Efendi ile Piyon!.. - Ümit Zileli

Zamanı geldi.. Suriye’yi yiyecekler!..
Aylar önce yine bu sütunda art arda yazdığım Suriye yazılarımda, “İran’ın bir an önce hal edilebilmesi için, öncelikle görünür bir gelecekte Suriye’nin defterinin dürülmesi için harekete geçileceğini” yazmıştım.. Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizip, Avrasya kapılarını ardına dek açma peşindeki emperyalizm, yüzümü kara çıkarmadı:
- Suriye’de oyunun son ve de kanlı perdesi açıldı ne yazık ki!..
Tabii, aynen Libya’da olduğu gibi “demokrasi ve özgürlük götürme!” işlemini Birleşmiş Milletler’den bir “kınama” kararı çıkartarak başlatmayı umuyorlardı ancak iki daimi üye, Rusya ve Çin’in vetosu heveslerini kursaklarında bıraktı!.. Ama ne gam, her türlü yolu deneyecekler; Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, BM’nin dışında “Suriye’nin Dostları” gibisinden “askeri seçenekleri de içinde barındıran” bir oluşum için harekete geçti bile... Tayyip Bey geri kalır mı, o da grup toplantısında öncelikle Arap Birliği ülkeleriyle yeni bir girişim başlatacaklarını söyledi... Yani, yeminli Suriye düşmanı Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerle bir başka savaş cephesi!..
- Libya’da da her şey böyle başlamıştı!..

***
Aslında tüm hazırlıklar İran için!..

ABD ve daha da çok İsrail, İran’ın nükleer bomba yapmak için gerekli olan uranyum zenginleştirmesini gerçekleştirdiğini ve yeraltında inşa ettiği nükleer tesisinde üretim çalışmalarına başladığına inanıyor. Hal böyle olunca da İsrail bu üretim gerçekleşmeden İran’ı vurmayı tasarlıyor!..
İddia bana değil, ünlü Washington Post gazetesinin pek yakından tanıdığımız yazarı David Ignatius’a ait. Hemen anımsayacaksınız, Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta “one minute” diye çıkıştığı oturum yöneticisiydi!.. Ignatius daha birkaç gün önce kaleme aldığı “İsrail, İran’a Saldırı Hazırlığında mı?” başlıklı köşe yazısında, İsrail’in birkaç ay içinde, hatta mayıs ayında İran’a saldırabileceğini yazdı ve bu öngörüsünü, ABD Savunma Bakanı Panetta’nın bu konudaki endişelerine ve İsrail’in ABD ile mayıs ayında yapacağı füze tatbikatını ertelemesine bağladı.
Ehh, madem İran için düğmeye basıldı ve operasyon için yalnızca birkaç ay biçildi; o halde önce Suriye’nin devreden çıkarılması gerekiyor doğal olarak!.. Böylece Lübnan Hizbullahı da desteğini yitireceği için İran’la bağları iyice zayıflayacak ve İran dımdızlak ortada kalacak.
- Plan bu...

***
Gelelim Türkiye’yi ilgilendiren bölüme...
Görünen ve anlaşılan o ki, operasyonun Suriye bölümünde Türkiye görev alıyor, “Muharip Güç” olarak!.. Birleşmiş Milletler’de Suriye’nin kınanması gerçekleşmeyince, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’dan daha çok bizim Bakan Davutoğlu’nun karalar bağlaması da, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kandil günü 500 Suriyeli muhalifin öldürüldüğünü ileri sürüp (ki ertesi sabah yalanlandı!) İran’ı “Siz Müslüman değil misiniz, sesiniz çıkmıyor” diye suçlaması da, Tayyip Bey’in, “Humus’un hesabı sorulacak” diye bayrak açması da ülkeyi yönetenlerin bu işe nasıl “teşne” olduğunu gösteriyor. Zaten hiç merak etmeyin, biz mışıl mışıl uyurken Batı medyasında Türkiye’nin Suriye’ye nasıl müdahale edeceği, maddeler halinde seçenekleriyle anlatılıyor!!!.
- Kısacası Türkiye içerden ve dışardan elbirliğiyle savaşın ortasına itiliyor!..
Ne sesi, ne görüntüsü, ne kanıtı olan katliam haberleri, sınırda Türk köy evlerinin duvarlarında patlayan kurşunlar... Müslüman Kardeşler örgütünün Türkiye’yi sürekli yardıma çağırması ise geriye doğru sayımın hızlandığına işaret ediyor!..
İşin doğrusu, olması gereken milletin bu kumpasa karşı çıkması, “Savaşa hayır” diye en yüksek perdeden haykırması... Ama halkımız “Dindar gençlik mi yoksa tinerci gençlik mi?” türünden tartışmalarla öylesine uyutulmuş durumda ki, bu savaşı da, bakacak ama görmeyecek gibi görünüyor!.. Emperyalist yüzyıllardır olduğu gibi yine atıyor kazığını...
- Bölgeye de, Türkiye’ye de çok yazık olacak!...

Ümit Zileli/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget