Toplumsal ve Siyasal Dönüşüm... - Hikmet Çetinkaya

Şu “Arap Baharı” kafamı karıştırıyor benim…
Salt benim değil, bu işin uzmanlarının da aklını başından alıyor.
Mısır’da Müslüman Kardeşler ve İslami Cihat ipleri ellerine geçirince ne yapacaklar?
Libya da aynı durumda; birbirini boğazlayan aşiretler, NATO şemsiyesi altında Kaddafi’nin sarayını yağmalıyor, Suriye’de Müslüman Kardeşler destekli isyancılar silahlı çatışmaya hazırlanırken, Lübnan Hizbullahı Beşşar Esad’a destek veriyor.
Tunus’un durumu daha farklı…
Arap coğrafyasında kanlı çatışmalar bilmem sizi tedirgin ediyor mu?
Ben tedirginim.
Her şey burnumuzun dibinde oluyor.
Arap coğrafyası kanla beslenirken, emperyalizmin kolları Ortadoğu’yu tam anlamıyla kuşatmaya başlıyor…
***
Gözlerimiz “Arap Baharı”nın ne olacağına takılı ama bana sorarsanız, Arap coğrafyasında yaşananların öyle demokrasiyle ve özgürlüklerle uzaktan yakından ilgisi yok. Arap aydınlarının altını çizdiği bir gerçek, sanırım gözlerden kaçıyor:
“Bu bahar yalancı bahar!”
Tüm bu gelişmeler olurken, Şili ve Arjantin’de yaşananlar neyin habercisi hiç merak ettiniz mi?
Bunlar öğrenci hareketleri!
1968’de Fransa’da başlayan, tüm Avrupa ülkelerini ve Türkiye’yi de etkileyen eylemlere çok benziyor.
Bolivya ve Venezüella’dan gelen kamulaştırma haberlerinden hemen sonra, Şili ve Arjantin’de öğrenci eylemleri başladı ama medya bu eylemleri pek önemsemedi.
Bir süre önce Birgün’de İbrahim Varlı’nın önemli bir saptaması vardı bu konuda…
Şöyle diyordu:
“Burjuva medyasının tüm sulandırma ve magazinleştirme gayretlerine inat Şili’de başlayan öğrenci muhalefeti ‘arka bahçe’de taşları yerinden oynatmaya başladı.
Yaklaşık dört ay önce neoliberal politikalara ve eğitimin özelleştirilmesine karşı ayaklanan gençlerin çaktığı kıvılcım ülkeyi ve kıtayı sarmış durumda.”
***
Güney Amerika ülkelerinde çok güçlü sendikalar ve demokratik kitle örgütleri var…
Peki Mısır, Libya, Tunus, Suriye gibi ülkelerde böyle bir oluşum var mı?
Olmadığını Mısır’daki “Arap Baharı”nda gördük… Mısırlı aydınlar, yazarlar, öğrenciler Tahrir Meydanı’nı doldurdular ama ağırlık Müslüman Kardeşler’deydi…
Mübarek gitti, yerine yeni bir Mübarek geldi…
Libya’da siyasi isyancılar mı var, yoksa yağmacılar mı?
Fotoğraf ortada…
Demokrasi ve özgürlükler Tanrı baba tarafından altın tepside sunulmuyor…
İngiltere’de göçmenlerin çıkardığı başkaldırı, İsrail’de kiracıların “artık yeter” çığlıkları, Madrid’de ağızları bantlı işsiz gençlerin yürüyüşleri “Arap Baharı” kadar ilgi görmedi.
İspanya’dan Yunanistan’a dek tüm dünyada neoliberal politikalara, vahşi kapitalizmin sömürüsüne karşı eylemler başlayacak.
***
Çünkü emek-sermaye çatışması gündeme geldi sanayileşmiş ülkelerde…
Emperyalist güçlerin “Arap Baharı” dedikleri başkaldırı, askeri güçlerle bastırıldı, NATO uçakları Libya’da. Müslüman Kardeşler’in desteklediği aşiretler Trablus’a girdi.
Mısır’da Müslüman Kardeşler ve İslami Cihat yarın ipleri ellerine alırsa orası cehenneme döner!
Demokrasilerde altyapı kurumlarının olması gerekir…
Libya’da, Mısır’da, Suriye’de, Fas’ta, Tunus’ta, Yemen’de böyle kurumlar yok!
Arap coğrafyasındaki başkaldırıyla Avrupa’nın kimi ülkelerinde ve Güney Amerika’daki başkaldırılar çok farklı bu yüzden.
***
Bir yandan aşiretler savaşı, yağmacılık…
Ölen masum siviller…
Toplumsal ve siyasal dönüşümlere, Arap coğrafyasında yaşananlara, yakın tarihe bakıldığında neler olup bittiği apaçık ortada değil mi?
Aşiret çatışmaları, köktendincilik, sömürgecilik ve emperyalizm… Fransa, Libya petrolünün yüzde 35’ini elde etmiş bile…
Ne yazık ki biz bu yumağın farkında değiliz toplum olarak!

Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget