Bir komutan…
Bir orgeneral…
Bir ordu komutanı…
Bir sanık…
Bir yazar…
Bir eş…
Bir bağımsız milletvekili adayı…
Ve bir baba!
***
Çetin Doğan iki kitap yazdı.
Bir kitap da onun yargılandığı dava üzerine yazıldı.
İlk kitabı, “Ateşi ve İhaneti Gördük” 2010 yılında tam yayınlanırken Doğan hapse atıldı.
İkinci kitabı “İddianamem, Balyoz ve Gerçekler” 2011 yılında hapiste iken yazdığı kitap.
Bir de kızı Pınar Doğan ile damadı Harvard Üniversitesi’nin ünlü ekonomi profesörü Dani Rodrik’in ortak yazdıkları “Balyoz; Bir Darbe Kurgusunun Belgeleri ve Gerçekler” adlı kitap var.
Pınar Doğan ve Dani Rodrik önce bir blog yazmaya başlıyorlar Çetin Doğan ve yargılandığı dava için…
Daha sonra bu blogdaki yazılarını kitap haline getiriyorlar.
İşin ilginç yanı Dani Rodrik de, Pınar Doğan da “liberal” görüşlü akademisyenler.
Yani darbecilikle filan bir ilişkileri yok, üstelik ordudaki “AKP alerjisine” de karşı olduklarını açık açık belirtiyorlar.
Ama Çetin Doğan olayında gerçeklerin peşindeler…
Çünkü onlar “Gerçek liberal”…
Birçok döneğin ya da dincinin yaptığı gibi “liberalliği” sahte bir kimlik olarak kullanmıyorlar.
***
Çetin Doğan İstanbul 2. Bölge’den bağımsız milletvekili adayı…
Değerli meslektaşımız Tuncay Özkan’ın İstanbul 1. Bölge’den olduğu gibi…
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in İzmir 2. Bölge’den olduğu gibi.
***
Doğan’ın son kitabı “İddianamem, Balyoz ve Gerçekler” bana eşi Nilgül Doğan’ın imzasıyla geldi:
“Her zaman gerçeklerin peşinde olduğuna inandığımız Sn. Emre Kongar’a sevgi ve saygılarımızla.
Çetin Doğan adına Nilgül Doğan, imza, 18 Nisan 2011”
***
Kitap çok etkileyici…
Türkiye’deki hukuk ve adalet konusundaki uygulamalar açısından çok ilginç bir belge niteliğinde…
Ama beni etkileyen nokta kitabın içeriği değil.
Bir baba olarak, kitabın ithafından çok etkilendim:
“Bu kitap sevgi ve şükran duygularımla Kızım Pınar Doğan Rodrik ve Damadım Dani Rodrik’e adanmıştır.
Onların binlerce kilometre ötelerden sağladıkları destek olmasaydı, Balyoz İddianamesinin çirkin bir komplo ve iftiraname olduğunun kanıtlanması ve de kamuoyuna anlatılması olanaksız olurdu.”
Ne mutlu Nilgül ve Çetin Doğan’a ki, Pınar gibi bir kız evlat yetiştirmişler:
Hem başarılı bir akademisyen, hem sevgili bir evlat, hem cesur bir mücadeleci.
Ve ne mutlu onlara ki Dani Rodrik gibi bir damatları var:
Tam bir akademisyen kimliğiyle, gerçeklerin ortaya çıkması için çalışıyor.
Bu yazıyı hangi duygularla kaleme aldığımı merak ederseniz “Kızlarıma Mektuplar ve İçimizdeki Zalim adlı kitaplarıma bakın!” derim.
***
Silivri’deki davaların açtığı yaraların kapanması çok uzun sürecek!
Yorum Gönder