Zeybekçi! Vekil mi? Kafa Kıran mı? - Mehmet Halil Arık

Söz ola kese savaşı; söz ola kestire başı!.. 
Söze ve söyleyene baktığınızda daha bir önem kazanır sözün özü!.. 
Söz vardır, güler geçersiniz, söz vardır kanınız donar duyduğunuzda!..
Siz karar verin bu hangi türden“Bir Sabrederim, İki Sabrederim, Kafanı Kırarım Ben Senin!..”
Biz sabırla koruk helva olur sanırdık, meğer, sabırla “kafa kıran” olunuyormuş!..  
Bir Ali Yaran, Kafa Kıran’ımız eksikti; elhamdülillah; o da oldu!…
Medya şu başlıkla verdi haberi;
“Denizli AKP Milletvekili Nihat Zeybekci, yerel bir televizyonda katıldığı programda yine çarpıcı sözler sarf etti.”
Anahtar sözcük; Yine..Anlıyoruz ki öncesi var habere konu olayın!…Oda yer almıştı medyada
Ne demişti Milletvekili Zeybekçi!?; “Kaldırımlara park eden araçların camlarını kırın, kırılan camların parası benden!..” 
Öyle görünüyor ki; Milletvekili Zeybekçi işin, birinci boyutunu tamamlamış; ikinci boyutuna geçmiş: Cam kırmaktan kafa kırmaya!..
Üstelik bu kez işi; birilerine ihale ya da havale de etmiyor!..Bizzat işi üstleniyor!.. ben yaparım!” diyor!..  “Sabrederim; sabrederim; kafanı kırarım..”
Olayı hatırlayınız: AKP Meclis iç tüzüğünde yapılacak değişiklikle, Meclis kürsüsünden milletvekillerinin konuşma sürelerinin kısıtlamak ve muhalefetin sesini kısmak istiyor!..
Doğal olarak; bu eylemi muhalefet; hükümetin denetimden kaçması olarak görüyor; meclis çoğunluğunun bir tahakkümü olarak yorumluyor ve değişikliğe karşı duruyor…
Değişikliğin gerçekleşmesini engellemek adına kürsü işgali dahil, eylemlerde bulunuyor…
İşte Milletvekili Zeybekçi’yi de çileden çıkaran bu!..Diyor ki;    
“Ne demek ya milletimin bana vermiş olduğu yetkiyi, zorla kullandırtmayacaksın öyle mi. Bir sabrederim, iki sabrederim, üç sabrederim, beş sabrederim, on sabrederim sonra kafanı kırarım ben senin!.”
Sakin ol; Milletvekili zeybekçi!.. Kafaları kırmadan önce, empati yap, karşı tarafın gözüyle gör ve düşün!.. Akıl, mantık, izan, insanlara bunun için verilmiş öncelikle.. El ve ayaktan önce, akıl ve izanı kullanmak değil midir aslolan!?..
1—Kim o milletin verdiği yetkiyi kullandırmak istemeyen!?.Üstelik bu işi dayatmayla yapmak isteyen!? İktidar mı; muhalefet mi!?..
Konuşma süresini kısıtlamak isteyen kim!?.. İktidar değil mi!?
Hem dayat; hem dayatmayı inada çevir, hem de inadın adını sabır koy; sonrada yeterince sabrettim diyerek kafa kırma hakkı gör kendinde!.. Oysa kafa kırma hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir, hem de hiçbir koşulda!.. Dokunulmazlık içinde de yok böyle bir hak!..
Eğer; sabrın sonunda kafa kırılacaksa; bunun adı sabır değil, kafa kırmak için şartların oluşmasını beklemektir!.. Sözlerinizin devamından anlaşılıyor ki, sabretmeyi, inatlaşma ile eş tutmaktasınız!.. Oysa sabır, katlanma-tahammül gerektirir ve demokrasinin gereğidir..
Sabır sonunda kafa kırma gelemez… Geliyorsa, ortaya konan davranışın adının demokrasi olmadığı malum!.. Adını siz koyun!..
Asıl sabır, muhalefetin dayatmalardan vazgeçilmesi için iktidardan beklediği davranışın adıdır!..
2– Milletvekili Zeybekci muhalefeti kastederek diyor ki:
“Onlar doğuştan özel ya!.. Biliyorsun ya onlar beyaz, biz zenciyiz. Onlar bizimle aynı otobüse binmezler, onlar bizimle aynı salonda olmazlar. Düşünsenize onlar Allah’ın özel kulları. Nasıl olur da Ak Partili bir Nihat Zeybekci 5 dakika konuşurken, bir CHP’li milletvekili 5 dakika konuşur. İllaki 20 dakika olmalı.”
Bu sözler, çarpıtmadır!.., dinleyenleri yanıltmadır, ayrımcılıktır!..Daha ötesi tahriktir!.. Şayet yukarda söylediklerinizi yürekten inanarak söylemekteyseniz; dediğinizi de yaparsınız siz!.. Kafa kırarsınız yani!..
a) Kendilerini özel; diğerlerini zenci gören kim!? Kimler Allah’ın özel kulları!?..Allah verdikçe kimlere vermekte!.. Kimler ayırıyor salonlarını!?.. Kimlere uygulanan kanunlar ayrıcalıklı olsun isteniyor!? Kimler korunup kollanıyor!?.. El insaf!!!..
 b) Hangi muhalif milletvekili;  Zeybekci’nin 5, kendisin 20 dakika konuşmasını talep ediyor?
Milletvekili Zeybakci şunu bil;; çarpıtma; ayıpsa, büyük ayıp etmektesin!..Yanıltma günahsa büyük günah işlemektesin.
Dinleyenler bilmiyor olabilir ama, Milletvekili Zeybekci iyi biliyor!.. Bilmiyor olması; hiç düşünüle bilir değil yaptığı çarpıtmayı, yanıtmayı!..
Milletvekili Zeybekci’nin nazarında; kafasının kırılmasını hak eden muhalif milletvekili;  Milletvekili Zeybekci kadar konuşma hakkı istiyor!..Fazlasını değil!..
Ama; milletvekili Zeybekci’nin iktidarı ne istiyor!.. İktidar tek başına 20 dakika konuşsun, muhalefet de 20 dakikayı paylaşsın istiyor.
İşte bu noktada; iktidarın demokrasi anlayışıyla mücehhez Milletvekili Zeybekci’nin sabrı taşıyor ve iş kafa kırma noktasına ulaşıyor!..  
“Milletvekillerinin birbirine saldırması o kürsü işgali tamamen bir iğrençlik. Böyle bir şey olamaz.” Milletvekili Zeybekci’nin bu sözüne şu ilaveyle katılmak mümkün ancak!” “Demokrasilerin çoğunluk rejimi değil; çoğulculuk rejimi olduğu unutulursa ve bu yolla hak gaspına kalkışılırsa, da “tıpkısının aynısı” nitelemeyi hak eder!..
Eyvah!… Bir ses duyuyorum!.. Bu kez muhalifler kanadından yükseliyor bu ses!…
Üstelik gaipten gelen bu  ses; Milletvekili Zeybekci’nin sözlerini tekrarlıyor kelimesi kelimesine!..Ve tüylerim diken diken oluyor; koruyorum!.. Hukuk mu, hoşgörü mü sabır mı yoksa tahammül mü bitti birbirimize!?.. Yoksa biten demokrasi mi!?..
“Ne demek ya milletimin bana vermiş olduğu yetkiyi zorla kullandırtmayacaksın öyle mi’ Bir sabrederim, iki sabrederim, üç sabrederim, beş sabrederim, on sabrederim sonra kafanı kırarım ben senin!..”

Mehmet Halil Arık 
Emekli eğitimci –DENİZLİ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget