Amaç Bağımsız,Adil Yargı Olsaydı,Kolaydı - Ali Sirmen

Televizyondaki tartışmada, hukuku ve yargıyı savunan hukukçuyu köseye kıstırmak isteyen cemaat kurnazı, ikide bir onu Ergenekon müdafii olarak takdim etmeye çalışıyor, hukukçu Ergenekon savunmanı olmadığını söylese de aldırmıyor.
Yıllardır uygulanan cemaat kurnazlığı; ne zaman hukuku, adil yargıyı savunursan, suçlama hazırdır:
- Demek Ergenekoncusun!
Bu ucuz kurnazlığın yolunu kesmek için baştan söyleyeyim:
- Kimsenin yargıdan muaf olmasından yana değilim. Herkes yargılanabilmek.
Ama hemen ardından da ekleyeyim:
Olağanüstü, özel yetkilerle donatılmış mahkemelere karşıyım.
Demokraside yargının adil olması esastır, bunun ön şartı da bağımsız olmasıdır.
Hakan Fidan olayı patlak verdiğinde, "İste büyük bir fırsat" dedim.
Gerçekten de öyleydi.
Gerçi, Başbakan'ın MİT'in şimdiki müsteşarı ile kimi emekli mensuplarının özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, polis aracılığıyla ifadeye çağrılmasına gösterdiği tepki, onun bile, kimi polis-özel yetkili yargı işbirliklerinde komplo havası sezdiğinin dolaylı itirafıdır, ama yine "Zararın neresinden dönülse kârdır" denebilirdi.
***
Ne var ki, Başbakan tam tersi yolu tuttu. Ve daha İstanbul Emniyeti'nde yaptığı atamalarla kendisine karşı komplo olarak algıladığı anlaşılan girişimi başlatan savaya HSYK aracılığıyla görevden el çektirdi.
Böylelikle de yürütmenin sultasındaki HSYK tarafından denetlendiği savma karşı yapılan "Hayır, yargı bağımsızdır" çıkışının dayanağı olmadığı da anlaşılmıştır.
Gerçekten de Balyoz ve Ergenekon davalarının avukatı Celal Ülgen, bu davalarla ilgili olarak HSYK'ye 6 başvuruda bulunmalarına rağmen hiçbir şey yapılmamış olmasına karşın, Hakan Fidan 'ı ifadeye çağıran özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya'ya jet hızıyla dosyadan el çektirilmesini yargıda çifte standart diye niteliyor.
Haksız mı?
Neyse, eğer sorun adil ve bağımsız yargıyı sağlayacak bir çözüme yönelmek istenseydi kolaydı. Gerçekten de yapılacak iş basitti:
CMK'nin 250, 251, 252. maddelerini değiştirip, özel yetkili ağır ceza mahkemelerine son vermek.
Bugün konu parlamentoya geldiğinde, eğer iktidar gereğini yapmaktan çekinirse, ana muhalefetin bu yolda bir girişimde bulunması şarttır.
***
Adalet Bakanı ve hükümet canibinden gelen açıklamalar, iktidarın tutacağı yolun bu olmadığını gösteriyor. Onlar Fidan'ı ve diğer MİT görevlilerini kurtaracak, akıIlarınca faydacı bir yol tutmuşlardır.
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu tutulan yol için şunu söylüyor
- Kişiye özel yasa çıkarmakla eşanlamlıdır. Böyle bir şey hukukta yoktur.
Yanlışı düzeltmek için harekete geçme görevi ana muhalefetindir.
Gerçi iktidar yine ayak direyecektir.
Çünkü adil ve onun önkoşulu bağımsız yargı iktidarın umurunda değildir.
Ama son olaylar, bizzat Başbakan 'ın özel yetkili mahkemelere hangi gözle baktığını ve de Sarıkaya'ya dosyadan alelacele el çektirilmesinin, bu mahkemelerin ne kadar "bağımsız!" olduğunu göstermiştir.
Bu durumda, eski pozisyonları savunmak daha güç olacaktır iktidar için.
Eğer iktidarın amacı adil ve bağımsız yargı olsaydı her şey ne kadar kolaydı.
Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kalkardı.
"Peki, Ergenekon, Balyoz, Odatv vs. davaları ne olacak?" derseniz, yanıt kolay:
Onlar da normal ağır ceza mahkemelerinde yine sürer, hüküm neyse verilir.
Evet, eğer iktidarın amacı bağımsız ve adil yargı olsaydı, her şey çok kolaydı. Ama değil ki!...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget