Başbakan Erdoğan Merkez Bankası döviz rezervi ndeki artışı sürekli anlatıyor. Halka yanlış bilgi veriyor ama puan topladığı sürece bunda bir sakınca görmüyor.
Konuyla ilgili iki yazı yazdım. Merkez Bankası rezervlerinin “tasarruf edilmiş para” olmadığına, dış borçlara karşı “ipotek altına alınmış” para olduğuna değindim.
Rezervin de aslında dış borç olduğunu belirttim.
Bu konuda iktidardan hiçbir açıklama gelmiyor. Ama garip olan, muhalefet de bu “yanlış bilgi” ile yapılan propagandayı görmezden geliyor.
Son günlerde haber kanallarında çeşitli illerde yapılan seçim röportajlarını izliyorum. Bölgelerdeki AKP adayları da Başbakan’ı taklit ederek “Biz geldiğimizde 27 milyar döviz rezervi vardı, ama biz 9 senede kasamızdaki parayı 94 milyara çıkardık” diye övünüyor.
Muhalefet sormayabilir, ama her ilde bu tür propaganda ile karşılaşan vatandaşlar bazı sorular sorabilir.
Şimdi vereceğim soruları sorsunlar AKP ’li adaylara, bakalım ne cevap alacaklar;
1- Merkez Bankası döviz rezervi nerede saklanıyor?
2- Ankara’daki Merkez Bankası kasasında duran net döviz ve altın miktarı ne kadardır?
3- Türkiye’nin döviz rezervinin ne kadarı, hangi ülkelerdeki hangi bankalarda duruyor?
4- Türkiye yabancı ülkelerde tuttuğu bu döviz rezervinden ne kadar faiz alıyor?
5- Türkiye’ye dış borç olarak giren ve sıcak para dediğimiz döviz cinsine reel ne kadar faiz ödeniyor?
6- Türkiye’nin dış borcu ne kadar?
7- Dünyada döviz rezervi tutan kaç ülke var?
8- Türkiye Merkez Bankası döviz rezervini hangi durumlarda kullanabilir?
İşte bu soruları sorun bakalım “döviz rezervini artırdık ” diyen milletvekili adaylarına. Bakalım ne cevaplar alacaksınız. Bu soruları sormadan önce mutlaka “döviz rezervi nedir, ne işe yarar?” sorusunu sormayı ihmal etmeyin. Önce buna cevap versinler.
NOT: Bilmeyenler için tekrarlayayım. Merkez Bankası döviz rezervi, dış borçlara karşı garanti olması için tutulan paradır. Bir tür ipotekli paradır. Genellikle yine borç alınan paradır, canınız istediğinde harcayamazsınız. Bu rezerv genellikle başka ülkelerde saklanır, ki borç ödenemezse buradan ödensin diye.
AKP’de ters tepen iki slogan
Siyaset gariptir. Hiç olmadık bir söylem algıda seçicilik sayesinde beklenmedik bir başarı kazandırabilir. Tabii tersi de olabilir.
Örneğin AKP’nin başında sıkıntı yaratan iki konu var.
Özü itibarıyla çok yanlış olmasa da halkın algılama biçimi nedeniyle “ters etki” yaratıyor.
Birincisi Başbakan’ın övünerek söylediği “Milli geliri kişi başına 10 bin dolara yükselttik” sözleri.
Teknik olarak doğru. Tabii baskı altında düşük tutulan döviz fiyatları nedeniyle Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir artmış gözüküyor.
Gerçi reel olarak da arttı ama vatandaşın algılaması farklı.
Kimbilir kaç TV haberinde yapılan röportajlarda gördüğüm gibi sokaktaki vatandaşla sohbet ederken de çok duyuyorum.
Şöyle diyor vatandaş; “Milli gelir 10 bin lira olmuş. Biz evde 6 nüfusuz, demek ki bizim aileye yılda 60 bin lira girmesi gerek, ama toplam 0 bin lira bile girmiyor, bizim paramız kime gidiyor? ”
Ekonomik olarak yanlış, pratik olarak doğru bir serzeniş bu.
Ama Başbakan nasıl döviz rezervini yanlış anlatıyorsa halka, halk da milli gelirin ne olduğunu bilmediği için kendi kazancına bakıp, üstünün çalındığını düşünüyor.
İkinci sıkıntı yaratan slogan ise “Türkiye 2023’e hazır. ”
AKP bu sloganı “Cumhuriyet’in 100. yılı olduğunu hatırlatmadan” kullanıyor, bu falso. Çünkü siz 100. yıl demiyorsanız, 2023’ü başka bir cumhuriyetin başlangıcı sayıyorsunuz imajı çıkabilir ortaya.
Ama sıkıntı bu değil, vatandaş şu anda ekonomik çaresizlik içinde. Bugünü kurtarmaya çalışıyor. Bu nedenle çok kişiden şunu duyuyorum “Yahu 2023’te kim öle kim kala, sen bana bugünü söylesene.”
İşte böyledir, algıları bozmaya kalkarak propaganda yaparsanız iyi sandığınız söylemler de arada güme gidebilir.
AKP ana arterlerde, sokak aralarında pek yok
Seçim gezileri yaparken dikkatimi çeken bazı noktaları söylemek istiyorum.
Bundan önceki seçimlerde AKP mahalle aralarında, sokak içlerinde çok yoğun çalışırdı. Sokaklar AKP bayraklarından, dev afişlerden geçilmezdi.
Şimdi bütün çalışma, son derece pahalı yöntemlerle hazırlanan dev afişler üzerinden yapılıyor.
Mahalle aralarında AKP bayrak ve flamaları fazla yok. Sadece seçim bürolarının olduğu yerler bayrakla donatılmış.
Buna karşı ana arterlerdeki büyük binaların çoğuna AKP afişleri giydirilmiş.
Bu binaların ortak özelliği de var. Ya TOKİ’ye ait inşaatlar ya da “bir gecede nasıl olup da inşaat izni alındığı anlaşılamayan dev binalar” kullanılıyor bu propagandada.
Hemen hepsindeki Erdoğan resmi aynı, gözünü ufuklara dikmiş bakıyor.
CHP ve MHP ise genellikle ara sokaklarda daha etkin. Mahalle aralarına girdiğinizde çok sayıda CHP ve MHP bayrak ve flaması görüyorsunuz.
Saadet Partisi, Has Parti, DP ve BBP bayrakları da azımsanmayacak kadar çok.
Çiçek
Karımla evlenmeden önce “Yarın senin yaş günün aşkım.. Sana aşkımı ifade eden kırmızı güllerden göndereceğim.. Yaşadığın her yıl için bir adet gül” dedim ve çiçekçiye koşup ertesi sabah göndermeleri için tam 21 adet kırmızı gül ısmarladım. Çiçekçi şirketimizle ilişkisini daha sıcak tutmak için jest yapıp fazladan bir düzine gülü de kendi eklemiş.. Bu olayı bana anlatana kadar eşimin neden nişan yüzüğünü geri gönderip bir yıl benimle konuşmadığını inanın çözememiştim. (Yıldırım Tuna)
Bilgisayar öğretmenleri
Bir okurumdan gelen mesajı aynen paylaşıyorum;
Can Bey; benim sizden dile getirmenizi istediğim konu öğretmen atamalarıyla ilgili. Çok adaletsiz bir biçimde dağıtıldı atamalar. Dikkatinizi çekmeyi istediğim bi konu var özellikle; din kültürü öğretmenleri ve sınıf öğretmenleri bilgisayar öğretmenlerinin yerine okullarda bilgisayar derslerine girerek ek ücret alıyorlar. Bu yüzden atanması gereken bilgisayar öğretmenleri boşta kalıyor. Bilgisayar öğretmenliği yalnızca 300 civarlarında ama yeni atanacak din kültürü ve sınıf öğretmenlerinin sayısı 3000’leri buluyor. Din kültürü öğretmenlerini atayarak yeniden bilgisayar ya da başka bir branşta mı çalıştıracaklar? Yandaş olanların tamamı iş bulsun diye neden binlerce gencecik insan hayalleri avuçlarının içinde boşlukta yürüyorlar. Gencecik insanlar neden bu ülkeden umutlarını kesip gençliğini yaşayamadan yaşlanıyorlar. (BG)
Yorum Gönder