Başbakan'a çağrı - Rıza Zelyut
Her sene 29 Mayıs'ta İstanbul'u fethedişimizi kutlarız.
Ama fethettiğimiz İstanbul'u Fatih'in İstanbul'u olmaktan çıkarttık.
Adnan Mederes döneminden başlamak üzere, camilerini bile yıktık, meydanlarını apartmanlarla doldurduk. Boğaz'ın büyüsünü beton duvar oluşturan binalarla yok ettik.
Fatih Sultan'ın, 'Bir dalını kesenin kolunu keserim!' dediği ormanlarına kıydık; kıyıyoruz.
Bu yetmedi: Fatih Sultan Mehmet'in şehri fethetmekte kullandığı o meşhur top bile Topkapı önünden kaldırıldı.
Kaldırılmakla kalmadı; yok edildi...
Bunu daha önce de yazdım.. Ne İstanbul Valiliği ne Kültür Bakanlığı cevap verebildi. Devlet; o topa ne olduğunu bilmiyor...
HURDACIYA MI VERDİLER?
Belki gençler bilmezler ama; Türk ordusunun 1453 mayısında şehrin surlarını dövdüğü toplardan birisi; yakın zamanlara kadar Topkapı'da; yolun kıyısında sergileniyordu. Sonra birileri o topu kaldırdı, götürdü.
Soruyorum, soracağım da: Büyük padişahımız Sultan Mehmet'in o topunu kim, neden kaldırdı ve ne yaptı?
Birkaç yıldır; 558 yıl önce gürleyen o topları arıyorum ama ne olduğunu bilen yok.
Hurdacıya verilip eritilmiş olabileceğini bile söyledi; bazı bürokratlar.
Görüyorsunuz değil mi rezaleti...
ERDOĞAN EMİR VERMELİ
Sayın Başbakan!
İstanbul'un fethinde kullanılan o büyük topları İstanbul'un Batı kapısının önünden kimler kaldırttı?
Neden kaldırttı?
Nereye attı?
O topların akıbeti nedir?
Bu önemli konuya sizin el atmanızı bekliyorum.
Bu Belde-i Tayyibe'nin en önemli simgelerinden birisi olan o topları buldurun.
Çevre düzenlemesini yaptırıp eski yerine koydurun.
DURSUN BEY TARİHİNDEN
Fetihte bu büyük topların kullanıldığını o günleri yaşayan Osmanlı tarihçilerinden Tursun (Dursun) Bey, Tarih-i Ebulfeth isimli kitabında yazıyor:
'(Sultan Mehmet) 1453 baharında askerine yeni elbiseler, zırhlar giydirdi ki, temaşasından sefalar sürüldü. Topları ejderha misali ateş saçan toplar ki, her birinin taşı Elburuz dağına dokunsa birazını havaya birazını da deryaya salar. Bu sıfatlı topları yayalara çektirdi. Ve fermanı gereğince gemiler Gelibolu'da hazır oldu. Bu sıfatlı gemiler deniz leventleri ve silah ve yarağla donatıp, kendi karadan, gemiler bahrden menzil menzil yürüdü. İstanbul üzerine konacağı gün dünyaya hakim hükümdar tavrı ile askerlerini saf ve tertip ve alay etti. Asker kaleye karşı bir sel gibi aktı. Kös ve tabl ve nay (boru) sedası feleği inletti. Toprağını göklere savurdu. Ve nice ceng azmanı pehlivan, Kostantiniye kalesi kapusuna kılıç vurmak için at sıçrattılar.'
GEMİLER KARADAN YÜRÜTÜLDÜ
Günümüzün bazı çokbilmişleri; fetihte gemilerin karadan yürütüldüğüne inanmıyor. O günlerin tanığı Dursun Bey; bu olağanüstü savaş taktiğini anlatıyor:
'Liman tarafı tamamen kapalı olup o taraftan kafire hücum mümkün olmadığı padişahının hatırından çıkmıyor ve canını sıkmaktan geri kalmıyordu. Bu sıkıntının def'i için emr etti ki: 'Kadırgalar ve faik kayıklardan bir nicesini Galata kalesi ensesinden, Boğaz denizinden karadan çektirip liman denizine (Haliç) salalar!' Böylece muhasara tamam kılınıp, düşmanın endişesine, tefrikine (birbirlerine düşmalarına) sebep ola.
Bu fermanla sanat-ı cereskalde (kaldıraç tekniği) mahir, mühendis ve fen adamı hazır oldu. İslam gemileri bayraklarla bezenip yelkenleri açtılar. Galata kalesi ensesinden havada yürüttüler. Belki uçurdular. Bu heybetle götürüp mükemmel silahla liman denizine saldılar. Deniz üzerinde gemiden muhkem köprü yaptırıp, denizden kaleye yol buldular.'
O görkemli günlerin tanığı topları arıyorum; arayacağım...
Sordum; soracağım...
Umarım ki Başbakan Erdoğan seçimden fırsat bulsun da bu konuda bir emir versin:
-Tez elden Sultan Mehemmed Han'ın toplarını bulun; eski yerine yerleştirin!
İnşallah!
Yorum Gönder