Mektuba mektup! - Melih Aşık

AKP Bursa adayı Bülent Arınç’ın bu seçimde ilk kez oy kullanacak Bursalı gençlere gönderdiği, “Değerli kardeşim, bu mektubu Bursa doğumlu bir ağabeyiniz olarak yazıyorum” diye başlayan... Ve tabii oy isteyen mektubunu Emin Çölaşan dün köşesinde yayımladı. Biz de bugün Bursalı gençlerden birinin Arınç’a gönderdiği, bir kopyasını da arkadaşımız Fahrettin Fidan’a faksladığı cevabi mektubunu yayımlıyoruz.
“Değerli abim. Ben de bu cevabı, üç yıldır iş arayan, çaldığı her kapıdan nasihat alan Bursalı bir kardeşiniz olarak yazıyorum. Benim gibi milyonlarca kardeşin iş diye kıvranırken senin oğlan maaşallah mezun olur olmaz iş buldu. Hükümetteki arkadaşlarının oğulları neyi tuttuysa altın oldu...
Çocukları bırakıp babalara gelirsek... Benim peder SSK emeklisi... Ayda eline geçen net 812 lira 40 kuruş. Biraz fazla zam istediklerinde, aman enflasyon azar, diyorsunuz. Şeyini şey ettiğimin bu enflasyonu neden sizin maaşlara okkalı zamlar gelince azmıyo da garibanın üç kuruşluk maaşına gelince azıyo be abicim? Kimsenin maaşında gözümüz yok. Geçenlerde söylediğin gibi milletvekili maaşları da AB seviyesine çıkartılsın. Çıkartılmasın diyen münafıkların! gözü çıksın da... Sizin bu yaptığınız birazcık! rabbena hep bana, olmuyor mu? Bi gün de o mübarek ağzından, işçinin, memurun, emeklinin maaşları AB seviyesine çıksın lafı çıkmayacak mı. Çıksın, dişimi kırmazsam şeyini ettiğinin şeyi olayım abicim!
Netice -i kelam. Kardeşinin bu lafını hiç unutma, bi kenara koy. Yolun açık olsun, anca gidersin, a benim hüsn -ü mübarek abim!”
 


Pankart anısı...
Seçim meydanlarında pankartlar azaldı... Üzerlerinde dikkat çekici sloganlar da okunmuyor... Eskiden pankartlar meydanların rengi ve neşesiydi. Seçmenin sesiydi. Seçmenin nabzı biraz da pankartlara bakarak tutulurdu. Orada yazılı sloganlar gazetelere konu olurdu...
Yıl 1978 idi.. Günaydın’da çalışıyoruz... Ecevit iktidara gelmiş.. Demirel muhalefete düşmüş.. Yeniden iktidar kapısını zorluyor... Derken Adalet Partisi Zonguldak’tan Trakya’ya doğru bir uzun yürüyüş düzenledi. Her gün bir ile uğranıyor, Demirel orada nutuk atıyor, ertesi gün başka ile geçiliyor.. O arada meydanlarda çok ilginç pankartlar da görülüyor... Geziyi izleyen bizim zehir muhabir Olay Tan her gün fotoğraflı haber yolluyor... Pankartlar halkın hissiyatı olarak her gün büyük şekilde kullanılıyor. Seçim gezisinin ortasında Olay Tan çok garip bir olaya tanık oluyor.
Demirel’in otobüsünde bir kenara çekilip fısıldaşan iki milletvekili görüyor. Ne yapıyorsunuz, diye soruyor. Biri boş bulunup “Yarınki mitingin pankartlarını saptıyoruz” diyor. Meğer sloganlar bir gün önce saptanıyor, Demirel’in onayından geçiriliyor, gidilecek ilin başkanına telefonla iletiliyor, gece pankartlar orada hazırlanıyor, ertesi gün meydanda vatandaşın eline tutuşturuluyormuş.
Rahmi Turan güzel bir birinci sayfa çizdi o gün. Manşet patladı:
“Mitinglerdeki pankartları Demirel bizzat yazdırıyor...”
Günaydın o yıllarda sokaktaki vatandaşın en çok okuduğu gazete. Bizim manşet büyük yankı yaptı. Demirel’in meydan fiyakası bir anda söndü. Ertesi gün geziyi yarıda bırakıp Ankara’ya döndüler. Çok gülmüştük...
 


Anne
-  Aynı anda kendi çantasını, çocuğunun çantasını, çocuğunun oyuncak kutusunu, ayakkabısını ve hatta çocuğunu taşıyan; bir yandan da ev anahtarını bulmaya çalışan kişiye ANNE; bilgisayar çantasını karısına vererek sadece oğlunu kucaklayana da BABA denir.
-  5 dakikada duş alıp 10 dakika içinde hem kendisini hem de çocuğunu hazırlayana ANNE; o 15 dakika boyunca gömleğine uygun kazak aramakla uğraştıktan sonra kapının önünde çantasını toparlayan karısına ‘Daha hazırlanmadın mı?’ diye sorana BABA denir.
-  1 saatte üç çeşit yemek, üstüne de salata hazırlayıp bir yandan da çocuğunu yedirene ANNE; iki tane amerikan servis koyarak ‘Sofrayı hazırladım’ diyene de BABA denir.
-  Gecede beş kere kalktığı halde şikâyet etmeye hakkı olmayana ANNE; ‘Dün gece uykum bölündü oğlanın ağlamalarından’ diye şikâyet edene de BABA denir.
-  Çocuğu hastalandığında sabaha kadar başında bekleyene ANNE; işten evi arayarak karısına ‘İlaçlarını verdin mi?’ diye sorana BABA denir.
 


The Economist’e göre Türkiye seks skandalında 1. ligdeymiş.
Aslında yerimiz şampiyonlar ligiydi ama ah şu hakemler yok mu!
Fahrettin Fidan


Deniz
Gölcük’te yapılan aramalarda ele geçirilen belgeler üzerine hazırlanan, Koramiral Kadir Sağdıç ve 9 subay hakkındaki iddianame kabul edildi. Kadir Sağdıç hakkında çifte müebbet isteniyor. Avukatının ifadesine göre, iddianamenin en ilginç yanı, Kadir Sağdıç’ın savunması alınmadan hazırlanmış oluşu...
Feyyaz Öğütçü, Kadir Sağdıç, Mehmet Otuzbiroğlu... Bu isimler 2011, 2013 ve 2015 döneminde deniz kuvvetleri komutanı olacaktı... Üçü de şu anda balyoz sanığı olarak tutuklu. Dava sonuçlanıp beraat etmedikçe terfi etmeleri mümkün değil. Ayrıca... Önümüzdeki YAŞ’ta amiralliğe terfi edecek 10 albaydan 7’si tutuklu... Davalar özellikle Deniz Kuvvetleri’nde terfi sıralamasını büyük ölçüde değiştirmiş durumda.


  Soru: Kaset olaylarındaki çelişki ne?
  Yanıt: “Çetelerle mücadele ediyoruz” diyen iktidarın
“kaset çetesi”ni mücadeleden muaf tutması..
* * *
  Anaokulları 38 bin TL olmuş.
  En az üç çocuk,
114 bin TL....
Haldun Ertem

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget