “İsteyen kişi Tayyip Erdoğan!”
Başbakan’ın propagandistleri başkanlık sistemini parlatmak için “parlamenter sistemin çalışmadığını” iddia ediyorlar.
Tabii cevabını hemen alıyorlar:
Parlamenter sistem çalışmıyor olsaydı 1990’lardaki siyasetçi kadroları tasfiye edilebilir ve AKP iktidara gelebilir miydi?
Prof. Kalaycıoğlu da çok oluyor canım!
Yorum Gönder