İHH; AKP’ye seçim desteği için yeni tezgâh peşinde! - Sabahattin Önkibar


Adı: İHH. Mensuplarına sorsanız kendileri İslamın şövalyeleridir.
Bunu da  güya Gazze yani Filistin’e yardım götürürken 9 kayıp vererek ispatlamışlardır.
İşte bu İHH şimdi yine Filistin’e gitmek istiyor!
Diyeceksiniz ki Mısır kapıyı açtı ve Gazze’ye artık ambargo  yok. Dolayısı ile bu yeni sefer niçindir?
İHH’cılar bu soruya makul bir cevap bulamadıkları için geçen yıl yaşananların sene-i devriyesi karşılığını veriyor.
İyi de geçen yıl yapılan açık bir şov  ya da intihar veya kesin inançlı insanların  kurban edilmesiydi, dolayısı ile böyle bir şeyin sene-i devriyesi olur mu?
Ne rasyonel akıl ne de Muhammedi hiçbir içtihat böyle bir şeye asla cevaz vermez, lakin İHH yine de diretiyor.
Sadece bu tutum bile İHH ve ardındaki siyasi iradeyi teşhir ediyor!
İHH, AKP’yi din gibi gördüğünden olsa gerek seçimde ona katkısı olur ümidi ile yine ajitasyon peşinde!
Amaç belli!
Akdeniz’e açılıp İsrail karasularına yakın bir yerde Yahudilerle  didişmek ve oya vesile olur hesabıyla yine birkaç kesin inançlı zavallıyı orada kurban edip bu şekilde AKP’ye  oy devşirmek!
Sakın bana İHH’ya haksızlık ediyorsun demeyin!
Öyle, çünkü ben bu İHH’yı Irak’ta yüzbinlerce Müslüman  ABD askerleri tarafından boğazlanıp onbinlerce Mümin hanımefendinin ırzına geçilirken hiç  görmedim.
Aynı şekilde yine bu İHH’nın Libya’daki Müslümanlara yardım götürmek için Gazze misali gemiler kaldırdığını da duymadım.
Ne o yoksa Filistinliler Müslüman da Irak ya da Libyalılar  Evanjelist mi?
Yahu Filistinlilerin dramı açlık, diğerleri ise can verdiler ve veriyorlar...
Hangisi önemli ya da acil?
İslam davası diye kullanılan şey, Müslümanların dramına ortak olmak mıdır yoksa Filistin ırkçılığı ile o hadiseyi siyaset için  istismar mı?
İHH’nın yaptığı ikincisi yani ırkçılıkla istismar değil mi?
Ama yok bu sefer bu tiyatro tutmaz!
Seçim öncesinde yapılacak böyle bir tezgahı bu millet yemez!
Yandaşı, candaşı bütün medya  bir olup saptırsa da  yemez!

PERŞEMBENİN GELİŞİ
Trabzon’da ampuller  sönecek!
Bir yakınımın düğünü vesilesi ile Trabzonda’ydım.
Gazeteci kimliğimizden ötürü bizi tanıyan hemşehrilerim koro halinde şunu söylüyor:
- “12 Haziran’da Trabzonda ampuller sönecek.”
Niçin demeden şunu ilave ettiler:
- “Başbakan haftalar öncesinden  hakemlere Fenerbahçe’ye aksilik çıkarmayın talimatını verdi ve hakemler de o talimata uyarak bizim şampiyonluğumuzu engelledi. Biz de bunu protesto için 12 Haziran günü bölgemizdeki bütün ampulleri söndüreceğiz.”
Peki bu anlık kızgınlık ya da blöf mü?
Emin olun değil.
Benim hemşehrilerim bir şeye karar verdi mi dünya yıkılsa geri adım atmaz!
Örnek mi istiyorsunuz?
2004 mahalli seçimleri ortada.
Başbakan o gün de benzer bir hata yapınca Trabzonlular anında ceza kesip belediyeyi AKP’den geri almıştı.
Tayyip Bey hâlâ öğrenemedi,Trabzonlular önce Allah’a ve son Peygamberi Muhammed Aleyhisselamın dinine, sonra da Trabzonspor’a iman eder.

GÖRÜLMEMİŞ SUÇ (!)
İşsizim dedi, linç ediliyordu!..
Yer: Eskişehir meydanı.
Mustafa Acar isimli  bir işsiz  genç, Başbakan alanda konuşurken “Açım, işsizim, ne olur bana iş” diye bağırıp cebinden iş talep eden mektubu çıkarırken önce AKP’liler akabinde de polisler tarafından kıyasıya dövülüp adeta linç ediliyordu.
Yandaş medyanın gazete ve televizyon  haberlerinde yankesici diye tanıttığı bu işsiz genç, daha sonra polis tarafından serbest bırakılmak zorunda kalındı.
Tabloya bakar mısınız; artık alanlarda bile işsizim ve iş istiyorum demenin karşılığı sopa yemek ve gözaltına alınmaktır.
İşte Tayyiban demokrasisinin Türkiye’yi getirdiği yer burasıdır.

EKİLENLER BİÇİLİYOR
Bayrağı ağzına alma, Habur’u ve açılımı anlat!
Fotoğraf ortadadır..
Güneydoğuda artık Türkiye Cumhuriyetinin değil PKK’nın otoritesi egemendir.
Öyle olmasaydı, Başbakan Hakkâri ve Şırnak’ta kepenkleri indirilmiş ve terk edilmiş bir şehir görüntüsü ile karşılanmazdı.
Evet acı ama gerçek Hakkâri-Şırnak hattı artık fiili olarak Kürdistan’dır.
Peki bu tablonun sorumlusu kim midir?
Kürtlere açılım diyerek PKK eşkıyasını Habur’da kahramanlar misali karşılatandır.
Eğer Kürtçe tv gibi tavizler verilmese, açılım denmese  ve Habur’da seyyar mahkemeler kurularak vali ve müsteşarlar gönderilmeseydi PKK bu kadar şımaramaz ve bu densizlikleri yapamazdı.
Dolayısı ile Habur’u yaratanların bugünden şikâyete hakkı olamaz.
Habur ve açılım mucitlerinin şimdi bayrak istismarını yapmaları ise ayrı bir garabettir...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget