CHP Grup Başkanvekili Tarhan: ”Dindarlık ölçme cihazın varsa çıkar da görelim Başbakan.” ‘Sen kimsin Başbakan? ‘Diye sormuş.
Dindarlık cihazı tıpkı alkol derecesini ölçen bir cihaz gibi midir acaba?
Sn. Tarhan’ın sözü çok esprili olmuş ne güzel. Güldüm bayağı.
Recep Tayyip Erdoğan’ı Dünya tanıyor Sayın Tarhan siz nasıl tanımazsınız?
(Bu da, benden bir espri olsun dedim.)
Önce Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyalım diyorum.
O gerçek bir liderdir.
Bazen promterden seslenir millete, bazen içinden geldiği gibi atar tutar.
Gününe göre sabah konuştuğunun akşam tam tersini söyleyiverir. Bir gün çıkar ortaya;
Ben BOP projesinin eş başkanıyım der, birkaç ay sonra ben böyle bir şey demedim. İspat edemezlerse ŞEREFSİZDİRLER. Der.
Şaşırırsınız!
Öyle der, böyle der ama kendisini dinletir. Çok iyi bir hatiptir. Sanki ağzından bal damlar.
Hani yani bu ülkede yaşamasam, bütün anlattıklarını gönülden takdir eder kendisini kutlarım.
Bizler yani Atatürkçüler diyoruz ki AKP de biat kültürü var, demokrasi çalışmaz partinin içinde.
Bunun adı biat mi, disiplin mi çözemedim açıkçası.
İçerisinde demokrasi var, çok seslilik var denilen partiler netice olarak genel başkanın emrinde değil midir? Eeee! Demokrasi nerede o zaman?
Bence Tayyip Erdoğan hasso liderdir.
Masaya yumruğunu vurdu mu bırakın ses gelmesini masa çöküyor vallahi.
Kendisine yapılan en ufacık bir hareketi unutmuyor, affetmiyor ve elindeki erk ile mutlaka cezasını veriyor.(Nede olsa bu demokrasi Tayyip demokrasisidir.)
1965 yılında Piyale Paşa İlkokulu’nu bitirip, İstanbul İmam Hatip Okulu’na başladığında 47 yıl önce küçük bir çocuktu.
İmam Hatip Okulunda ;
“Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma. Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime.Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan. şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim. Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.” Diye yemin ettiği iddiası basında yer aldığı halde ortaya çıkıp;
Hayır, ben böyle bir yemin etmedim demedi.
Tayyip Erdoğan bir ideoloji adamıdır. Arkasına aldığı güç ile sabırla, adım, adım yıllarca yoluna devam etti..
İmam Hatip Okulu’ndan 1973 yılında mezun oldu siyasi hayatı Milli Türk Talebe Birliği’nde başladı
Sonra ,
1976 yılında Milli Saadet Partisi
1983 yılında kurulan Refah Partisi
12 Aralık 1997 yılında, Siirt’te yaptığı bir konuşmada ünlü şair Ziya Gökalp’in Asker Duası adlı şiirini değiştirerek şöyle okumuştu. “Minareler süngü, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, mü’minler asker / Bu iláhi ordu dinimi bekler / Allahu Ekber, Allahu Ekber.”
“Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçundan dolayı hakkında dava açıldı ve 4 ay hapis yattı. O zamanlar Silivri olmadığından hapiste rahat yaşadı ve dönüşü muhteşem oldu.
14 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisini kurdu. 2002 genel seçimlerinde AK Parti parlamentodaki sandalyelerin yaklaşık üçte ikisini kazanarak tek başına hükümet kurma yetkisini kazandı.
Yıl 2012.. 3 dönemdir seçimleri kazandı.
Peki,1965 yılından hatta Atatürk’ün ölümünden sonra Türkiye’nin bu günlere gelmemesi için Atatürkçüler ne yaptılar?
Atatürk’ün ebediyete intikali ile bence yavaş, yavaş Atatürk ilkelerinin altı oyula, oyula bu günlere gelinmiştir.
Çünkü başta olanların ideolojileri yoktu. Sadece makam mevki peşinde koştular.
Arada gelen darbeler kimseyi akıllandırmadı.
Şimdi bugün yırtınıyoruz. Tayyip Erdoğan’na neden kızıyoruz?
Tayyip Erdoğan “Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti ve laikliği bir gün yok etmek için” kutsal kitap üzerine yemin etmişti.
Bir Atatürkçü, cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini korumak adına yemin etti mi acaba?
Bu günlere gelene kadar aklımız neredeydi?
“Atatürkçü olmayı kendime hakaret sayarım, Atatürk Milliyetçiliği, Anayasa’dan çıkarılmalıdır” diyen seslerin yükseldiği, adeta bir Hitler devri yaşamaktayız.
Atatürk karşıtlarının zaferi hüküm sürmektedir.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ayet mi?” diyor ve okullardan kaldırılacağını çok rahat söylüyor.
Başbakan ise” Biz dindar çocuk yetiştireceğiz, ateist değil” diyor.
(Sanki bu ülkenin vatandaşlarının %99 göstermelik Müslümanmış gibi. Sanki kendisinden önce hepimiz dinsizmişiz gibi…)
Biz de soruyoruz,
”Dindarlık ölçme cihazın varsa çıkar da görelim Başbakan.” ‘Sen kimsin Başbakan?
Oysaki bunu soracağımıza kendimizi sorgulamalıyız.
Bizler ayakta durmasını bilseydik Atatürk’ü böylesine yıpratma kampanyalarını izlemek durumunda kalmazdık.
Bir insan kendi milli liderini kanunla korur mu? Diye soruyorlar bize.
Doğru söze ne denir?
Demek ki onun çizdiği yoldan uzaklaşmış yeterince sevmemiş, onu anlayamamış, çocuklarımıza anlatamamışız dolayısı ile onu ve devrimlerini koruyamamışız.
Şayet Atatürk’ten sonra gerçek bir liderimiz olsaydı bugün yüzlerce vatansever, aydınlarınız, gazetecilerimiz Silivri’de olmazlardı. Uğur Mumcular, Bahriye Üçoklar, Çetin Emeçler diğer değerlerimiz kahpece katledilmezlerdi.
Vatan bu duruma gelmişken bizler halen birbirimizi çekemiyor, sen, ben Kavgası içerisindeyiz.
Yazık, çok yazık!
Birleşmeli, bir şeyler yapmalıyız. Burada Atatürk’ün kurmuş olduğu Ana muhalefet partisine çok iş düşmektedir.
Ben buradan avazım çıktığı kadar bağırıyorum
Ey benim güzel halkım! Bir güneş batıyor, karanlık günlere doğru yol almaktayız. Bu sessizlik, bu pervasızlık nedendir?
Nerede Nene Hatunlar?
Nerede vatan diye çarpan yürekler?
Ey benim hala uyuyan, uyanmak istemeyen vatandaşlarım,
Taş atıldıktan sonra,
Söz ağızdan çıktıktan sonra,
Fırsat kaçtıktan sonra,
Zaman geçtikten sonra mı uyanacaksınız?
O zaman iş işten geçmiş olmayacak mı?
Uyanın artık uyanın..
***********
“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.”
Tünay Süer
Yorum Gönder