Bu beş yıldızlı hastanelerden kim
yararlanacak? Özel sektör, devlet gibi mi? Paran kadar sağlık kuralı
işleyecek. Sigortan yoksa yandın. Sigortan yetmez ise tamamlayalım. Öde
bakalım primi. Ya da gel sana özel sigorta yapalım. Bu arada sağlık
turizmini patlatmayı da unutmayalım.
Kamu-özel ortaklığı ile
yapılacak şehir hastanelerinin kurulmasına olanak sağlayan yasa birkaç
gün önce yürürlüğe girdi. Böylelikle devletin; sağlık alanından elini
ayağını çekerek, kamusal olması gereken bu alanı özel sektöre devretme
sürecinde son aşama da tamamlanmış oldu.
AKP iktidarı, “sağlıkta
dönüşüm” olarak isimlendirdiği reform programını, 10 yıla aşkın bir
süredir uyguluyor. Vatandaş tarafından anketlerde genel olarak başarılı
bulunan bu dönüşüm ile ilgili olarak, iki önemli noktayı vurgulamakta
yarar var. Birincisi bu programın ne yaratıcısı, ne de sahibi AKP
iktidarı değil. İkincisi bu programın ülkemizde izini sürmek için, 24
Ocak 1980 kararlarına kadar gidilmesi gerekir. Tarihsel sürece
bakıldığında, emekten yana devlet politikasından ürken kapitalist düzen,
küreselleşme aracı olan neoliberal politikaları, bu tarihte ülkemizde
devreye sokar. Sağlık alanında devletin güvenilirliğini, sunduğu sağlık
hizmeti ile ilgili vatandaş memnuniyetini olumsuz etkileyecek koşullar
oluşturulmaya başlanır. Hastane kuyrukları, sağlık alanında
yolsuzluklar, hantallaşan sağlık bürokrasisi, ilaca ve doktora ulaşmada
zorluk çıkarma gibi olumsuzluklar, bu dönem için belleklerde yerini
alır.
Sağlıkta özelleştirme
Böylelikle 2002 yılına
gelindiğinde, sağlık alanında özelleştirme yapmak için olumlu iklim
sağlanmış olur. Öncelikle hastanelere başvuruda sosyal güvence
farklılıklarından kaynaklanan engellemenin kaldırılması, ilaca ulaşmada
kolaylıkların sağlanması ve sağlık çalışanlarına performansa bağlı ek
ödeme sisteminin getirilmesi ile toplumda genel bir hoşnutluk yaratılır.
Bununla beraber birinci basamakta aile hekimliği sistemi ile sözleşmeli
insan çalıştırma gibi liberal sistemin izlerini taşıyan uygulamalar
devreye girer. Bu arada aile hekimliği eğitimi, dışarıya bağımlı aşılama
dışında koruyucu hekimlik ve basamaklar arası sevk zinciri bir kenara
itilir. Tanı ve tedavi harcamaları adeta kışkırtılır, yoksulluk ve stres
hastalıkların artmasına zemin hazırlar. Buna rağmen nitelikli olmasa da
sağlık hizmetine ve ilaca ulaşmak çok kolay olduğundan, vatandaş hâlâ
memnundur.
Sıra bir sonraki aşamaya gelir. 2011 yılında bir dizi
kanun hükmünde kararname ile öncelikle kamudan özele hekim geçişine
hizmet edecek “Tamgün Yasası” devreye girer. Sağlık harcamalarında özel
sektörün aldığı pay misliyle artar. Sağlık Bakanlığı teşkilat yapısının
hukuksal olarak yeniden kurgulanması ile devlet, sağlık alanındaki
otoritesini, özel sektör dinamiğine sahip kamu hastaneleri birliklerine
bırakır. Birinci basamak dışında devlet kadrosunda kalan, özele geçmeyen
sağlık çalışanlarını sözleşmeli yapma fırsatı da kamu-özel ortaklıkları
şeklinde, sağlık kurumlarının yeniden yapılanması ile ilgili
düzenlemeyle elde edilmiş olur. Böylelikle devlet, sağlık gibi
yurttaşlık hakkı olan bir alanı terk etmektedir.
Bu perspektiften
bakıldığında şehir hastaneleri ya da sağlık kampusları, kesinlikle
vatandaştan yana bir yapılanma değildir. Bu kurumlar bir işletme mantığı
ile çalışacaktır. Yapım finansmanı özel, muhtemelen de uluslararası
fonlar ile karşılanacak ve tesisler finansörlere 25 yıllık süre ile
kullanılabilirlik ilkesine göre kiralanacaktır. İşin ilginç yanı; bu
tesisler için söylenenler, sağlık kurumlarından çok, alışveriş
merkezlerini anımsatıyor. Bu modelle yapılacak olan hastanelerin ‘beş
yıldızlı otel’ ayarında olacağı, şehir hastaneleri kampuslarının içinde
ödeme işlemlerini yapacakları banka ATM’lerinin de olacağı söyleniyor.
Sunulan hizmetlerin arasında klinik otel, konukevi, anne evi, yürüyen
bantlı koridorlar ve helikopter pistlerinin de bulunacağı ifade
ediliyor. Hatta farklı dinlere mensup insanlara ibadet alanlarının da
sunulacağına vurgu yapılıyor.
Kimler yararlanacak
Peki bu
beş yıldızlı hastanelerden kim yararlanacak? Özel sektör, devlet gibi
mi? Paran kadar sağlık kuralı işleyecek. Sigortan yoksa yandın. Sigortan
yetmez ise tamamlayalım. Öde bakalım primi. Ya da gel sana özel sigorta
yapalım. Bu arada sağlık turizmini patlatmayı da unutmayalım. Vatandaş
gelmez ise boş ver. Nasıl olsa yabancı müşteri hazır. Doktor çalışmaz
ise boş ver. Nasıl olsa ucuza çalışacak yabancı doktor hazır. Peki
şehirdeki diğer kamu hastaneleri ne yapacak? Aman batarsa batsınlar.
Nasıl olsa yasası var, özel sektöre devrederiz. Peki kamuda direnen
sağlık çalışanları ne olacak? Aman ne kadar dayanabilir ki? Ek ödemeleri
kesilince sözleşmeli oluverirler. Sosyal Güvenlik Kurumu da ne oluyor?
İlaç harcamaları, tetkik harcamaları derken bu kadar borç. Aman hiç
düşünmeyin, onu da özelleştirirler, olur biter.
Prof. Dr. Erdener ÖZER
Yorum Gönder