Otuz yıllık meslek hayatımın en sıkıcı ama en zorunlu yazısı! - Mustafa Mutlu

Aşağıdaki uzun yazı, 30 yıllık gazetecilik ve 12 yıllık yazarlık hayatımın tartışmasız en sıkıcı ama belki de yazılması en zorunlu yazısı...

Zorunlu; çünkü bazı valiler ne yazık ki asıl görevlerini unutup, kendilerini iktidar partisinin seçim görevlisi sanmaya başladılar!

Mülkiye’de okutulan derslere benzeyen bu iç karartıcı yazıyı; daha önceki beğendiğiniz yazılarımın hatırına... Sıkılsanız da sonuna kadar okumanızı rica ediyorum!



***

* Vali, ilde devletin ve hükümetin temsilcisi ve her bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır.

* Valiler, ilin genel idaresinden her bakana karşı ayrı ayrı sorumludur.

* Vali, kanun, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarının yayınlanmasını, duyurulmasını ve uygulanmasını sağlamakla, ayrıca bakanlıkların talimat ve emirlerini yürütmekle ödevlidir.

* Kanun, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarının verdiği yetkiyi kullanmak ve bunların yüklediği ödevleri yerine getirmek için valiler genel emirler çıkarabilir ve bunları ilan ederler.

* İlin her yönden genel idare ve genel gidişini düzenlemek ve denetlemekten sorumludur.

* Vali, devlet gelirlerinin tahakkuk ve tahsilini ve ödeme işlerinin muntazam bir şekilde yapılmasını ve gelir kaynaklarının gelişmesini sağlamak için tedbirler alır ve uygular.

* Vali, devlet, il, belediye, köy ve diğer kamu tüzel kişiliklerine ait genel ve özel mülklerin yangın ve benzeri tehlikelere karşı korunmasını, iyi halde tutulmasını, değerlenmesini sağlayacak tedbirlerin uygulanmasını ilgililerden ister ve denetler.

* Vali, Cumhuriyet Bayramı’nda ilde yapılacak resmi törenlere başkanlık yapar ve tebrikleri kabul eder.

* Vali, ceza ve tevkifevlerinin muhafazasını ve cumhuriyet savcısıyla birlikte hükümlü ve tutukluların sağlık şartlarını gözetim ve denetimi altında bulundurur.

* Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır.

* Memleketin sınır ve kıyı emniyetini ve sınır ve kıyı emniyetiyle ilgili bütün işleri, yürürlükte bulunan hükümlere göre sağlar ve yürütür.

* Vali, memur ve müstahdemlerin çalışmalarına nezaret eder.

* Teşkilatın işlemesini denetler.

* Uyarma, kınama ve beş günlüğe kadar aylıktan kesme cezaları vererek uygular.

* Valiler, kamu görevlilerinin yaptığı muamelelerden şikayet edenlerin müracaatlarını tetkik eder; memurun haksız veya kanunsuz muamelelerini görürse hakkında kanuni muameleye başvurur.

* Valiler, il içinde, denetim ve teftişleri altında bulunmayan bütün daire ve müesseselerdeki yolsuzlukları ilgili makamlara bildirirler.

* Valiler, her yıl münasip gördükleri zamanlarda ilin bütün ilçe ve bucaklarını ve sırasıyla programa alınan köylerini ve il içindeki teşkilatı teftiş ederler. Halkın dilek ve ihtiyaçlarını yerli yerinde gözden geçirerek gereğini yaparlar.

* İlin idari, mali, ekonomik, kültürel, sağlık ve sosyal durumu ve hükümetçe alınmış bulunan karar ve tedbirlerin sonuçları ve bunların halk üzerindeki etkileri hakkında yıl sonunda veya lüzum gördükleri sair zamanlarda ilgili bakanlıklara rapor verirler.



***

Üşenmedim; 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9 ile 26’ncı maddeleriyle düzenlenen ‘VALİLERİN GÖREV VE YETKİLERİ’ni tek tek yazdım...

Siz de beni kırmadınız ve pazar tatilinizi berbat etmek pahasına, bu soğuk ve bozuk kanun cümlelerini, oflaya puflaya da olsa okudunuz.

Şimdi hepinize soruyorum:

Valinin, yukarıda saydığım görevleri arasında, Emniyet Müdürü ile birlikte esnafı ziyaret edip, iktidar partisi için oy istemek gibi bir görev gözünüze çarptı mı?
Çarpamaz; çünkü böyle bir görev yok!



***

Gözümüz kulağımız şimdi Bitlis Cumhuriyet Başsavcısı’nda ve seçim döneminde görev yapan “tarafsız” İçişleri Bakanı’nda:
Bakalım; hafta içinde esnaf ziyareti yaparak iktidar partisi için oy isteyen ve bu yüzden kent halkının galeyana gelmesine neden olan Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz ile İl Emniyet Müdürü Halil İbrahim Doğan hakkında ne gibi bir işlem yapacaklar?



*****

GÜNÜN SORUSU

Sorum, Devlet Bakanı Egemen Bağış’a, “Sayın Bakanım, sizin için canımı bile veririm” diyen Ajda Pekkan’a:
Bu sözü söyleyerek zaten milyonlarca dinleyeniniz için “canınızı verdiğinizin” farkında mısınız?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget