Sağduyuyu Yitirmek - Öztin Akgüç

Bir toplum için en büyük tehlikelerden biri yaşama reflekslerinden olan sağduyusunu yitirmesidir. Toplumun gerçekleri, tehlikeleri görmemesi, görüp tepki vermemesi, kendini koruma ölmelerini almaması veya kaçınılmaz bir sonuç gibi görüp yazgıya boyun eğmesi, tevekkülle karşılaması, sağduyuyu yitirmekte olduğunu gösterir.
Toplumun büyük bir bölümünün günlük dertleri, gaileleriyle uğraşması, iktidarların uyguladığı kaba sansür, medya patronlarının çıkar beklentileriyle yaptıkları ince sansür, emperyal güçlerin, zaman zaman dincileri de kullanarak verdikleri iletiler, bir şekilde saldıkları korkular, ne yazık ki toplumumuzun gerçekleri görmesini engellediği gibi sağduyusunu yitirmesine de yol açmaktadır. Türkiye'de bazı TV programları, program hazırlayıcı ve sunucuları, yayınlar bu amaçla kullanılmaktadır. Özellikle uzun süreli programlar, başarılı oldukları için değil, belli amaçlara hizmet ettikleri için sürdürülmektedir.
***
Emperyal güçler medyada, politikada, bürokraside, üniversitelerde, hatta sanat alanında kazip şöhretler üretip, bu kişileri kendi amaçları doğrultusunda sesyayar olarak . kullandıktan da görülmektedir.
Türkiye'nin, gündemi dağıtmadan, birbiriyle bağlantılı olabilecek iki konu üzerine soğukkanlılıkla, ayartıya kapılmadan sağduyu ile odaklanması gerekir. İlki MİT ve bazı MİT mensupları hakkında soruşturma, ikincisi Suriye kargaşasıdır.
MİT ve bazı MİT mensupları hakkında soruşturma konusunda bazı yorumlar yapılmaktadır. Bu AKP içinde bir iç çatışma mıdır? Gülen cemaatinin, Sayın RTE'ye gözdağı, rest çekmesimidir? "Kürt Sorunu" konusunda güvercinlerle şahinlerin bir kapışması mıdır? Yoksa saptanan adi bir suçun soruşturması, takibi midir? Yorumlar, beklentiler farklıdır.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan olaylar değerlendirilirken ABD'nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'ni (GOP), amaçlarını, ABD'nin bu projeyi gerçekleştirmek için kullandığı araçları göz önünde tutmak gerekir. ABD, 1950'li yıllardan beri bu bölgede kendine bağlı, kendi yörüngesinde hareket eden işadamları, bürokratlar, medya mensupları, politikacılar aracılığıyla egemenliğini, hegemonyasını kurma ve sürdürme stratejisi izlemektedir. Bu ü/kelerde satılık kiralık kişiler bulmakta çok başarılıdırlar. Bu sayede bölgeyi büyük ölçüde denetimleri altına almışlardır. Uluslararası Arap ve İslam örgütlerinin hemen tümü, ABD'nin direktifi doğrultusunda hareket etmektedir.
***
Kuzey Irak'taki oluşumu, 'Büyük Kürdistan' haritasını, ABD'nin GOP ya da BOP'u dışında düşünmek safdilliktir. ABD'nin, bir ölçüde de AB'nin Ortadoğu'da emperyal emelleri sürdüğü sürece bu bölgede barış, demokrasi, özgürlük sözde kalmaktadır. Sorunları barışçı yollarla, siyasal alanda, güç kullanmadan, kan dökülmeden çözelim. Doğru, herkes bu insani yaklaşımı destekler. Acaba mümkün mü? Bunun için iyi niyet, emperyal tutkulardan arınmak,dürüstlük gerekir. Federatif bir devlet,daha ileri bir adım Kürt devleti, sorunu çözer mi, yoksa kan dökülmesini zamanla arttırır mı?
Yağmurdan kaçmaya çalışırken doluya, hatta ' fırtınaya tutulmak kesin gibidir.
Suriye olayını da, bir iç demokratik çekişme, çatışma olarak görmek yanıltıcıdır. Suriye'nin emperyal güçlerin egemenliğine girmesi amaçlanmaktadır. Bu sağlandığı takdirde, İran'ın Ortadoğu'da etkinliği azalacak, Lübnan'ın da İsrail denetimine girmesi kolaylaşacak, ABD'nin Ortadoğu'ya yerleşmesi pekişecektir. Rusya ve Çin, insani nedenlerle değil, Ortadoğu'da İsrail-ABD hegemonyasına karşı oldukları için veto haklarını kullanmışlardır. Demokrasi, insan haklan gibi gerekçeler işin alalamasıdır.
***
ABD, Suriye konusunda Türkiye'yi ateşe sürüklemek isteyebilir. AKP'ye "size iktidar yolu açtık, destek verdik, hâlâ veriyoruz, minnet borçlarınızı ödeyiniz" diyebilir, ısrarlı da olabilir. Bu konuda medyadan, politikacılardan, neye hizmet etkileri kuşkulu bürokratlardan gelecek telkinlere, ayartılara karşı çok dikkatli olunması gerekiyor. Türkiye'nin başına örülebilecek çorapların ipuçları görülmektedir. Atatürk'ün 'Gençliğe Hitabe 'sindeki öngörüleri ne yazık ki gerçekleşmektedir. Atatürk'ün ismini, ideallerini, hatta 'Gençliğe Hitabe'sini kaldırma girişimleri boşuna değildir .
Tehlikelerden ancak halkımızın sağduyusu, direnci ve özverisiyle kurtulabiliriz .

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget