Herkesin Dini İnancı Kendine... - Hikmet Çetinkaya

Siyasi konuları değil, yaşamın içinden minik öyküler anlatacaktım aslında…
Yumuşacık bir gece yarısını, bir gül fidanının düğümlerini, nemli ve sessiz gölgeleri…
Gözleri yıldızlı çocukları, denizleri, ırmakları… Yankısız bir karanlıkta giden insanları ve onların çığlıklarını…
Yazı masamın başına geçince birden vazgeçtim…
Başbakan Erdoğan’ın elinde belgeler olan o fotoğrafı ve açıklamaları geldi aklıma.
Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla yine polemiğe girmişti.
Elinde belgeler…
1943 ve 1948 yılının bakanlar kurulu kararları.
Türkiye’de tek parti dönemi, demokrasi yok!
Henüz çoğulcu damokrasiye geçilmemiş…
Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’ın kitaplarının, Hazreti Ali’nin cenklerinin yasaklanması, Arapça levhaların kaldırılması, Cumhuriyet gazetesinin yayınının durdurulması…
Bunların hepsi doğru!
***
Başbakan, 1943 ve 1948 yıllarındaki baskıların tümünü anlatmıyor… CHP içinde yuvalanan ırkçılardan, Hasan Âli Yücel’in başına gelenlerden söz etmiyor.
CHP’yi eleştiriyor eleştirmesine de, nedense 50’li, 60’lı, 70’li, 80’li, 90’lı yıllara hiç değinmiyor…
TRT’nin sansür koyduğu filmlerden, ses sanatçılarına kurduğu baskıdan, Halk Oyuncuları’nın ve Ankara Sanat Tiyatrosu’nun başına gelenlerden, Komünizmle Mücadele Derneği’nin, faşoların kanlı eylemlerinden, Kahramanmaraş, Madımak, Gazi Mahallesi katliamlarından bahsetmiyor…
İstanbul Üniversitesi, Balgat, Bahçelievler, İzmir İnciraltı katliamını aklının ucuna getirmiyor…
Başbakan ne diyor:
“Dindar bir nesil yetiştireceğiz, ateist değil”
Başbakan böyle deyince aklıma Celal Bayar’ın yinelediği sözler geldi:
“Bu kış mutlaka komünizm gelecek önlemimizi alalım…”
1950’den bugüne 62 yıl geçti…
Zaten Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılıp, kapitalizmin kucağına oturdu.
***
Başkakan, sık sık demokrasi ve özgürlükten söz ederken, pankart açıp, parasız eğitim isteyen üniversiteli gençlerin tutuklanmasını görmüyor…
Bakın Ekşi Sözlük’te Mikail Boz adlı üniversite öğrencisi, dekan için “Tepeden inme geldi” diye yazdığından bir dönem okuldan uzaklaştırıldı.
Trabzon’da Gizem Görmez, kayıt sırasında alınan bağışların KTÜ Güçlendirme Vakfı’na gittiğini yazınca 11 ay 20 gün hapis cezası almış.
YÖK’ü 12 Eylül faşizmi getirdi, yönetmeliği onlar hazırladı ve bugüne değin değiştirilmedi…
Kaç üniversiteli gencimiz zindanda bilen var mı?
Cezaevlerine hâlâ kimi yazarlarımızın kitapları sokulmuyor, Ahmet Şık basılmamış kitabından ötürü bir yıldır Silivri’de yatıyor.
Türkiye’de din dersleri zorunlu!
Bunu getiren Kenan Evren ve arkadaşları…
Hani Türkiye laik demokratik bir ülkeydi?
***
Başbakan, “Dindar bir nesil yetiştirileceğini” vurgularken AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bakın ne diyor:
“Gençliğe hitabe ayet midir? Kimseyi kanunla sevdiremezsiniz. Peygamberi bile koruma kanunu yok…”
Amaç ne?
Mustafa Kemal Atatürk’ü, bağımsızlık savaşını, laik demokratik cumhuriyeti unutturmak.
19 Mayıs, 30 Ağustos, 9 Eylül, 23 Nisan, 29 Ekim’de neyin nesi canım!
Dindar nesil yetiştir, yeter…
Ama nasıl bir dindar nesil?
İran’daki, Sudan’daki, Suudi Arabistan’daki, Malezya’daki gibi mi? Yoksa Hizbullah, Müslüman Kardeşler, Hamas, El Kaide, Taliban modeli mi?
Her şey bir yana laik demokratik bir hukuk devletinin başbakanı böyle bir söz söyleyebilir mi?
Bugüne değin Türkiye’de gençler dinsiz mi yetiştirildi?
***
Herkesin dini, inancı kendisine…
Demek ki apoletli faşizme karşı çıkanlar, apoletsiz faşizmi seviyor…
Bu suskunluk ondan ya da korkudan !

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget