Yazıyor… Yazıyor… - Kürşat Başar

Ülkemizde gazete satıştan belli. Kitap satıştan da belli. Herkes yıllardan beri "okumuyoruz" diye şikâyet eder, ama ne gariptir gazeteciler vurulur, yazarlar tutuklanır, kitaplar toplatılır.
Başbakanından savcısına kadar herkes başka sorun yokmuş gibi yazara, çizere kafayı takar..
Bu hep böyle, ama bu sıralar iyice ayyuka çıktı. Başbakan Erdoğan konuşup birilerine kızmadığı zamanlarda sürekli gazete mi okuyor merak ediyorum. Çünkü ben mesleğim olduğu halde bu kadar yazarın ne yazdığına yetişemiyorum.
Başbakan'ın gazetecileri, yazarları fırçalamasını nasıl değerlendirmek lazım çözemedim.
Bir yandan gazetecileri, yazarları bu kadar önemseyip ciddiye aldığı için sevinmek mi lazım bilemedim.
Yoksa nasılsa millet de bunları sevmez diye onları sevindirmek için mi söylüyor anlayamadım.
Kendisini bizimle eşit görüyor ve o yüzden cevap verme ihtiyacı mı hissediyor diye düşündüm...
Neredeyse en az izlenen TV programlarına bile bu kadar ilgi göstermesini çözemedim.
Yoksa kendisi aslında okumuyor da danışmanları fazla mı 'entel' merak ettim.
işin içinden çıkamadım.
***
Bizim politikacıların garip bir alışkanlığı var zaten. Haklarında yazılan eleştirileri dava ediyorlar. Yalnızca kendilerini övenleri seviyorlar. "Belki delinin teki doğru bir şey yazıyordur, benim dediklerimi tekrarlayandan bir şey öğrenemem" diye düşünmüyorlar, isviçre'de. Danimarka'da filan yaşasak anlayacağım: basılsa vatandaşın emekliliği garantide, çalışmasa işsizlik sigortası alıyor, çoluğunun çocuğunun geleceği için kaygı duymuyor, milli gelirden sıkı bir pay alıyor. Tatili, sosyal haklan güvencede. Hastaneye, mahkemeye, karakola düşersem başıma ne gelir diye derdi yok. Terör yok, kavga yok. Tarihimizle hesaplaşalım diye bir mesele yok. Sıkıntıdan, işsizlikten gazetecilere taktı diyeceğim.
***
Ülkede iktidar partisiyle muhalefet kanlı bıçaklı.
Açılım diye başlayan barış süreci, hapse tıkılış süreci olmuş.
Dindarlar, dinsizler tartışmasına kadar ayrışma gelmiş dayanmış.
Genelkurmay Başkanı'na kadar hapse konulmuş. MİT Başkanı mahkemeye çağrılıyor. İktidar üyeleri bir yandan mahkemelere karışılmaz derken bir yandan iddianameyi görmeden kim suçlu, kim suçsuz ilan ediyor.
Düşünce özgürlüğü konusunda artık buradakiler değil, yurtdışındaki yazarlar, gazeteciler her gün bir şey yazıyor.
Muhalefet artık Mecliste kürsüyü işgal eder hale gelmiş.
Böyle bir ortamda insan gazetecilerle mi uğraşır ?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget