CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugünkü kamuoyu araştırmaları CHP’nin yükselişini, AKP’nin düşüşünü gösteriyor. Benim gördüğüm, CHP yükselişini sürdürecek, AKP de düşüşünü sürdürecektir" dedi.
Kılıçdaroğlu, TV 8’de yayımlanan "Seçim Özel" programına katılarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, "seçim tarihine yaklaşılırken, daha önce açıklanan kamuoyu araştırmalarında değişmeler yaşandığı ifade ediliyor. Tabanda kaymalar mı var?" sorusuna, kamuoyu araştırma şirketlerinin eskiden üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri söylediğini kaydederek, "Ama bugünkü kamuoyu araştırmaları CHP’nin yükselişini, AKP’nin düşüşünü gösteriyor. Benim gördüğüm, CHP yükselişini sürdürecek, AKP de düşüşünü sürdürecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onların yaptığı anketler de bağımsız kuruluşların yaptığı anketler de bunu gösteriyor. Sayın Erdoğan’ın hırçınlığındaki temel neden de düşüşte olduğunu görmüş olmasıdır. Ben bunu sahada görüyorum zaten. Geçmişe göre çok canlı, son derece dinamik bir tablo var. Beni umutlandıran, gençlerin ve kadınların siyasete çok daha fazla ilgi göstermesidir. Bu, hem demokrasimiz açısından çok güzel hem de CHP acısından çok güzel."
Kılıçdaroğlu, partisinin gelecek kurultayında parti tüzüğünü değiştireceğini ifade ederek, "Tüzük de şöyle bir kural getireceğiz: Bir ilde il başkanımız var, seçimlerde oyu düşmüşse otomatikman düşmüş olacak. Onları görevden almaya gerek kalmayacak. Böyle objektif kurallar koyacağız" dedi.
Partisinin oy oranının 1-2 puan artmasını başarı saymayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP’yi iktidara taşıyacağını öne sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim meydanlarında "Sayın Kılıçdaroğlu, oyunu yükseltmekten bahsediyor, iktidar olmaktan bahsetmiyor sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Sayın Başbakan benim ne söylediğimi anlamamış ya da danışmanları benim söylediğimi aktaramamışlar. Elbette ki iktidar olmak istiyoruz. Bizim oyumuzun yükselişte olması ne demektir, iktidara giderek yakın olduğumuz demektir. Biz şu teklifte de bulunduk. Demokrasilerde karşılaşılan doğal bir sonuç vardır. Bir siyasal partinin lideri oylarını düşürürse istifa eder, yükseltirse yerinde kalır. ’Senin oyların düşerse genel başkanlığı bırak, benim oylarım düşürse ben bırakırım’ dedim. Yanaşmadı bunlara. Bizim iktidar olacağımızı o da görüyor. Görmemesi mümkün değil."
"Seçimlerin güvenliği için YSK'ye başvurduk"
Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Haziran’daki seçmen artışına ilişkin de bu konuda özel bir araştırmalarının olmadığını söyledi. Seçmen artışının dikkatlerini daha önce çektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) yayımladığı listeyi sitelerine koyduklarını belirtti. Partilerinin internet sitesinde sorgulama yapan her vatandaşın kendi adını ve vatandaşlık numarasını girdiği zaman kendi adresinde kimlerin oturup oturmadığını görebileceğini bildiren CHP lideri, bu konuda seçmenlere büyük bir imkan sunduklarını kaydetti.
Seçim güvenliğine ilişkin bir soruya da Kılıçdaroğlu, seçim güvenliği acısından, seçimlerin yüzde 100 güvenliğinin sağlanması için YSK’ya başvurduklarını belirterek, "Biz, ’bütün sandıklardaki tutanakları tarayıcıdan geçirerek kendi internet sitenize koyun’ dedik. Bunu da isteyen kontrol etsin. Tutanaklar vatandaşlar tarafından görülsün istedik. YSK bu talebimizi reddetti" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, seçim sonuçlarına ilişkin bazı endişelerin bulunduğunun sorulması üzerine de "O konuda çok şikayet var, somut bazı bilgiler var ama sonuçta bizim elimizde bütün tutanakların orijinalleri olsa bunları ortaya çıkarmak çok kolay olacak. Referandum sürecinde bütün sandıklarda görevlilerimize şunları söyledik: ’Islak imzalı tutanakları alacaksınız, birer örneğini bize yollayacaksınız’ bunda yüzde 85 oranında bir başarı elde ettik. Bu seçimlerde yüzde 100’e yakın başarı elde edeceğimizi tahmin ediyorum" cevabını verdi.
"Son dönemde imam hatip okulları ve başörtüsü konusu yeniden seçim meydanlarında konuşulmaya başladı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Sayın Başbakan kaybedeceğini bildiği için ’acaba ben mütedeyyin insanları nasıl kandırırım’ diye yola çıktı. İmam hatipleri biz, yani CHP kurdu. Çıksın desin ’ben kurdum’. Söyleyebilir mi? Çıktı, ’Zonguldak Üniversitesini biz kurduk’ dedi. İnsanda biraz sıkılma olur. Zonguldak Üniversitesi sen daha başbakan olmadan önce kurulmuştu. Kaybeden kişi, nerede nasıl insanları kandırırım arayışı içine girer. Başbakan da bu arayışın içindedir."
Başbakan Erdoğan’ı televizyonda canlı yayına çağıran Kılıçdaroğlu, "Bir programda karşıma çıksa, gerçekten dağıtacağım. Yeter ki bir çıksın" iddiasında bulundu.
"Kıskançlık"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Hakkari mitinginde BDP ile iş birliği yaptığı yönündeki eleştirilere de "Kıskançlık... İşin Türkçesi o. Gidiyor oraya kepenkler kapanıyor, biz gidiyoruz dükkanlar açık. Ne yapayım, ben gittiğim zaman da mı kepenkler kapansın. Kepenklerin kapanması doğal bir olay değildir. Başbakan’a tepki olarak kapandığını gazeteler yazdı ama ben ’kepenkleri niye kapattınız’ diye sormadım. Bizim alanımız farklı, biz siyaset yapıyoruz. Gittiğimde Vali’yi de Belediye Başkanı’nı da Başsavcı’yı da ziyaret ettim" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Çanakkale’de 2004 yılında yapılan bir törende, bir generalin Başbakan geldiğinde ayağa kalkmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Doğru bulmuyorum" yanıtını verdi.
"Yağmur yağsa, kar yağsa sebebi CHP. Bazı kişilerde böyle bir hastalık oluşmuş"
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yağmur yağsa, kar yağsa sebebi CHP. Bazı kişilerde böyle bir hastalık oluşmuş. Hiçbir zaman ’askeri darbeler iyidir’ demedim. CHP’nin iktidara en yakın olduğu dönemlerde darbe olmuştur, bizim genel başkanlarımız hapse girdi, bizim gençlerimiz öldürüldü" dedi.
TV8’de yayımlanan "Seçim Özel" programında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, yerel özerklik tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine, bu projenin CHP’ye ait olmadığını belirtti. Yerel yönetimlerin Avrupa Konseyinin şartı olduğunu ve Türkiye’nin 1988 yılında 6 maddesine çekince koyarak bunu kabul ettiğini ve o 6 madde için de Bakanlar Kuruluna yetki verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"AKP’nin seçim bildirgesinde yerel yönetimlerin özerklik şartlarının kabul edildiğini söylüyor ama o kadar cahil insanlar ki... Demek ki programı başkaları yazdı. Kendi seçim bildirgelerinden haberleri yok. Biz baştan beri söylüyoruz yerel yönetimlerin güçlenmesi, maddi olanakların olması lazım. AKP’ye yakın belli bir kanadın yerel yönetimlerde özerklik şartından haberi bile yok. O kanadın 2011 seçim kılavuzundan haberi bile yok. O kanat, ’Acaba biz CHP’yi nasıl vururuz’ diye düşünüyor.
Biz hem programımızda hem de seçim bildirgemizde yerel yönetimlerin güçlü olmasını isteriz. Bir belediye başkanının hayatının yarısı Ankara’da para peşinde koşmakta geçiyor. Kendilerinin acil eylem planında yerel yönetimlerle ilgili gelir yasasını getireceklerine ilişkin taahhütleri var. Bugüne kadar o taahhütleri yerine getirmediler."
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin Başbakan Erdoğan’ın 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ’CHP’nin Milli Şefi’ ilan ettiğini hatırlatması karşısında, Süleyman Demirel’in hiçbir zaman, hiçbir şekilde kendisinden ’şunu aday yapın’ diye bir istekte bulunmadığını söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan’ı dinlediğim zaman sanki biz sabah akşam Sayın Demirel ile oturup konuşuyor, günlerce program falan hazırlıyoruz. Yok öyle bir şey. Bu Sayın Demirel’e karşı haksızlık oluyor. Ben şunu da söyledim, benim telefonum da belli, Demirel’in telefonu da belli. Yetki verelim, kayıtlarımızı tutsunlar. Ne zaman konuşmuşuz baksınlar" diye konuştu.
Seçim öncesi 29 ilde ön seçim yaptıklarını bildiren Kılıçdaroğlu "AKP’nin cesaret edemediğini biz yaptık. Önümüzdeki seçimlerde bütün illerimizde ön seçim yapacağız" dedi.
Esnaf ve KOBİ’ye ödediği vergi ve sigorta primi kadar sıfır faizli kredi vereceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şu anda üretimi artırmak yerine esnaf ve KOBİ’nin perişan edildiğini savundu. Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin CHP’nin bu politikasına sıcak bakmadığını, ancak en ufak bir eleştiride de bulunmadığını kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, siyasete kaset etkisi için ne düşündüğünün sorulması üzerine, Anayasada özel hayatın gizliliğine ilişkin temel kural olduğunu hatırlatarak, "İktidarın bu konuda daha dikkatli olması gerek. Siyaset hayatının bu şekilde dizayn edildiğini düşünüyorlarsa herhalde bir bildikleri vardır" diye konuştu.
Yasadışı yollardan elde edilen bu tür durumların hiç tartışılmaması gerektiğini vurgulayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Mehmet Ali Ağca olayında medya bir karar alarak bu konuyu haber yapmadı. Bu kaset olaylarında da biz bunları tartışmazsak bu konular ilgi odağı olmaktan çıkar. Başbakan kaset siyaseti yapıyor. Malzeme olarak kullanması için oturup onları izledi demek ki. Başbakanın başka işi gücü mü yok" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, seçim çalışmaları sırasındaki performansının olağanüstü olduğunun belirtilmesi üzerine, bürokrasiden kalan alışkanlıkla çalıştığını, sorunu ortaya koyup, çözüm bulduktan sonra ortaya çıkıp konuştuğunu söyledi. CHP’nin hazırladığı projeleri belirledikten sonra uzun süre projeler üzerine çalıştıklarını, daha sonra kamuoyu ile paylaştıklarını bildiren Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin her yerine giderek çalışmalarını anlatması gerektiğine inandığını, 81 ile gideceklerini, bunun yanı sıra yüzlerce de ilçeyi ziyaret ettiklerini ve etmeye devam edeceklerini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 27 Mayıs askeri darbesinin yıl dönümünde CHP’li Nur Serter’in sözlerini mitinglerde dile getirerek, "CHP, idam edilme gününü bayram ilan etti" ifadelerini kullandığının hatırlatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Yağmur yağsa, kar yağsa sebebi CHP. Bazı kişilerde böyle bir hastalık oluşmuş. Hiçbir zaman ’askeri darbeler iyidir’ demedim. CHP’nin iktidara en yakın olduğu dönemlerde darbe olmuştur, bizim genel başkanlarımız hapse girdi, bizim gençlerimiz öldürüldü. Onlardan kim öldürüldü. Şimdiki yönetimin askeri darbeden ne farkı var? Daha basılmamış kitaplar yasaklanıyor. Askerler bunu yapmadı, başbakanın önünde ayağa kalkmadı, ne oldu hapse girdi, iki genç ’parasız eğitim istiyoruz’ diye pankart açıyor, 14 aydır hapiste kalıyorlar, hangi darbe döneminde oldu bu, şimdi oldu" diye konuştu.
Gazeteci Enver Aysever’in CHP Parti Meclisi üyeliğinden ve milletvekili adaylığından Sinan Aygün ve Mehmet Haberal’ın CHP’den aday gösterilmesine tepki göstererek, istifa ettiğinin anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Aysever saygı duyduğum önemli bir gazeteci. Partiye bir ara ilgi gösterdi, Parti Meclisine seçildi, daha sonra yine kendisinin inandığı bazı gerekçelerle siyaseti bıraktı, bu kararına saygı duyacağız. Dolayısıyla farklı bir yorum yapmak istemiyorum. Sadece Sinan Aygün değildi Aysever’in itirazı, daha farklı bir itirazı vardı, ama Sinan Aygün ile aynı listede yer almadı, kendisi İstanbul listesindeydi, çekildi, saygı duymak gerekir" dedi.
Yorum Gönder