“Biz insanın ceddiyiz.”
Geçen günkü yazımı böyle bitirdim.
Yarınların insanı bizim çocuklarımız, torunlarımız, onların da
çocukları torunları, bir yüzyıl geçecek aradan iki binlerde, üç
binlerde.
Ben şöyle elli altmış yıl sonrasını düşünüyorum. O günleri de
yaşayabilsem! Hiç değilse düşlerde olduğu gibi! Düş başka, rüya
başkadır. Biri karanlıkla aydınlığın karmasıdır, öteki sert mi sert bir
olaydır.
Gençlikte, rüyalarda başka şeyler yaşanır. Yaşlılıkta ise çok daha değişik şeyler.
Şu günlerde benim yaşadığım, düşler, bir ömür boyu anıların
karmaşık görüntüleridir. İnsanlar da aynı, ama biraz farklı
gerçektekinden... Ahmet diyorum, bir kişi değil birkaç Ahmet geliyor!
Ali için öyle, Hasan için, Kemal için...
Öyle çok insanlar gelip geçmiş ki yaşantımızdan! Uçmuş gitmiş
çoğu. Yerlerini aynı adı taşıyanlar almış... Onlar da bir gün geçip
gidecek, düşlere sığınacaklar. Yalan yanlış düzenlenmiş düşlere... Ki
onları da bizim kafalarımız belirlemiş, seçmiş, gerçek kılmış.
Nerden nereye!..
Yaşlılık işte, düşünecek, yazacak, konuşacak bir şey mi
bulamadın ey yazar? Oysa olaylar gırla, acısı, üzücüsü, iğrenci, çirkini
ile dopdolu bir ülke manzarası...
Evet biz gelecekteki mutlu insanların ceddiyiz. Yani, dedeleriyiz.
Yorum Gönder