Akdeniz’in ucunda bir nefes Mersin - Mehmet Faraç

MERSİN- Bu kente geldiğimde işte o günleri anımsadım; henüz 20 yaşına girmemişken, arkadaşım Kemal’in macera tutkusuna kapılarak Urfa‘dan eski bir motosikletle yola çıkmıştık... Başlarımızda kavak yellerinin estiği, umudun küçük, özlemin büyük olduğu bir uzun yola...
Haziran ayında; gölgenin ebediyen izne çıktığı bir hafta sonu, rüzgarın alnımızdaki ter damlalarına musallat olmasına aldırmadan, çıldırtıcı bir motor gürültüsüyle asfaltın eridiği yollara vurmuştuk kaderimizi...
Antep’i, Osmaniye’yi ve sonunda Adana’yı aşarak yeşile teslim olmuş düz bir ovanın bağrına atmıştık kendimizi...
O günlerde; cehennem sıcağında, kamyonların bile nefesinin kesildiği Gavur Dağı’nı nasıl aştığımızı şimdi anımsamak bile istemiyorum...
Ancak vardığımız hedef, bizi Urfa’nın cehennemi sıcağından bir başka yanardağın ortasına da atmıştı sanki!.. Allah’tan orada, Urfa’nın aksine bol ağaç ve bir de kocaman deniz vardı...
Biz Doğu’nun teni kavruk çocukları; Mersin’in Kızkalesi sahilinde, yoksul ve de küçük bir tatili, gündüz kızgın kumlarda dolaşarak, gece ise güneşin sıcağıyla kendini iyice terk eden naylon bir çadırın yorgunluğunda, ay ışığının ve yıldızların denize vuran şavkını izleyerek geçirmiştik...
Sevdanın acıklı şarkılarını bilirdik de, yakamoz nedir o günlerde gerçekten habersizdik!..
27 yıl öncesinin anılarında yer bulan Mersin, Güneydoğu’dan gelen tarım işçilerinin yerleşik düzene geçmeye başladığı, o bocalayan şehir değil artık!..
Bu şehir, denize hasret tüm Doğu’nun nefes aldığı, ekmek yediği, yeşile doyduğu ve kültürlerle harmanlaştığı bir güzel coğrafya olmuş...
Yani Akdeniz’in ucunda; Doğu ile Batı için bir kardeş, bir nefes gibi Mersin...
Portakaldan fillerin dolaştığı şehir!..
Mersin’e sonraki yıllarda birkaç kaç kez geldiğimde de bunaltıcı bir hava insanı esir alırdı... CHP’nin değerli miletvekili İsa Gök, sıcacık bir günde kenti gezdirdi bana... Tabi, sabah kahvaltısında ciğer kebabı ve bol peynirli enfes bir künefeden sonra...
Gecekodular her kentte olduğu gibi burada da çirkin görüntüler yaratsa da, yeşil dokusu, muhteşem sahil şeridi ve insana yönelik yatırımları Mersin’de herşeyin önüne geçmiş...
İsa Gök; CHP’li belediyenin yaptığı, sahilde 11 kilometre boyunca uzanan Atatürk Parkı, Macit Özcan Spor Kompleksi ve Deniz Park gibi çok önemli tesislerini de gezdirdi... Narenciyeyle süslenen sahil şeridinde festival hazırlıklarını inceleyen Mersin Belediye Başkanı Macit Özcan’la birlikte göz kamaştıran Kongre Merkezi’ni de gezdik...
Birkaç gündür Mersin sokaklarında, narenciye ürünlerinden yapılan otomobil, fil, caretta-caretta, zürafa, top, mantar, yel değirmeni gibi figürleri taşıyan araçlar halkın şaşkın bakışları arasında dolaşıyor... Hepsi çok sevimli...
Portakal, mandalina, greyfurt ve limon gibi ürünlerle birer sanat eserine dönüştürülen araçların tek bir amacı var; bugün başlayacak olan “3. Mersin Narenciye Festivali”nin tanıtımını yapmak...
110 ton narenciye ürünü kullanılacak festival kapsamında, 1,5 kilometrelik sahil şeridindeki Side Sütunları, Kız Kalesi, Galatasaray Meydanı, İskele Bölgesi, Saat Kulesi, Truva Kabartmaları, Hitit Kabartmaları ve Uzuncaburç alanları da narenciyeyle süslendi.
Festival, Mersin Ticaret Borsası‘nın koordinatörlüğünde, başta büyükşehir ve merkez ilçe belediyelerinin katkılarıyla düzenleniyor. Meslek odaları ile tarım kuruluşları da etkinliklere destek veriyor.
Türkiye’nin narenciye üretimin yüzde 30’u Mersin’de gerçekleşiyor. Yılda 300 bin ton limon ihraç ediliyor. Narenciyenin kente katkısı ise yılda 1.5 milyar TL.
Festivalin ilk amacı da narenciye ürünlerini yerel, ulusal ve uluslar arası alanda tanıtmak, kapasite artışı ve pazarlama şansını çoğaltarak tüketimini arttırmak.
Mersin’deki bu etkinliğin aslında bir amacı da, kentin gülen yüzünü tüm dünyaya göstermek...
Mersin’in CHP’li Belediye başkanı Macit Özcan festivalin hedefini şöyle açıklıyor:
“Festivallerin düzenlenmesindeki amaç, kozmopolit bir yapıya sahip olan Mersin’de insanları dostluk, sevgi ve kardeşlik duyguları içinde bir araya getirmektir ve kentin önce Türkiye’ye daha sonra da Avrupa’ya tanıtımını yapmaktır. Ortadoğu’nun en büyük limanına, serbest bölgesine, organize sanayi bölgelerine, lojistik merkezine, fabrikalara, petrol dolum tesislerine, turizm altyapısına ve verimli tarım arazilerine sahip olan Mersin’i bu yönleriyle öne çıkartmak gerekir.”
Akdeniz Oyunları Mersin’de...
Tarım ve turizm kenti Mersin, sporda da uluslararası arenaya çıkacak... Kent, gelecek yıl Akdeniz Oyunları‘na ev sahipliği yapacak. Tüm bunlarda Macit Özcan’ın lobi çalışmasının da katkısı konuşuluyor...
Türkiye; ilki, 5-12 Ekim 1951 tarihleri arasında, 10 ülkeden 734 sporcunun katılımı ile Mısır’ın İskenderiye şehrinde düzenlen Akdeniz Oyunları’na, 1971’de İzmir’de ev sahipliği yapmıştı.
Akdeniz Oyunları’nın sonuncusu ise 23 ülkeden 3.458 sporcunun katılımı ile 2009 yılında İtalya’nın Pescara kentinde düzenlenmişti.
Akdeniz’in incisi Mersin işte bu önemli spor aktiviteleri için de yoğun bir hazırlık yürütüyor...
“Mersin XVII. Akdeniz Oyunları” 20-30 Haziran 2013 tarihlerinde kentte büyük canlılık getirecek, Mersin’in tanıtımına büyük olanak sağlayacak.
Mersin’deki gözlemlerimizi kent halkıyla çok iyi bir iletişim de kuran İsa Gök şöyle özetledi:
“Mersin giderek büyüyen sanayi ve istihdam altyapısının yanı sıra tarım, kültür, turizm ve spor alanında da Türkiye’yi temsil etmenin öncü görevini üstlenmeye devam ediyor...”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget