SEK SEK, bilirsiniz, çocukken oynanan Ur oyundur; yere çizgili dörtgenlerden tek tek sekip sonuçta ayrı ayaklarla ikisine birden basılmaktır. Ne tuhaf, dünkü yazıda "zıtlık aramak"tan söz edişe hemen "hitabe-ayet" zıtlaşması eklendi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sini kaldırmanın tartışılabileceğini savunurken, "Ayet mi bu" deyiverdi.
Haydiii!
Tartışmanın nerede, ne zaman ve nasıl biteceği kestirilemez, aylarca sürer. Kapışma ezberciliği bırakmakla sınırlı kalır da, Atatürk'e ve Peygamber'e saygısızlık davaları acıtmaz inşallah.
Bir oyunu yanlış zıtlık örneklerine bulaştırmadan ve karşılıklı hakaretle cinayete vardırmadan efendice sonuçlandırma yeteneğimiz biraz kıttır çünkü. Demagoji sanıldığı kadar tehlikesiz bir oyun değil.
Böyle olduğu için konuyu irdelemeyi üniversite gibi demagojiden arındırılmış olması gereken bir yerden beklemeliyiz.
Elbet, bütün toplum sorunlarının çözümü gibi bunun da mutlaka partileri ilgilendiren siyasal bir yanı vardır. Ama üniversite, kendinden öncesi ve sonrasıyla, eğitim ve öğretimle en çok ilgili olan, üstelik o konuyu bilimsel biçimde ele almak için başka kurumlardan daha donanımlı bir kurum. Somut ve en yakın aşama olarak "sınavlar" konusunu alsak bile, ses çıkarması ve çözüm araması beklenen kurum üniversite değil midir? Sınavlar, hangi aşamada olursa olsun, hazırlanmada, girişte ve ölçmede ne kadar anlamlı ve etkili olmaktadır?
Bunları, ailelere, devlete, şirketlere, yabancılara sormadan önce üniversiteye soracağız herhalde.
Ama "üniversite" derken bir kavramdan, dolayısıyla bir soyutluktan söz etmiş oluyoruz. Oysa gerçekte o kavramı sulandıran, çeşitli kalite farklarıyla birçok üniversite var. Hepsi adına konuşup görüş bildirecek Üniversitelerarası Kurul gibi bir organı yok sayan, YÖK gibi yükseköğretimi ülke gereksinimlerine göre planlayabilecek tek kurumu özerklikten uzaklaştıran partilere oy verdiğinizi unutmadan. Demek ki, üniversitelerin siyasal İktidarı dengeleyici başka türlü bir saygınlık ağırlığı kazanması gerekiyor.
Bu da, şamatayla olmadığı gibi, susup beklemekle de olmaz .
Mümtaz Soysal/Cumhuriyet
Yorum Gönder