İtiraf! - Cüneyt Arcayürek

Başbakan ile ana muhalefet partisi genel başkanı arasındaki din konusunda ülkenin geleceğini doğrudan ilgilendiren tartışmayı; iki parti arasında yıllardır süregelen, zaten kamuoyunun alışık
olduğu kapışmalardan biri diye yorumlayıp geçecek miyiz?
Ya da iki genel başkan arasında, dindarlık-dinsizlik ekseninde başlayan, günlerdir devam eden tartışmayı laik devlette laik eğitim gibi çağdaşlığın temel öğesini, AKP iktidarının (RTE’nin) yıkma aşamasına geldiğini kanıtlayan bir sürecin başlangıcı diye mi algılayacağız?
Tartışma, imam hatiplilere, dilediği üniversiteye girme olanağını sağlayan katsayı engelini kaldıran YÖK kararının iptali için bir CHP milletvekilinin Danıştay’a dava açmasıyla başladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun toplumu dindarlar-dindar olmayanlar diye böldüğünü söylemesi üzerine RTE, AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, -dünkü Güncel’de üzerinde durduğumuz- milli eğitimle ilgili “asıl amacını”, laik eğitimi yörüngesinden çıkararak din eksenine oturtmayı planladıklarını ve bu amacını gerçekleştirmek için…
…öteden beri Osmanlı hasretiyle yanıp tutuştuğu, laik Cumhuriyetin sona erdiğini savunduğu öne sürülen Ömer Dinçer’i; Milli Eğitim Bakanı atadığını içeren görüşleri doğruladı.
***
Sanki ana muhalefet partisi -kuruluş amacına aykırı olmamak koşuluyla- çağdaş din adamları yetişmesi için 1932’lerde açtığı imam hatip okullarına karşıymış, sanki ateist bir toplum yaratmanın peşinde imiş gibi RTE, demagojiyle beslenen mantığına uygun saldırılar içeren konuşmasında daha önceki açıklamalarını savunurken:
“…önceki sözlerimde dindarlar-dinsizler diye bir ifade yok” dedi. Ama hemen arkasından eğitimi dinselliği ağır basan konuma dönüştürmeye hazırlandığını şu cümleyle itiraf etti:
“…Dindar gençlik yetiştireceğiz!”
Şaşırtıcı değil bu itiraf:
Yakın günlerde RTE’nin dindar nesil yetiştirme hazırlıklarının öncüsü bir uygulama izlemedik mi?
İlköğretim çağındaki kız çocuklarını umreye gönderen RTE örneğin, din konusunda daha geniş müfredatlı bir sistemin uygulanmasını sağlayacak yeni eğitim kurallarını elbette yaşama geçirebilir...
Örneğin zorunlu din eğitiminin uygulamalı eğitime dönüşmesini sağlamak için öğrencilerin her cuma camilere gitmesini zorunlu kılabilir.
***
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, önceki gece CNN Türk’teki “Tarafsız Bölge” programında RTE’nin CHP’yi neredeyse ateizme prim veren, dinsizliği savunan saçma sapan dokundurmalarına yanıt verirken laik devlette, laik eğitimin uygulandığı bu ülkede, dindar nesil yetiştireceklerini açıklayan Başbakan’a ne demek ve ne yapmak istediğini sormadı.
RTE’nin oy peşinde, “din ticareti” yapan başbakan olduğunun altını çizerken dindar nesil yetiştireceklerini öngören son açıklamalarını toplumun din duygularını sömürerek siyaset yaptığının somut kanıtı diye yorumlayabilirdi, yorumlamadı.
Dinci bir kafanın amacının laiklik ilkesinden ve eğitimden sapmanın yadsınamaz göstergesi olduğunu binlerce izleyici önünde, ekrandan RTE’nin yüzüne söyleyebilirdi, söylemedi.
Hatta ve hatta (tabii adından ve ilkelerinden söz etmeyi uygun görüyorsa), Atatürk’ün başlattığı Aydınlanma döneminin altyapısı sayılan, kurduğu Cumhuriyetin ve partinin temelindeki eğitimle ilgili şu görüşleri de anımsatabilirdi:
“Eğitim ulusal, bilimsel, laik, karma ve uygulamalı olmalıdır.”
Ne çare, RTE’nin olası açılımlarına karşı laikliği ve laik eğitimi savunması beklenenler sessizliği yeğliyor ya da laikliğe, laik eğitime saldırıyı karşı saldırıyla karşılamaya girişemiyor; laiklikle ilgili öğeleri üstün körü bir iki cümleyle de olsa savunamıyorlar .

Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget