Ergenekon davasının boyutları toplum vicdanının da kabul edemeyeceği noktaya geldi. 21 iddianameye aralık ayında 2 yeni iddianamenin daha eklenmesiyle birlikte dava yeni bir şekil aldı.
Arkasının nasıl geleceği şu aşamada meçhul. Bir olasılık, 18 Şubat’ta
öğreneceğiz.
5 yıllık yargılama süreci dikkate alındığında 18 Şubat her olasılığa
açık. Bakarsınız pat diye esas hakkındaki mütaalaya geçilir, bakarsınız birkaç
iddianamemiz daha olur.
Geçen yıl temmuz ayında yürürlüğe giren 3. yargı paketine göre özel
yetkili mahkemeler tasfiye halinde ama, tasfiye halinde mi tavsiye halinde mi
belli değil.
***
Davanın rakamsal boyutları sanıkların ve avukatların yaptıkları
hesaplamalarla geçen kasım ayında kamuoyuna yansımıştı. Mahkeme kaleminden
alınan genel verilerle davanın iddianameleri, tanık-sanık ifadeleri, delil
klasörleri, davayla ilgili görülüp istenen eski dosyalar 120 milyon sayfayı
buluyor.
Sanıklar ve avukatları bu tabloya bakıp, “Buradan adalet çıkmaz”
demişti.
Bu gerçeği mahkeme de gördü ve 11 Ocak’ta aldığı kararlarla bir anlamda
kabul etti. Mahkeme de kendi bakış açısıyla davanın rakamlarını çıkarmış.
Mahkeme kararının ilgili bölümünü paylaşalım:
“4 yıl 2 ayı aşan süre içerisinde birleşen dosyalar dahil bugün
itibarıyla toplam 576 duruşma yapıldığı, sanıklar ve müdafilerinin savunmalarını
ve dinlenen tanıkların beyanlarını içeren duruşma tutanaklarının toplamının
39.000’den fazla sayfadan oluştuğu, bu süre zarfında 7100 civarında ara karar
verildiği, sanıkların kullandığı değerlendirilen tüm cep telefonlarının baz
istasyonlarını da gösterir HTS raporlarının getirtildiği, ayrıca 100’den fazla
naip hâkim incelemesi yaptırılarak değişik konularda raporlar aldırıldığı...
Toplam klasör sayısının 2538’e ulaştığı... Sanıkların dinlenmesini istediği 835
tanıktan 57 tanığın dinlendiği... Hususları dikkate alındığında mazeret
bildirerek duruşmaya gelmeyen, daha önce dinlenmesine karar verilen tanıkların
dinlenmesinden de vazgeçilmesine...”
Olabildiğince özünü vermeye çalıştığımız yukarıdaki kararı Türkçeye
çevirdiğimizde satırbaşları şunlar:
- Dosyanın çok kabardığını ben de kabul ediyorum. Bu aşamadan sonra
yeni tanık dinleyemem.
- Savcılığın istediği tüm tanıkları dinledik. Sanıkların dinlenmesini
istediği 835 tanıktan 57’sini dinlemek yeterli.
- Daha önce eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’la, davayı en yoğun
şekilde kaleme alan, konuşan Şamil Tayyar’ın dinlenmesine karar vermiştim ama
bundan vazgeçiyorum.
***
Ergenekon davasının en kilit unsuru, böyle bir örgütün var olup
olmadığı. Örgütün varlığına kanıt olarak gösterilen şemayla ilgili en önemli
kişi de tartışmalı dönemin MİT Müsteşarı Atasagun. Bu nedenle vereceği ifade
mahkeme diliyle söylemek gerekirse maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayacak.
Ama mahkeme, Atasagun’un dinlenmesinin “davayı uzatacağını” düşünüyor.
Ergenekon davasıyla ilgili ilk kitapları yazan Tayyar bunların tümünü
belgelere dayalı olarak kaleme aldığını her fırsatta yineledi.
Mahkeme Tayyar’ı dinlemenin de davayı uzatacağı kanısında.
Oysa Atasagun, mahkemenin evire çevire neredeyse her tanığa sorduğu
şemayı saçma sapan bulduğunu daha önce kamuoyunda dile getirmişti.
Tayyar da birkaç çeşit Ergenekon’dan söz etmişti.
Savcının istediği tüm tanıkları dinleyen, sanıkların istediği
tanıkların ise sadece yüzde 6’sıyla yetinen mahkeme, bütün bunlardan öte daha
önce dinleme kararı aldığı Atasagun ve Tayyar’da vazgeçiyor.
En hafif anlatımla bu, mahkemenin gerçeği aramaktan vazgeçtiğini
gösteriyor.
Mahkemenin mantığı şu:
Suçlamayı uzattık, savunmayı kısaltalım!

Yorum Gönder